Gündem

'GATA'da askeri psikiyatri bilim dalı kuruldu'

Prof. Dr. Yüksel: Karakoldaki işkence sayılarında müthiş bir artış var

24 Aralık 2012 18:13

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Şahika Yüksel, Türkiye'deki politik şiddet, işkence ve asker intiharlarını değerlendirdi. Yüksel'e göre, asker intiharlarını önlemek için GATA bünyesinden kurulan askeri psikiyatri bilim dalı sorularına ulaşabilir ve gerekli önlemleri alabilir.  

Prof. Dr. Şahika Yüksel, İstanbul Üniversitesi  Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin eski başkanı, Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın kurucularından, Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneğinin onur kurulu üyesi.


Prof. Dr. Şahika Yüksel, Milliyet'ten Zeynep Miraç’ın sorularını yanıtladı. Milliyet'te 'Askeri Psikiyatri Dalı doğru adım' başlığıyla (24 Aralık 2012) başlığıyla yayımlanan söyleşinin bir bölümü şöyle:

 

İşkence durmuyor, dört nala sürüyor

 

* Bugünkü işkence profili nasıl?

- İşkence geçmişte değil. Bugün devam ediyor. İşkence hala var. Ancak İnsan Hakları Vakfı’nın raporlarına bakacak olursak 2012’de işkencelerde bazı farklar görüyoruz. Hapishanelerdeki işkence sayısı düştü. Çünkü mahpus sayısı düştü. Gerçi giderek artıyor. Ama gözaltında, sokakta veya karakoldaki işkence sayılarında müthiş bir artış var.

* Bu yaşananları sormamanın, unutmanın, halının altına süpürmenin karşılığı ne?

- Bir kere öyle bir mesaj veriliyor: Susarsan, konuşmazsan, unutursan rahat edersin. Aileye dokunma, hapishanede, gözaltında kötü muameleden sorumlulara dokunma. Yoksa canını yakarım. Şunu eklemeliyim. Polis orantısız güç kullanıyor derken tek tek polisler değil, onlara bu izni veren yetkililer sorumludur.

* Susup da rahat etmek mümkün mü?

- Bir kişi, diyelim ki çocukluk çağında cinsel istismara maruz kalmış. Bunu unutabiliyor. Ama sıklıkla etkileri yıllarca sürebilir. 20-30 yıl sonra bize çeşitli hastalıklarla başvurabiliyor. Toplumsal travmaların olduğu yerlerde kişiler unuttuklarını hatırlayıp, yeniden gözden geçirip, işleyip yerleştirmedikleri, onları yenme yollarını geliştirmedikleri takdirde, o toplumların ruh sağlığının çok sorunlu olması beklenir. Kişilerarası işbirliği ve güven bozulur.

* Tam bir yıldır Uludere gerçeğiyle yaşıyoruz. Bu bize ne yapıyor?

“Bazı çocuklar ölebilir”. “Devlet büyüklerimiz bir hata yaparsa fazla konuşmayalım, susalım”. “Kol kırılır, yen içinde kalır”. İşte bunları öğretiyor bu süreç. Ama Roboski’yi hiç kimsenin unutması mümkün değil. Bugün Türkiye’de 15 yaşını geçmiş olan ve gazete okuyan herkesin yaşamı boyunca bu olayı unutması mümkün değil. Belki çözüm getirmeyecek, tedbir almayacak ama bu olayı bilmiyorum diyemez. Yok saymanın utancını doğrudan değilse bile dolaylı olarak taşıyacaktır.

Anlaması zor ama üzerinin kapatılması gerektiğini düşünenler de var, çünkü onlara göre Roboskililerin ölmesi önemli değil. Onlar bunu açıkça savunamaz. Ama suç üstü yakalanmanın kaygılarını duyacaklar.

* Uludere bizim zihnimizde hangi yaraya karşılık geliyor?

- Yüzyıllardır kardeşçe yaşamıştık demenin sahteliğini yüzümüze vurdu. Madem öyleydi, niye şimdi onlar kardeşimiz değil? Ölümleri çok ucuza kapatıyoruz. Ama ölümler ucuza kapatılamaz.

 

'GATA tez yaptı, askeri sır deyip sakladı'

 

* Zihnimizi kurcalayanlardan biri de asker intiharları. O askerler bize ne anlatmak istiyorlar?

- Öncelikle askerleri az tanıyan bir kişi olarak ihtiyatla konuştuğumu söylemek isterim. Askerleri neden az tanıdığımı da açıklamalıyım. Türkiye’de erkeklerin cinsel saldırı yaşamalarıyla ilgili aşağı yukarı hiçbir şey bilmiyoruz. Çünkü erkekler konuşmuyor. Bu konuda hiçbir şey anlatmıyorlar. Tıpkı bunun gibi “Ben askerdeyken şu zorlukları yaşadım” diyen Türkiyeli erkek de az. O nedenle ben travma uzmanı olarak çok az kişiden askerlikle ilgili meseleleri dinledim. Asker intiharları bana eski ve gizli bir tez çalışmasını hatırlatıyor.

Kimin tezi?

- GATA’da 1990’larda yapılmış bir çalışma vardı. Vietnam savaşı ardından orada savaşa girmiş gazilerin ruh sağlığı sorunları iyi biliniyor. Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Vietnam’dan sonra tanımlanmış bir hastalık. Buradan yola çıkarak, Türkiye’deki askerlere ne oluyor diye bir çalışma yapılmış. Ancak tez askeri sır olduğu için Türkiye’de konuşulması yasak, biz sivil doktorlara, uzmanlara göstermediler. Ancak bilimsel makale diye yurtdışında bir kongrede sundular ve biz bunu duyduk.

 

Türk askeri strese girmez!

 

* Ne deniyor tezde?

- Tezin sonucu şu: “Türk askerlerinde travma sonrası stres bozukluğu olmuyor! Ancak zaten sosyopat ya da ruhsal zaafları olan kişilerde bu tür hastalıklar olur”. Böyle bir sonuç gerçek olarak sunulmuştu. Ancak yakın bir tarihte, bir süre önce, GATA’da yeni bir bilim dalı kuruldu, askeri psikiyatri bilim dalı. Son derece doğru bir adım. Gerçeklere sorunlara açıkça bakarak ulaşılabilir ve tekrarı için önlem alınabilir. Bu ekipte yer alan meslektaşlarımızın asker intiharları için verileri ilk elden değerlendirip önlemleri alması için ortam oluşuyor. (...)