Gündem

Gazetecileri Koruma Örgütü Türkiye'ye geliyor

Türkiye’de 2011 yılı sonunda yapılan operasyon kapsamında tutuklu ve gözaltında olan gazeteci

24 Aralık 2011 02:00

T24 - Türkiye’de 2011 yılı sonunda yapılan operasyon kapsamında tutuklu ve gözaltında olan gazeteci sayısı bakımından basın ve ifade özgürlüğü açısından tartışmalı bir tabloyla sona eriyor. Hukukçular ve meslek örgütleri, uzayan tutukluluk süreleri nedeniyle insan hakları ihlali de ortaya çıktığını belirtirken, Türkiye’de bugün itibariyle 65 gazeteci tutuklu iken gözaltındaki çoğu gazeteci 49 kişiden 36'sı da dün akşam tutuklandı, tutuklu gazeteci sayısı 101'e yükseldi.



Yıldız Yazıcıoğlu'nun Amerika'nın Sesi'nde yayımlanan haberine göre, Türkiye’deki son durum Washington’da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner’e de dünkü basın toplantısında da soruldu. Toner, son yapılan tutuklamalardan haberdar olduklarını belirterek, “Biz bu vakayı kesinlikle yakından izliyoruz ve biz her soruşturma ve adli takibat sürecinin şeffaflık sağlama duyarlılığı içinde yürütülmesinde ısrar ediyoruz” dedi.

Ancak Türkiye’de gazeteciler ile ilgili yargılamalara  itirazlar devam ediyor. Farklı operasyonlar gerekçesiyle  tutuklu 65 gazeteci yanında bugün KCK operasyonu kapsamında gözaltındaki çoğu gazeteci 49 kişiden 36'sı hakkında bugün akşam tutuklama kararı çıktı. Bu karar ile birlikte şu anda Türkiye'deki tutuklu gazeteci sayısı 101'e yükseldi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi, basın – yayın faaliyetleri dolayısıyla soruşturma ya da yargılama sürecine tabii olan kişileri gazeteci kimliği altında değerlendirdiklerini açıkladı. Amerika’nın Sesi’ne bilgi veren İpekçi, bu çerçevede tutuklu 65 gazeteciden 17’sinin Türkiye Cumhuriyeti makamlarınca verilmiş Basın Kartı, 14’ünün Uluslararası Basın Kartı sahibi olduğunu bildirdi. İpekçi, “2006 yılında Terörle Mücadele Kanunu değişikliğinde söylediğimiz üzere 12 Eylül darbe döneminden çok daha ağır düzenleme getirildi diye. Sonuçlarını şimdi görüyoruz. Darbe dönemlerinde bile cezaevlerinde bu kadar çok sayıda gazeteci bulunmamıştı. Dışarıdakilere de gerçek habercilik yapabilmelerine de bir tehdit söz konusu. Halkın gerçekleri görme hakkı da ellerinden alınıyor. Totaliter bir rejime gidiş söz konusu yok” dedi.

Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nde Türkiye’yi temsilen yer alan Prof.Dr. Yakın Ertürk ise, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamasında, gazetecilerle ilgili yargılama süreçleri detaylarına hakim olmadığını belirtti. Ertürk, “Uzun tutukluluk süreleri her zaman endişe ile izlenmektedir” demekle yetindi.


Af Örgütü: İhlal kaygısı taşıyoruz

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Murat Çekiç yaptığı yazılı açıklamada, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan ve ifade özgürlüğünü doğrudan kısıtlayan maddeler yanında 318’nci maddenin ve Terörle Mücadele Kanunu’nun ifade özgürlüğünü engellemek için kullanıldığını dile getirdi. Çekiç, “Türkiye’de çeşitli davalar kapsamında 2011 yılında yaşanan tutuklamaların önemli bir kısmında adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği ve bu tutuklamalarla ifade özgürlüğünün ihlal edildiği kaygısını taşıyoruz” dedi.


Avukatlar “hukuki değil” diyor

Tutuklu gazetecilerden Ahmet Şık’ın avukatlığını yürüten Fikret İlkiz, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in 3 Mart 2011’de gözaltına alındıklarını ve bunun ardından haklarında tutukluluk kararı verildiğini anımsattı. İlkiz, “İki gazeteci hakkında önce terör örgütü üyesi olmaktan verilen tutuklama kararı sonradan yardım ve yataklık haline dönüştü ve şu an o şekilde suçlanıyorlar. Dolayısıyla tutukluluk hallerine baktığımız zaman hiçbir gazeteci ve Ahmet Şık ve Nedim Şener, tutuklu yargılanmalarını gerektiren bir durumda değiller” dedi. İlkiz, ifade özgürlüğü, uzun tutukluluk halleri gibi konuların önümüzdeki yıllardan Türkiye’nin en önemli sorunları olacağını da belirtti.

İnternet haber sitesi Odatv ile ilgili açılmış dava çerçevesinde tutuklu gazetecileri savunmakta olan Avukat Tugay Topbaş da, Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulundu. Topbaş, “Hukuk mantığıyla baktığımızda somut deliller göremiyoruz. Bir hukukçu ya da mahkemeyi ikna edecek şekilde örgüt bağını gösteren hiçbir somut bir delil göremiyoruz. Odatv’deki arkadaşlarımızın suçlanmasının tek nedeni, savcılık soruşturması ve iddianame incelendiği zaman tamamiyle Odatv’nin yapmış olduğu haberlerdir. Bunların dışında hiçbir bağlantı yok” dedi. Mevcut uzun tutukluluk sürelerini hem hukuki hem de insani vicdan bakımından kabul edilir görmediklerini belirten Topbaş, “Tutukluluk süreleri 1 yıla yaklaştı. Ama bundan daha kötüsü biz ileriyi de göremiyoruz. Bu arkadaşlarımızın ne zaman tahliye olabileceğini bilemiyoruz. Bu süreci hukuk mantığıyla anlamak ve tahmin etmek mümkün değil. Bu tutukluluk süreci uzadıkça dışarıda kalan muhalif medya mensuplarına da bir anlamda gözdağı oluyor” diye konuştu.


CPJ yeni yılda Türkiye’ye gelecek

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran ise, New York merkezli Comittee of Protect Journalist (CPJ – Gazetecileri Koruma Komitesi) Direktörü Joel Simon’a, yaptıkları davet çerçevesinde CPJ Heyeti’nin Ocak-Şubat 2012’de Türkiye’de inceleme yapacağını bildirdi.

CPJ’ın internet sitesinde ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “sicilinizdeki kara lekeyi temizleyin” ifadeli bir mektup gönderildiği de duyuruldu.


Adalet Bakanlığı’na soruldu

CHP Uşak Milletvekili ve Avukat Dilek Akagün Yılmaz da, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e yönelik muhalefet partisince TBMM’ye verilen soru önergelerine bir yenisini dün ekledi. Önergede, gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın neden tek kişilik hücrede tutulduğunu ve bunun insan hakları boyutunu soruldu.