Ekonomi

'Garanti bizi burun farkıyla geçti'

Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar: 'Garanti Bankası'nın 2 milyar TL'lik karı ile geride kalmış olduk.'

27 Ağustos 2010 03:00

T24- Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, ilk 6 ayda yıllardır Türkiye'nin en karlı bankası olan Ziraat Bankasını 2 milyar TL kar ile Garanti Bankasının geçmesi üzerine "Garanti bizi geçiyor, birazcık burun farkıyla. Ama onlarınki vade konsolide açıklıyorlar ama soloda da bizi 14 milyar TL geçmiş oluyorlar" dedi.


Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar dün gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi. Gazeteciler burada Çağlar'a Ziraat Bankasının hafta başında açıklanan 6 aylık sonuçları sondasında Garanti Bankasının Ziraat Bankasını geçtiği hatırlatıldı. Çağlar, "Garanti bizi geçiyor birazcık burun farkıyla ama onlarınki vade konsolide açıklıyorlar ama soloda da bizi 14 milyar TL geçmiş oluyorlar" dedi.


Menkul kıymet getirilerinin hızla düştüğünü yani Hazine bono getirilerinin hızla düştüğünü belirten Çağlar, "İkincisi de BDDK bireysel hesapta düzenlemeler yaptı karşılık oranlarının belli mahsürü tutturmuş olan bankaların karşılık oranlarını isteğe bağlı olan karşılık oranlarını tutmama kuralı getirdi. Bu seneki karların içerisinde sektör karını yaklaşık 1.5 milyar TL'si karşılık iptallerinden geliyor. Bankacılık sektörü anlamında toplamda. Bir kere bu var. Birde menkul kıymet getirilerinin Hazine bonosu getirilerinin aşağı düşmüş olması, tabi biz bunlara bakarak önümüzdeki dönemin karlarını 2010, 20011, 2009 gibi olmaz diye bekliyorduk. Çünkü 2009'da bankalar kendi performanslarının ötesinde bir performans gelişti" diye konuştu.


Beklentilerimizin ötesinde bir toplantı oldu

Pasifin maliyetinin çok hızlı düştüğünü dile getiren Çağlar, mevduatların hızlı aşağı çektiklerini kaydetti. Aktiviteleri uzun vadeli kredilendirdiklerini söyleyen Çağlar, Türk bankacılığında faizlerin yükseldiğinde ters çalışan bir sitem olduğunu kaydetti. Çağlar, şu ifadeleri kullandı:


"Pasifin vadesi kısa aktifin vadesi uzun 3 ay ortalama, 1.5 ortalama mevduat stokluyorsunuz vadeyle ama 8-10-12 ay orta vadeli kredi veriyorsunuz. Faizler düşünce hızlı bir şekilde önceden mevduata 15 veriyordunuz, sonra 14, 13, şimdi 8, 9 veriyorsunuz. Aktifiniz hala yüksek getiri yazıyordu. Şimdi bir mühlet sonra aktifin getirileri, bankacılık tekrar kredilere yüklenince ciddi anlamda bireysel konulardaki, ticari konulardaki rekabeti görüyorsunuz.


Bazen normal borçlanmanın altında dahi kredilendirme görebiliyorsunuz. Bir bankaya bakıyorsunuz, 8, 10'la mevduat topluyor bir haftalık 6 aylık kredilerde toplanan mevduatın altında bile çalışan bir rekabet. Müşteriyi kaçırmamak için bütün aktif açısından değil belki ama. Dolayısıyla bu sene karları geçen seneyle beklediğimiz oranda aşağıya düşmemesinin temelinde hızlı toparlanma oldu. Beklentilerimizin ötesinde bir toparlanma olduğunu."


27-28 milyar dolarlık kredi hacmine ulaştık

ağlar, kendilerinin Türk Lirasında sektörün en çok kredi kullandıran bankası haline geldiklerini kaydetti. 2003 yılında esnafa kullandırdıkları kredilerin bu günkü rakamla 50 milyon dolar civarındayken bugün aşağı yukarı 30 milyar dolar civarında bir kredi hacmine ulaştıklarını vurgulayan Çağlar, 27-28 milyar dolarlık kredi hacmine ulaştıklarını söyledi.


