Gündem

Gazeteciller ilk kez hemfikirler!

Dava süreci bugüne kadar Ergenekon sürecini destekleyen yazarların bile tepkisini çekti.

05 Mart 2011 02:00

T24 - 'Ergenekon operasyonu' kapsamında gözaltına alınan gazeteciler, Ahmet Şık ve Nedim Şener dava sürecinde bardağı taşıran son damla oldu. Dava bir çok hukukçu tarafında da süreci ve hukuki ihlalleri açısından endişe verici bir hal aldı.
 
Özellikle “Dink cinayeti Ergenekon işi” diyen Nedim Şener ve Darbe Günlükleri’ni yayıma hazırlayan Ahmet Şık isimleri, bugüne kadar Ergenekon sürecini destekleyen yazarların bile tepkisini çekti.

İşte o yazılar: 


Bu nasıl iş... 


Ortalık çalkalanıyor. “Ergenekon’da yeni dalga” diye 12 gözaltına alınmış. Aralarında dişe dokunan tek isim bence MİT’çi Kaşif Kozinoğlu. Diğer isimlere bakıldığında, insan kaçınılmaz olarak “ne oluyor” diye soruyor. Niye bu insanlar gözaltına alındı. Eger “siyasi iktidar cemaat, polis” koalisyonu böyle hukuk dışı bir eyleme bulaşıyorsa , bu, Ergenekon’un varlığını bazılarının söylediği gibi ‘kuşkulu’ duruma düşürmez, karşımızda dövüşmemiz gereken iki ayrı ‘Ergenekon’ olduğunu gösterir. Gözaltına alınanlar kadar, belki daha da fazla, gözaltına alanların aklanması gereken bir durum var gibi gözüküyor.. 




En harbisine bile yapılmaz 

Soruşturmayı yürüten savcılara sesleniyorum: O zanlıların, gazetecilik faaliyetinin dışına çıktıklarına dair bulgularınız nelerdir? Yasadışı birtakım işlere karıştıkları, örgütsel bağlantılara sahip oldukları, aralarında psikolojik harp unsuru kriminallerin bulunduğu, üzerlerine atılı suçlara bulaştıkları neyle sabittir? Neden düzayak ifadelerine başvurulabilecekken, ertelenemez bir mecburiyete dönüştü baskın yöntemi? Beklemeye tahammülüm yok, acilen ikna edilme ihtiyacı içindeyim. En muzır, en ters, en muarız, en habis, en kızılası gazetecinin bile hapse müstehak olduğunu düşünemem çünkü. 





Ergenekon iflas eder 



Durum açıklanmaya muhtaçtır. Hemen söyleyelim: Bu kişilerin hangi somut suç unsuruyla gözaltına alındıkları açıklanmazsa, git gide artan “polis devleti” iddiaları karşılıksız kalmaz ve Ergenekon davası “iflas” eder. Hanefi Avcı kitap yazdı, 50 yıla yakın ceza talebiyle yargılanıyor. Nedim Şener kitap yazdı, gözaltında... Ahmet Şık hazırladığı kitap nedeniyle gözaltında... O zaman şu soru meşru olmaz mı? Ergenekon davası bir tür kişisel ya da politik hesaplaşmanın aracı haline mi getiriliyor?






Nedim Şener niçin alındı



Nedim’i tanırım. Arkadaşımdır. Nedim Şener’in darbecilerle, antidemokratik çevrelerle, çetelerle, manipülasyon odaklarıyla hiç işi olmadı... İsmi, bilgisi hilafına, birtakım ajandalara da geçmiş olabilir. Ama bu, “terör örgütü üyesi” olduğu anlamına gelmez. Yazıktır... Bühtandır... Bu gibi durumlarda, “bekleyelim, görelim...” denir. Bekleyelim de, Ergenekon’un “bir numaralı sanığı” dışarıda, elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Ama gazeteciler üç yıldır tutuklu... Bu da beni çok rahatsız ediyor. 





Medya ayağı mı?  



Evet iddialar vardır, bu iddiaların dayandığı birtakım deliller-belgeler vardır ama hiç kimse yargı sonuçlanıncaya kadar suçlu ilan edilemez. “Şüphelilik” veya “zanlılık” söz konusudur. Yargılama devam edecek, savcı elindeki delillere bakarak bir iddianame hazırlayacak, savunmalar yapılacak ve sonunda yargıçlar delilleri değerlendirip karara varacaklar. Sanıkların mahkûm olması söz konusu, beraat etmeleri söz konusu, bir kısmının beraat edip bir kısmının suçlu bulunması söz konusu. 





Ölçü kaçıyor 



Nedim Şener’in “terör örgütü” üyesi olması, ordunun darbe yapacağı bir ortamı hazırlamaya çalışması mümkün değildir. Hükümete karşıdır ama darbe ve terör yanlısı asla olamaz. Böyle yakından tanıdığım bir insanın bile bu suçlamalara muhatap olması, Ergenekon soruşturmaları konusunda öteden beri dile getirdiğim “ölçü kaçıyor” kaygısını daha da güçlendirdi: Haklı bir soruşturmada ölçünün kaçırılması kaygısı... Ahmet Şık, Nokta dergisinde “Darbe Günlükleri”ni yayımlayan ekibin içindeydi. Şimdi darbeci olabilir mi?





Normalleşmek mümkün mü? 



Cuntacılık, darbecilik artık gündemimizden çıksın istiyoruz hepimiz. Normalleşmek mümkün mü? Gazetecilerin evlerine baskınlar yapıldığı ve bunlardan bazılarının gözaltına alındıkları haberleri ile hayata başladığımızda, normalleşme sürecine girmemiz mümkün olacak mıdır? Normalleşmenin temel öğelerinden biri de şeffaflıktır. Açıkçası yargı da şeffaf olmak zorundadır.