Gündem

Taraf gazetesinde yaşanan ayrılığı gazeteciler nasıl yorumladı

Taraf gazetesinden Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Neşe Düzel'in ayrılması medyanın da gündemini oluşturdu

15 Aralık 2012 10:38

Hasan Cemal (Milliyet)

Gazetecilik hayatında bazı ayrılıklar, istifalar insanın içini yakan duraklardır, kolay değildir. Canım gerçekten sıkkın. Bazı pencerelerin kapanmasını hazmedemiyorum. Yoksa bir yenilmişlik duygusu mu?.. Yalnızlaşıyoruz belki de... Yıllar geçtikçe etrafımız tenhalaşıyor da olabilir, ne yazık.

Ahmet Altan, Yasemin Çongar
Cep telefonuyla geldi haber:  Ahmet’le Yasemin Taraf’tan istifa ettiler; Neşe Düzel de gazeteden ayrıldı.
Önce şaşırdım.
Demek ki beklemiyordum
Sonra gerçekten üzüldüm.
Canım çok sıkıldı.
...
Önce nedense Taraf’taki bu gelişmenin kimleri, hangi odakları mutlu edeceği sorusu aklıma takılıyor.
Ama geçiyorum.
...
Taraf baştan beri bu memlekette demokrasiyi sevmeyenlere, özgürlük ve insan hakları deyince tüyleri ürperenlere, hukukun üstünlüğünü boşlayanlara isyan bayrağını kaldıran ve en yüksekte tutan bir gazete oldu.
Taraf’ın bugüne kadar yayımlamış olduğu birçok haberi başka gazeteler basamazdı.
Taraf’ın köşelerinde çıkan birçok yazıyı başka gazetelerin köşelerinde okuyamazdınız.
Taraf olmasaydı, emin olun, bu memlekette demokrasi ve hukukun onca yıldır canına okuyan birçok netameli konu karanlıkta kalmaya devam eder giderdi.
Taraf bu karanlığı yırttı.
Abartmıyorum.
Bu gerçeğin ta kendisidir.
...
Gazetecilik hayatında bazı ayrılıklar, istifalar insanın içini yakan duraklardır, kolay değildir. Bilirim, ben de yaşamıştım bir zamanlar...
Canım gerçekten sıkkın.
Bazı pencerelerin kapanmasını hazmedemiyorum.
Yalnızlaşıyoruz belki de...
Yıllar geçtikçe etrafımız tenhalaşıyor da olabilir.
Ne yazık!
 
Taha Akyol (Hürriyet)
 
TARAF gazetesindeki istifalar duyulunca Yasemin Çongar ve Neşe Düzel’i aradım.
Yakın dostlar olarak konuştuk. Yakın dostlar diyorum çünkü öyleyiz.
...
Ahmet Altan’la meslek hayatımızda yollarımız fazla çakışmadı. Roman ve yazılarından tanıyorum. Bazı konularda benzer, bazı konularda çok farklı düşünüyoruz. Ama entelektüel kalitesini her zaman takdir ederim. Bazen beğenerek bazen tepki duyarak okuduğum yazılarını bundan sonra da bir yerde okumak isterim.
Telefon görüşmemizde Yasemin Çongar ve Neşe Düzel, Taraf’ın patronu Başar Arslan’dan takdirle bahsettiler. “Cesur insan, çok fedakârlık yaptı, çok zorluklara katlandı” dediler. Gerçekten piyasa şartlarında Taraf gibi bir gazeteyi sürdürmek mali açıdan çok zordur.
Patronu bu kadar takdir ettikleri halde niye ayrıldılar?
Görüşmemizde Yasemin de Neşe de ayrıldıkları müessese hakkında eleştirel tek kelime etmediler. Başar’ın kendisi de “görüş ayrılığı” diye açıklama yaptı.
Yolların ayrılması
İstifaların iktidarla ilgili bir yönü var mı? Sordum fakat Yasemin de Neşe de bu yönde bir şey demediler. Star yazarı sevgili Elif Çakır da istifaları duyunca “Ne oldu da istifa kararı aldılar, enteresan... İktidar baskısı demezler umarım” diye konuştu, hürriyet.com’da okudum.
Hükümet, niye akıllara böyle bir ihtimalin geliverdiğini iyi düşünmelidir. Malum, bazen bir şeyin “şüyuu vukuundan beter” etkiler yaratır.
Cumhuriyet gazetesinde 1980’lerin sonuna doğru Hasan Cemal’le İlhan Selçuk arasında da dünyaya bakışta ve gazetecilik anlayışında ortaya çıkan “görüş ayrılıkları” 1991 sonlarında yolların ayrılmasıyla sonuçlanmıştı.
Taraf’ta bazı “görüş ayrılıkları” olduğu bir süredir görülüyordu. Değerli yazar Orhan Miroğlu, Ahmet Altan’ı eleştirerek gazeteden ayrılmıştı.
Kimselerle aynı görüşte olmamız gerekmez, farklı görüşlerin olmasının ülkede fikri zenginliğin gelişmesi için şart olduğunu görmek yeter. Onun için, Taraf’taki görüş ayrılıklarının depremle sonuçlanmasına üzüldüm.
...
Felsefi olarak ‘radikalizm’e karşı olduğum halde, Ahmet Altan’ı, Yasemin Çongar’ı, mülakat alanında basın hayatımızda bir çığır açmış olan Neşe Düzel’i tekrar Taraf’ta okumak istiyorum. Öğreneyim diye... Yanlış bulduğum şeyleri ortaya koyduklarında, doğrusunu daha ikna edici şekilde yazmam için beni daha çok araştırma yapmaya zorlasınlar diye...
 