Kredi taleplerinin çoğu yatırım kredisi

Son dönemde 2010 başlangıcından beri kredi taleplerinde hızlı bir artış görüldüğünü ifade eden Çağlar, "Bunun memnuniyet verici tarafı gelen taleplerin büyük çoğunluğu yatırım kredisi anlamına geliyor. Önceden insanlar daha çok ticaretlerini finanse etmek amacıyla kredi alıyorlardı, kredilerde 1 yıl, 18 ay falan oluyordu.


Şimdi gelen taleplere bakıyorsunuz özellikle enerjiyle, tarım belki bunların içini de bahsetmemiz gereken hususlardan bir tanesi. Tarımda uzun vadede hep yatırım kredileri talep edilir hale geldi. Buda önümüzdeki dönüm Türkiye'nin büyümesi anlamında, büyümenin kalıcı olacağı anlamında, istihdam rakamlarının biraz daha tersine döneceği sinyallerini veren figürler olarak görüyoruz bankacılık açısından" şeklinde konuştu.


Bir çok firma kredisini kapatmak üzere yabancılarla satın alma görüşmleri yapıyor


Dünya Bankasıyla bir anlaşma yaptıklarını belirten Çağlar, "Bir tarihte şunu söylemiştik, sanayi odalarına falan gidip konuştuğumuzda, bu karamsal döneme bakıp da şirketlerinizi kaptırmayın diye. O zaman krediler yavaşlamıştı, Türkiye batıdaki o gelişmelerden etkileniyor karamsarlığına girmişti. Şu anda birçok firmamız yabancılar tarafından satın alma görüşmeleri yapıyor. Birçok firma gelip "biz krediyi kapatacağız, yabancılarla anlaşmak üzereyiz' diyor" dedi.


Bu paralar bir araya gelecek demiştik

kacılık sistemi zarar görünce insanlarda geleceğe yönelik beklentilerin olumsuza dönünce, kredi talepleri düşünce ekonomide bir yavaşlama olduğunu anlatan Çağlar, bu durumun Amerika'dan bir mühlet sonra Avrupa'yı ziyaret ettiğini kaydetti.


"Amerika yavaş yavaş toparlanıyor. Avrupa'daki toparlanma biraz daha uzun sürecek" diyen Çağlar, bu finansal yangının sönmesi için özellikle Merkez Bankalarının trilyonlarca doları boca ettiğini hatırlattı. Çağlar, şunları söyledi:


"O zaman şunu söylemiştik. Bu paralar bir gün gidecek yer arayacak. Şimdi bakıyorsunuz Dünya Bankası bize ilk dilim olarak 200 milyar dolar bir kredi verdi. 30 yıl vadeli, 25 yıl vadeli 10 yıl ödemesiz 25 yılda kullanılacak bir kredi. Bunu kullandıktan sonra arkasından 1 milyar dolar gidecek bir imkan olduğunu söylüyor.
 

Türkiye'ye gelen dövizlerden görüyorsunuz portföy yatırımlar çerçevesinde demin söylediğim ortaklık çerçevesinde Türkiye'ye ciddi bir nakit akışı gözleniyor. Önümüzdeki dönemde yapıyı bu şekilde siyasi yapılarda çok dramatik bir değişme olmazsa önümüzdeki dönemde hakikaten ayrılmaya başlayan bir ülke olacak gibi gözüküyor."


2003 yılındaki toplam kredilerden elde edilen gelirlerin yüzde 7 olduğunu söyleyen Çağlar, şimdi yarı yarıya kadar geldiklerini dile getirdi. Çağlar, "En son 45-55 civarlarına gelmiştik geçen senenin sonunda bu seneki menkul kıymetlerin getirisinin düşmesi, kredilerin hızlı artması yaklaşık yarı yarıya hale geldi. Menkul kıymetlerinden elde ettiğimiz faiz gelirleriyle kredilerden elde ettiğimiz faiz gelirleri hemen hemen birbirine eşit hale geldi. 55- 45 civarındaydı. Ama Ziraat üzerine konuşursak 2003 yılına gittiğimizde kredilerden aldığımız faizler toplam faiz gelirlerimizin sadece yüzde 7'siydi" diye konuştu. İdeal bir oranın olmadığını söyleyen Çağlar, bunun bankaların stratejileriyle alakalı olduğunu belirtti.


