Gündem

'Gazetesini bana soran Cumhuriyet okuruna cevabımdır'

24 Nisan 2010 03:00

T24 - "Değişim Cumhuriyet'te başlarsa şaşırmayınız..." başlıklı yazısını hatırlatan ve konuyla ilgili aydınlatılmak istenen okuruna yanıt veren Taha Kıvanç, 26 Şubat 2010 tarihli yazısında İlhân Selçuk'u değişimin motor gücü ilan ettiğini hatırlatıyor. Cumhuriyet gazetesinin de sonuçta ticari bir işletme olduğunu belirten Kıvanç, "eski yazarlarından kurtulmak istiyorsan onları tavır almaya sevk edecek yeni yüz/leri devreye sokarsın" diyerek okuruna sorusunun yanıtını, "Esas bundan sonra olacakları izle; asla pişman olmayacaksın..." şeklinde veriyor.


Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Taha Kıvanç'ın "Gazetesini bana soran Cumhuriyet okuruna cevabımdır" (24 Nisan 2010) başlığıyla kaleme aldığı yazısı şöyle:



Gazetesini bana soran Cumhuriyet okuruna cevabımdır



Şu mesajı birlikte okuyalım: "Lise öğretmenliğinden emekliyim. Yıllardan beri yalnızca Cumhuriyet yazarlarını okurum. Tek istisna sizsiniz; sizi de internetten dikkatlice izlemeye çalışıyorum. İki ay önce Cumhuriyet'te değişim beklediğinizi yazmıştınız. Galiba gerçekleşiyor. Önsezi miydi bu, bilgi mi? Lütfen beni aydınlatınız."

İki ay önce, 26 Şubat'ta burada okuduğunuz "Değişim Cumhuriyet'te başlarsa şaşırmayasınız diye..." başlıklı yazının girişi şuydu: "Akıllar medyada belli bir gruba takılmış görünüyor; bana yönelik sorular da hep Doğan Grubu'nda değişim umuduyla ilgili. Oysa o gruptan fazla umutlu değilim; dikkatimi Cumhuriyet gazetesi üzerinde yoğunlaştırmayı yeğliyorum."

Gerçi yazıda Cumhuriyet'te çıkmış derin odaklarla irtibatı bilinen birine ait yazı ön planda, ancak değişimi zorlayan kişiyi hiç tereddüt etmeden belirlemişim: İlhan Selçuk... "Zamanın ruhunu yakalama yönünde istikrarlı düzelme umudunu ona bağladım ben" cümlesiyle İlhan Bey'i değişimin motor gücü olarak da ilân etmişim...

Okur "Nereden bildin?" diye bundan dolayı soruyor...

Değişim süreci başladı, taşlar yerli yerine oturduğunda bugün isimleri geçenlerin bazısı ortada olmayabilir. Süreç sona erdiğinde bugünkünden çok farklı bir Cumhuriyet ile karşılaşabiliriz...

Herkesin kendi kafasında canlandırdığı 'ütopik' bir Cumhuriyet var: Kimi için bir kimlik gösterisidir, kimi için de 'bütün fenalıkların atası' görünebilir... Oysa sonuçta belli bir maliyeti olan, bayide satılan, reklâmlarla ayakta duran bir ticari işletmedir o da...

Medya dünyasından Aydın Doğan ve Turgay Ciner'in zaman zaman aktardıkları para desteği sayesinde sıkıntılarını aşabilen bir ticari işletme... Gürbüz Çapan'ın verdiği destek, kardeşine, Cumhuriyet'i çıkaran şirkette yönetim kurulu üyeliği sağlamıştı. Çok, çok uzun yıllardan beri, Cumhuriyet ne zaman maddi müzayakaya girse İnan Kıraç ve Bülent Eczacıbaşı gibi işadamları da yardımına koşar...

Bu özelliğiyle başka gazetelerden ayrılır Cumhuriyet...

Cumhuriyet Vakfı bir ara bir danışma kurulu oluşturmuş ve buraya emekli paşaları davet etmişti. Gazete Ankara temsilcisinin mutad ziyaretlerinden birinde, Org. Yaşar Büyükanıt'ın bu yüzden serzenişte bulunduğu Ergenekon'un ikinci iddianamesinde yer almıştı. Büyükanıt şunları söylemiş: "Vakıf danışma kuruluna askerleri de almışsınız. Atilla Kıyat var, Çevik Bir, Kemal Yavuz değil mi? Ama fazla asker almayın, bu sefer size militarist derler. Bize düşen bir şey olursa lütfen söyleyin... Elimizden geleni yapmaya çalışırız.."

Aslında Cumhuriyet'in danışma kurulunda 'Or' rütbeli iki general daha vardı: Şener Eruygur ve Aytaç Yalman...

Okurun son zamanlardaki gelişmeden şaşkınlık duymasının sebebi de bu eski görüntü; "Nereden nereye?" diye düşünmez misiniz siz olsanız?

Kusura bakmayın, ama ben düşünmem: İlhan Selçuk kendisine gelen resmi bir davet üzerine gittiği ABD'de karşılaştığı muameleden olağanüstü etkilenmiş ve yaşadıklarını 'Güzel Amerikalı' adını verdiği bir anı kitabında toplamıştı. İlhan Bey'in hemen bütün kitapları defalarca basıldığı halde Amerika izlenimlerinden oluşan 'Güzel Amerikalı' tek baskıyla yetinmek zorunda kalmıştır...

Yere ve zamana göre tavır alabilen biri olmuştur benim gözümde Cumhuriyet'in her şeyi konumundaki İlhan Selçuk... Son seçimden önce köşesinden hem de kimbilir kaç kez Washington'a, "Bunlardan vazgeç, Kemalistleri müttefik seç" diye münacaat ettiği halde sözünü geçiremedi. O da ne yapsın?

Sadece Ankara Temsilciliği koltuğunu önce boşaltıp sonra Reha Muhtar'ın "Benim yanımda yetişti" diye övdüğü genç bir isimle doldurmadı, üç yeni yazarla da anlaştı Cumhuriyet yönetimi...

Yeni gelenlerle kan uyuşmazlığı sebebiyle eski yazarlarından bazısı kepenk kapattılar...

En akıllı manevra budur işte: Eski yazarlarından kurtulmak istiyorsan onları tavır almaya sevk edecek yeni yüz/leri devreye sokarsın; tepki veren eskiler ortalıktan çekilince yeni isimlerle donatırsın gazeteni... Aydın Doğan'ın hiç aklına gelmeyen bu manevrayı Cumhuriyet yönetimi 1971'den beri defalarca yaşayarak gelenekselleştirdi.

Ayrılanlar Sözcü'ye mi gider? Herhalde... Cemaat'in aklına bir kez daha hayranlık duymama sebep olan bir proje 'Sözcü'... Öğrenciliği Cemaat evlerinde geçmiş sahibi görünen delikanlıya buradan şapka çıkarıyorum. Bulundukları yerde 'ileri giden' yazarlar için bir sığınak gibi 'Sözcü' gazetesi; 150 bin civarında satışıyla para bile kazandırıyor olmalı.

Muhalefetini de yakın kontrol altında tutacaksın, neme lâzım!

"Gazetemde ne oluyor?" diye bana soran Cumhuriyet okuruna kısa cevabım şu: Esas bundan sonra olacakları izle; asla pişman olmayacaksın...