Melih Aşık (Milliyet)
 
Taraf gazetesindeki istifalar dün basın dünyasına düşen bomba etkisi yaptı...
Önce Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Neşe Düzel’in istifa haberleri geldi... Onları Pakize Barışta ve Murat Belge’nin istifaları izledi...
...
Gazetenin tarihi bir misyon yaptığına kuşku yok... Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda birçok iddia bu gazete aracılığıyla ortaya atıldı. Gazete bilgi kirliliği yaratılmasına, yargının baskı altına alınmasına, yargısız infazlar yapılmasına büyük katkıda bulundu. Yoğun ihbarlar bu gazete aracılığıyla yapıldı. TSK mensupları ve ordu bu gazete ile itibarsızlaştırıldı.
Davalar görülmeye başlayınca bu defa savunmalara yeterince yer vermediler. Yalanlanan haberleri bu gazetede göremedik. Aynı anda laik Cumhuriyete, Atatürk’e, Atatürkçülüğe yönelik sürekli bir karalama yürüttüler.
Taraf kendi açısından bu süreci askeri vesayete son verme, normalleşmeye katkıda bulunma gibi tezlerle savundu.
Ne var ki varılan noktadan şikâyetçi olanların başında Ahmet Altan geliyordu. Son dönemde ağır yazılar yazdı. Bu arada kritik davalarda sona gelinmiş, misyon tamamlanmıştı. Nokta konuldu...
 
Barış Yarkadaş (Gerçek Gündem)
...
Ve öldürücü darbe, Aralık ayının ilk günlerinde vuruldu. Yapılan araştırma sonucu, Taraf Gazetesi'nin İstanbul Kadıköy'deki binasının ''kaçak'' olduğu ortaya çıktı. İddiaya göre, binanın ''iskanının olmadığı'' anlaşılınca, AKP'li Büyükşehir Belediyesi Taraf'ın sahibi Başar Arslan'a "Binanız yıkılacak'' yazısı gönderdi. 
Yine iddialara göre, Başar Arslan binanın yıkımının durdurulması için CHP'li bazı siyasetçileri devreye sokmaya çalıştı. Eski bir CHP'li olan Arslan'ın bu çabası da fayda etmedi. Yaklaşık 15 milyon dolar değerindeki binasının tehlikede olduğunu gören Başar Arslan, durumu Ahmet Altan'a açtı. Altan, patronunun ne istediğini anladı. Ancak yayın politikasından taviz vermedi. Patron Arslan da bunun üzerine mali kıskaca başladı. 
Gazeteciler bilirler... Bir patron, çalışmak istemediği yayın yönetmeninin gitmesini isterse, ondan yapamayacağı şeyleri talep etmeye başlar. Örneğin; yayın yönetmeninin sağ kolunun işten çıkarılmasını ya da maaşının düşürülmesini ister. Bazen de haber merkezinin ihtiyaçları karşılanmaz. Muhabirler habere gidemeyecek duruma getirilir. 

...

Ahmet Hakan (Hürriyet)

Ahmet Altan’ın Taraf’tan ayrılışı

TARAF’tan istifa etmiş Ahmet Altan...
Üzüldüm. Çok üzüldüm.
Neden mi? Şunlardan dolayı:
“Söylenmesi gerekeni sonuna kadar söylemek” diye nitelendirilebilecek bir tutumu sürdüren o köşe artık susacak... Ondan üzüldüm.
Askeri vesayete de, sivil vesayete de aynı şiddetle ve aynı kararlılıkla tepki gösteren o köşe artık susacak... Ondan üzüldüm.
Bütün köşe yazıları bundan sonra birbirine daha çok benzeyecek... Ondan üzüldüm.
“Yazıyı baştan sona bir solukta okutabilmek” diye özetlenebilecek bir yazarlık maharetinden mahrum kalacağım... Ondan üzüldüm.
“İktidarın tutumu ne olursa olsun yandaşın tutumu değişmez” anlayışının karşısına çıkardığı “iktidarın tutumu değişince yazarın da tutumu değişir” anlayışı artık kendini gösteremeyecek... Ondan üzüldüm.
Orada bir köşede kimselerin söylemeye cesaret edemediği şeylerin söylenmesi durumu son bulacak... Ondan üzüldüm.
 