Hazine 'nin borçlanmasının 3'te 1'ini biz alıyoruz

Ziraat Bankası denilince hep kamu kağıtlarıyla kar ediliyor diye yıllardır söylenen bir şey olduğunu dile getiren Çağlar, kendine has bir görevleri olduğunu, kamunun borçlanmasında ciddi görev alan, piyasa yapıcısı bir banka olduklarını kaydetti. Çağlar, şöşye devam etti: "Birde 2001 yılının gelen stok kağıtlar var üzerimizde, görev zarar kağıtları o tarihte 12.1 milyar TL'lik bir görev zarar kağıdı verilmişti. Görev zararı kapatmak için. Portföyünüzü bir günden yarına Menkul kıymetlere satacağım diye, Türkiye'ye yabancılar geldi kağıt aldılar, hisse senedi değil.


Yabancıların aldığı kağıdın 2 katından fazlasını Ziraat Bankası olarak sadece biz taşıyoruz. Bir ara Hazine'nin ihraç ettiği, sattığı kağıtların Hazine bonoların 3'te 2'sini Ziraat Bankası olarak biz taşıyoruz. 1 yıl içerisindeki toplam Hazine'nin borçlanmasının 3'te 1'ini Ziraat Bankası olarak biz alıyoruz.


Ziraat Bankası olarak böyle bir portföy oluşturmasak faizlerin bundan 1-2 puan yukarı çıkacağını tahmin edersiniz. Ziraat Bankası'nın karı kamu bankalarından mı geliyor, portföyün içerisinde krediler diğer bankalarla aynı düzeyde olmalı olmamalı bizim başka fonksiyonlarımızın da olduğunu düşündüğümüz için bugünden yarına olduğumuz belli değil."


Ziraat Bankası'nın portföy içerisindeki kamu kağıtları sektörle aynı duruma gelecek

Çağlar, kamunun borçlanma ihtiyacının aşağıya indiği zaman Ziraat Bankası'nın portföy içerisindeki kamu kağıtları da sektörle aynı duruma geleceğini ifade etti. Geçen seneye ve bu senenin Haziran'ı arasındaki sektörün aldığı kağıt miktarıyla Ziraat Bankası'nın aldığımız kağıt miktarı arasındaki farka bakıldığında sektörün oldukça gerisinde olduklarını söyleyen Çağlar, o dönemde sektörün krizden oldukça endişe ettiği için kamu kağıtlarının yükseldiğini, Ziraat Bankası olarak da kredilere girdiklerini anlattı.


Krizin en dramatik olduğu noktanın 2008'in son çeyreğiyle 2009 yılının ilk 6 ayı olduğunu belirten Çağlar, bu tarihte Türkiye'de 49 tane bankanın kredilerinin 7.5 milyar TL'yi aştığını anımsattı. 7.5 milyar TL'nin sadece 5 milyar TL'si sadece Ziraat Bankası'nın karı olduğunu vurgulayan Çağlar, "2009 ortalaması haftada 1 milyar TL'nin altına hiç düşmemişti, kullandırdığımız krediler. Şimdi o 1.2 milyar TL'e çıktı. 42 milyar TL Haziran sonuçları ama Haziran'dan bu yana 1.5 milyar TL daha arttı 43 milyar TL'nin üzerinde bir TL hacmine ulaşan bir Ziraat Bankası" dedi.


Krediler içerisinde olmayan bir bankayı krediler içerisine sokarsanız hasar oluşturursunuz

2003 yılında 7 yıllık bir bütçe yaptıklarını anlatan Çağlar, bu stratejiye göre kredilerin yüzde 50'si bireysel olacak 25 ticari yüzde 25'i tarımsal olacağını öngördüklerini söyledi. Çağlar, aradan 7 yıl geçtiğini bu gün kredilerin yüzde 51'inin bireyselden, yüzde 24 ticariden, yüzde 25'ide tarımsaldan olduğunu kaydetti. Çağlar, "Bu gün var olan kredi kültürünü değiştirmeliyiz. Çünkü Ziraat Bankası'nın geçmiş 18 yılına bakıldığında çok krediler içerisinde olan bir banka değil. Krediler içerisinde olmayan bir bankayı bu günden yarına krediler içerisine sokarsanız çok iyi hasar oluştururusunuz" dedi.


