HDK’nin “Göç, mültecilik ve ayrımcılık” başlıklı sempozyumu konuşan Evrensel Gazetesi Yazarı Ercüment Akdeniz, dünyanın birçok yerinde Fason üretimlerde çocuk işçiliğinin kullanıldığını ve artık çocuk işçiliğinde yaş ortalamasının 6'ya düştüğünü vurguladı.
“Çocuk işçiliğinden Avrupa sorumlu”
MA’nın haberine göre sempozyumun ikinci gününün ilk oturumunda konuşan Akdeniz fotoğraflar ile Suriyeli işçiler ve çocuk işçilerin durumuna dikkat çekti. İstanbul İkitelli Organize Sanayi Bölgesinin son derece modern bir alan olduğunu ancak içine girince 3 binin üzerinde Suriyeli işçinin kayıt dışı çalıştırıldığını gördüklerini ifade eden Akdeniz, burada bulunan atölyelerde çalışan Suriyeli işçilerin çoğunun çocuk olduğunu ve bu çocukların Avrupa menşeli ürünlerin yapımında çalıştıklarını söyledi. Avrupa’da çocuk işçiliğine rastlanmadığını ancak dünyanın birçok yerinde fason üretimlerde çocuk işçiliğinin kullanıldığına dikkat çeken Akdeniz, çocuk işçiliğinin bu kadar yaygın olmasının sorumlarından birinin de Avrupa devletleri olduğunu ifade etti. Fabrika ve atölyelerde çalışan işçi çocuklarının bakışlarının artık bir yetişkinin bakışları gibi olduğunu söyleyen Akdeniz, “Türkiye’de çalışan çocuk işçilerin çoğu anne, baba ya da ailesinden birilerini mutlaka kaybetti ve ailesinin sorumluluğunu da kendisi üstlenmiş durumda. Hayat şartları daha çocukluğunu yaşamadan yetişkin gibi görünmek zorunda bırakıyor” dedi.
“Göç ile birlikte çocuk işçi sayısı yükseldi”
DİSK’in verilerine göre Türkiye’de 2 milyon çocuk işçinin olduğunu sözlerine ekleyen Akdeniz, Suriye savaşı ile birlikte gelen göçlerle bu sayının iki buçuk milyonu bulduğunu belirtti. Göç’ün çocuk işçiliğinde yaş ortalamasını da değiştirdiğini belirten Akdeniz, çocuk işçiliğinde yaş ortalamasının 6’ya düştüğünü ve çalışma saatlerinin ise de yükseldiğini söyledi. Yaşanan bu kadar emek sömürüsünde Suriyeli işçilerin de kendi emeklerini pazarlamayı öğrendiğini sözlerine ekleyen Akdeniz, savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen Suriyeliler toplu halde kendilerine atölyeler açmaya başladığını ve emeklerini kendileri pazarlamaya başladı” dedi.
“Önyargı örgütleniyor”
Suriyelere dönük yaşanan ırkçı saldırılara dikkat çeken Akdeniz, “Savaştan kaynaklı travma yaşayan Suriyeliler bir sonraki travmayı da Türkiye’de yaşıyor. Hem iş yaşamında hem de sosyal yaşam içinde Suriyeliler istenmiyor. Suriyelilere karşı muazzam bir ön yargının örgütleniyor. Suriyeliler her kesin ortak ötekileştirdiği bir kesim oldu. Ancak yapılan araştırmalarda Suriyelilerin yüzde 52’si Türkiye’de kalmak istemiyor” diye konuştu.
“Üç buçuk milyar işçi nüfusu var”
Ardından söz alan Sendika.org yazarı Ferda Koç, “Kürt göçü ve Türkiye’nin büyük proleterleşme süreci” başlıklı sunum yaptı. 1890 yılında dünyada işçi nüfusunun 110 bin civarında olduğunu sözlerine ekleyen Koç, “1890 yılında teknoloji bu kadar gelişkin değildi. Ya da endüstriyel bir teknolojiden bahsedemeyiz. Kapitalizm değer kitlesini büyüterek hem değer hem de artık değer üretimini büyüttü ve dünya tarihinin en büyük proleterleşme süreci bu dönem yaşanıyor” diye konuştu. 1900 yılından 1980 yılına kadar dünyada işçi nüfusu 2 milyarı bulduğunu sözlerine ekleyen Koç, 2015 yılına gelindiğinde ise bu sayı üç buçuk milyarı bulduğunu ifade etti.
“Haklarda ciddi erimeler var”
1980’li yıllarda devletin değişik organizasyonlarla işçiliği teşvik ettiğini ifade eden Koç, Kürt bölgelerinden gelen göçlerden kaynaklı Kürt işçilerin ucuz işgücü olarak uzun yıllar kullanıldığını ifade etti. Bu dönemde işçilerin var olan haklarında ciddi erimelerin olduğunu ifade eden Koç, “Yeni bir işçi gurubu eski işçi kitlesinin içine katıldığında patronlar eski işçi gurubuna istediğini yaptıramıyor. Ancak yeni gelen işçi kitlesine katılan istediği koşulları dayata biliyor ve muazzam derecede ucuz iş gücü olmuş oluyor. Eğer sınıf gücünü seferber edip bir genel hareketinin içine girip bir mücadele zemini yaratırsa bu durumun önüne geçilebilir” diye konuştu.