Taha Kıvanç (Star)
 
Kopuşun yaşanması sürpriz miydi benim için?
Gazetecilik hayatı kopuşlarla geçmiş biriyim ben. Zaman gazetesi ilk çıktığında hem yayın yönetmeni hem de başyazarıydım; altıncı ayın sonunda kovuldum. O gün bugündür en az dört kez yazdığım gazetelerle kopuşlar yaşadım.
Hemen hepsinde, bir gün önce, “Gazetenden ayrılmayı düşünüyor musun?” sorusuna muhatap olsam, “Evet, yarın istifamı vereceğim” diyemezdim. Gazetelerden istifalar da, tıpkı kovulmalar gibi, âni olur. Bardağı taşıran konu ne olursa olsun kopuşlar genellikle bir sürecin sonunda gelir... Taraf’ta da muhtemelen öyle olmuştur.
...
Sonunda ‘Nokta’ dergisinin âkıbetine uğramasından her zaman endişe etmişimdir. Pek çok belgeyi bulup yayınladıktan sonra, Nokta, patronları tarafından, “Daha fazla taşıyamıyoruz” gerekçesiyle kapatılıvermişti.
Umarım, Taraf’ın âkıbeti öyle olmaz.
Misyonu bulunan yayın organlarının sorunu, kendilerine en baştan biçilmiş misyon ile misyonu taşımakla görevli çalışanlar arasındaki açının aşırı açılmasıdır. Azıcık açık durabilir açı, taraflar arasında zaman zaman büyük ihtilâflar da yaşanabilir, ama açı farkı büyük ve sürekli olunca dertler derhal başlıyor.
Taraf’ın misyonunu tamamladığını ileri sürenler yanılıyorlar.
Ahmet Altan’ın hayli zamandır gazete binasına uğramadığı, yazılarını evinde yazıp gönderdiği, günlük işlere Yasemin Çongar’ın baktığı kulağıma geliyordu; bilebilecek durumdakilerden sorularıma geçiştirici cevaplar almıştım.
Eleştirilerden yılmamıştır Ahmet Altan, olsa olsa kendini yeniden roman dünyasına atmıştır...
Yaşamalı Taraf; her kapanan gazeteyle ben de ölüp bitiyorum çünkü.
 
Selcan Taşçı (Yeniçağ)
...
Ümraniye operasyonu ile eşzamanlı olarak hayata geçirilen Taraf, yayınlandığı ilk günlerde  “demokratikleşme”  paydasında buluştuklarını iddia ettiği AKP iktidarına tam destek veriyordu. Taraf ile AKP arasına TSK girdi. 2008 yılında Aktütün karakoluna düzenlenen PKK saldırısı sonrası Taraf gazetesi Genelkurmay’ı hedef alan bir dizi yayın yaptı. Tayyip Erdoğan ise bu yayınlar karşısında dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yanında yer aldı. Erdoğan’ın Başbuğ’un terörle mücadelenin başarısına çalıştığını vurgulayarak yaptığı  “Özgür basının da uymak zorunda olduğu meslek ahlakı kuralları”  vardır uyarısının ertesi günü Taraf  “Paşasının Başbakanı” manşetiyle çıktı.
...
Ümraniye operasyonlarıyla eş zamanlı olarak hayata geçirilen Taraf sürecin  “pusulası”  gibiydi. 
Kimlerin gözaltına alınacağı, kimlerin tutuklanacağı, kimin ne ile suçlanacağı, kim için hangi cezanın isteneceğini Türkiye, Taraf’tan öğrendi. Yüzlerce insan hedef gösterildi, gazeteciler fişlendi. Silivri yargılamalarının temeli, delili de Taraf’ın bavulcu muhabiri Mehmet Baransu’ya sızdırılan  “belge(!)” lerden ibaretti.
Hukuksuz, haksız, adaletsiz bir yoldan geçilerek artık sona gelindi;
“İçeridekiler”e ceza yağacağı belli.
Bu anlamda Taraf’ın “misyonu” bitti.
Şöyle de denebilir tabii:
Erdoğan  “özel yetkili” mahkemelerden sonra, namlusunu kendisine çeviren  “özel yetkili”  medyaya da son verdi!

 

Eren Erdem (Aydınlık)
 
Taraf gazetesini çıktığı ilk günden beri alırım. Gazeteyi okuyarak, sermaye sınıfının politik tahlilleri ve iktidarın hesapları üzerinde malumat sahibi olurum. Türkiye’de sermayeye ve batı egemenlerine sırtını dayamış bir gazete olarak Taraf, her taşın altından çıkma özelliğine sahiptir...
Lakin Türkiye’nin siyasi iklimi gariptir. Muktedir erkten TARAF olanlar da berTARAF olabilmekte. Bir kadın memesi için memleketi satanlar da satılabiliyor. İktidardan beslenerek, varlık meşruiyetini ikditara dayayanlar muhakkak tasfiye olacaklarını biliyorlar mı? Örnekler ortadadır. Söz, bağımsız söylenir.
Bu tasfiye önemli. Hükümetin gözünün ne kadar döndüğünü gösteriyor. Bu durumun acelecilikten kaynaklandığını söylemiştim. Ahmet Altan’ın vaziyeti zaten belliydi! Güçten yana TARAF olan, birgün mutlaka berTARAF olur. Bu eşyanın doğasıdır...