“Korkmuyorum. Korkmadığım için de yazmaya, haber yapmaya devam ediyorum.”
Bu sözler, bugün İstanbul’da kamu görevlisine hakaret suçlamasıyla hakkında 23 yıldan fazla hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlanan Cumhuriyet gazetesinin genç muhabiri Canan Coşkun’a ait.
Coşkun, bazı hakim ve savcıların, kısaca TOKİ diye bilinen Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nin bir iştiraki olan Emlak Menkul Gayrımenkul Yatırım Ortaklığı’ndan indirimli lüks konutlar satın aldığına ilişkin haberi nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.
Coşkun, haberindeki bilgilerin yanlış olduğu gerekçesiyle değil, hakim ve savcıların isimlerinin haberde anılarak itibarlarının zedelenmeye çalışıldığı iddiasıyla yargılanıyor. Savcının iddianamesinde, haberin hakim ve savcıları küçültmek amacıyla yapıldığı ileri sürülüyor.
Coşkun'un savunması
Gazeteci Canan Coşkun, mahkemeye sunduğu savunmasında, geçen Şubat ayında yayınlanan haberde hakim ve savcıların görevleriyle ilgili tek bir eleştiri bulunmadığını söyledi.
Coşkun’un savunması şöyle devam etti:
“Hakim ve savcıların kamu görevi indirimli lüks konut sahibi olmak mı? Bu hakim ve savcılardan herhangi birini, örneğin çöp atılmaması gereken bir yere çöp atarken görüp haber yapsam, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret mi etmiş olacağım?”
Savcılık iddianamesine göre, iki savcı Coşkun’dan şikayetçi. Sekiz hakim ve savcı da iddianamede mağdur sıfatıyla anılıyor. Sanık gazeteci hakkında, her şikayetçi ve mağdur için ayrı ayrı ceza talep edildiği için, toplam ceza talebi 23 yıl 4 ayı buluyor.
Gazeteci Coşkun, mahkemeye sunduğu savunmada, iddianamede ismi mağdurlar arasında geçen bir savcının yaptığı bir basın açıklamasında, söz konusu lüks konutu 491 bin liraya aldığını söylediğini belirtti. Emlak Konut’un bu konut için belirlediği fiyatın 557 bin lira olduğunu söyleyerek, “Arada 66 bin lira fark vardı” dedi.
Coşkun’un avukatları Bülent Utku, Tora Pekin ve Abbas Yalçın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay kararlarından örnekler sunarak beraat talep etti.
Duruşmaya Emlak Konut’un avukatı da katıldı. Avukat Ümit Duman, herhangi bir indirimin söz konusu olmadığını ve davaya taraf olarak katılmak istediklerini söyledi.
Emlak Konut'un talebini kabul eden mahkeme, konut fiyatları ve indirim yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verdi. Duruşma 15 Mart’a ertelendi.
Coşkun'a destek
Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) bazı milletvekilleri, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nden temsilciler de duruşma salonundaydı.
Duruşmadan sonra DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan gazeteci Canan Coşkun, duruşmanın kendisi için süprizlerle dolu olduğunu söyledi.
“Çünkü” dedi, “Aynı binada olmasına karşın şikayetçilerden Orhan Kapıcı duruşmaya gelmediği gibi, şimdiye kadar adı soruşturmada hiç geçmeyen Emlak Konut Gayrımenkul Yatırım Ortaklığı’nın avukatı geldi ve ‘Müdahil olmak istiyoruz’ dedi.”
28 yaşındaki Coşkun, henüz 3 yıllık gazeteci. Yargılandığı İstanbul Adalet Sarayı’nda muhabirlik yapıyor. Bu ilk yargılanması değil. Daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a hakaret ettiği iddasıyla mahkemeye çıkmış ve geçen Nisan ayında beraat etmiş.
“O yargılama, 25 Aralık yolsuzluk soruşturması kapsamında ortaya çıkan ses kayıtlarıyla ilgiliydi. Ses kayıtlarını yazdığım için hakaret ettiğim iddiasıyla dava açıldı” diyor.
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin şikayetçi olması nedeniyle açılmış bazı soruşturmalar takisizlikle sonuçlanmış. Ancak biri hala devam ediyor:
“Bilal Erdoğan’ın şikayetçi olduğu, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na (TÜRGEV) Başakşehir’de verilen bir arsa vardı. Oraya TÜRGEV şu anda üniversite yapıyor ve korkunç bir indirimle verilmiş arazi. Biz bunu yazdık ve yine şikayetçi oldular. Yazdığımın haberlerin hepsi belgeye, bilgiye dayalı olmasına rağmen.”
Coşkun, bu tür dava ve soruşturmalardan korkmadığının altını bir kez daha çiziyor. Savcılıkta hakkında yürütülen davaya dönüştürülebilecek başka soruşturmalar da olabileceğini belirtiyor, “Ama bunlar yüzünden yazmamazlık yapmıyorum. Yazmaya, işimi yapmaya devam ediyorum” diyor.
20 gazeteci hapiste
TGS İstanbul Şubesi Başkanı Gökhan Durmuş’un verdiği bilgiye göre, Türkiye’de halen 20 gazeteci hapiste. 300’e yakın gazeteci Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kamu görevlilerine hakaretten yargılanıyor. Son olarak dün gazeteciler Cengiz Çandar ve Ahmet Altan hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’aa hakaret iddasıyla 4 ayrı soruşturma açıldı.
Durmuş, “Bugün Canan Coşkun örneğinde de görüldüğü gibi, gerekçeler çok saçma. Her haber hakaret kapsamına girer hale geldi. İşte bugün görüyoruz, 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gazeteciler gün boyu hakim karşısına çıkacak; hepsi hakaretten” diyor.
Coşkun davasını izleyen CHP’li vekillerden eski gazeteci Barış Yarkadaş da, gazeteciler hakkında açılan hakaret davalarının çokluğuna dikkat çekiyor.
Coşkun davasının görüldüğü 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kapısında asılı duruşma çizelgesine baktığını söyleyen Yarkadaş, “Şikayetçilerin tamamının Erdoğan, arkadaşları ve ailesi olduğunu gördüm. Hatta ve hatta, geçen Haziran ayında yitirdiğimiz Cumhuriyet yazarı Cüneyt Arcayürek bile bugün mahkemeye çağrılmış” diyor.
Türkiye'de basın özgürlüğü
Basın ve ifade özgürlüğü, Türkiye’nin en çok eleştirildiği konular arasında. Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye, dünyada en çok gazetecinin hapiste olduğu ülkeydi. Avrupa Birliği’nin bu hafta yayınladığı İlerleme Raporu’nda da basın ve ifade özgürlüğü en çok eleştirilen konular arasında yer aldı.
Bugün mahkeme karşısına çıkan genç gazeteci Canan Coşkun da, onun davasını izleyen TGS temsilcisi Gökhan Durmuş ve milletveki Barış Yarkadaş da aynı görüşte: Basın önümüzdeki süreçte daha çok davayla karşı karşıya kalacak.