Tarımsal kredilerin takip oranı 1.9'lar civarında

Doğru politikaların, temkinli politikaların sonucunda da sektörde 4.4 olan takip oranı Ziraat Bankası'nda 1.5 civarında olduğunu vurgulayan Çağlar, "Tarımsal gibi yüksek riskli bir sektörde çalıştığımızda tarımsaldaki oranımız 1.9'lar civarında. 2002 yılında verdiğimiz 100 TL'lik tarımsal kredinin 62 TL'si geri dönmüyordu. Bugün 1.9'u geri döndü bankanın temkinli politikaları sonucunda" dedi. Çağlar, "Belki de çok kızıyorlar.


Ziraat Bankası şehirden dükkan istedi daire istedi ipotek istedi diye. Şu anda bizim 9.5 milyar TL'lik bir tarımsal kredimiz var. Bu rakamın teminatına bakıldığında yüzde 85'i işçinin bağı bahçesi ipotek kullandırılarak alınmış yüzde 10'u tamamen bir kefalet sistemi dediğimiz bir sitemle, yüzde 5'i sadece teminat diyoruz. Orada ki sadece teminatlardan kasıtta tarlasını bahçesini, tapulaştırma kanunu diye bir kanun var o kanuna göre yapıyorsunuz. Çiftçi geliyor arazim var bana kredi verin diyor, tarlamı ipotek alın diyor. Biz onu ipotek alamayınca başka bir malı mülkü, dükkanı var mı diye soruyoruz. Türkiye'deki tarım arazileri ortalama 7 hektar civarında dağılımı bu şekilde.


Çok parçalı olunca her birine ekspertiz yapacaksınız, ipotek yapacaksınız bunlara ne eleman yetiştirebiliyorsunuz nede ekspertizini yatırmak için yeterince zaman bulabiliyorsunuz. O zaman diyorsunuz ki sana vereceğimiz zaten 100 bin TL 100 TL gibi toplu bir şey isteyince onlar bizden Ziraat bizden daire istedi diye gidiyor. Bakıldığında yüzde 85'i çiftçinin ağı bahçesi tarzda bir şeye yürüyor. bu gün Ziraat Odası başkanlarının bir toplantısına gittik herkes "biz kredi alamıyoruz' falan filan diyor. O zaman bende siz yok siz yok benim 145 TL'yi kim götürüyor. Sonra "biz alıyorduk da işte' denmeye başlandı. Şimdi 183 trilyon TL'ye çıktı" ifadelerini kullandı.


Bireyselde 2010 ortalaması haftada 444 milyon TL kredi kullandırdıklarını söyleyen Çağlar, haftada 32 bin kişiyi kredilendirdiklerini kaydetti.


Bir sürü denetimler yaşıyoruz

ir gazetecinin "ATO'nun ne kadar çok borçlandık diye bir araştırması vardı. Krediler geri dönüyor da mı yenileniyor yoksa yenilenmek için mi yenileniyor?" sorunusa Çağlar, "Çiftçinin borcu büyüdüğünde toplam Türkiye'deki tarımsal hasılada büyüyor mu büyümüyor mu buna bakmak lazım. Birde çiftçi borç yükü altında eziliyor mu diye baktığımızda bizim rakamlarımız geçmişle karşılaştırıldığında 2002 yılının sonunda 100 TL'lik tarımsal kredi verdiğimizde 62 TL'si geri dönüyordu" dedi.


Bunun bugün 1.9'unun geri dönmediğini belirten Çağlar, "Dolayısıyla çiftçi borç yükü altında olsa ki biz Bankalar kanununa tabiyiz işi yüzdürecek sulandıracak bir lükse sahip değiliz, bir sürü denetimler yaşıyoruz hatta diğer bankalardan ekstra bir denetim yükümüz daha var biliyorsunuz. Başbakanlık Yüksek Denetleme'nin de denetimine tabiyiz. Dolayısıyla bizdeki rakamlarla hafif siyasi söylem içerisinde olan kişilerin tabirleri çok örtüşmüyor" şeklinde konuştu.


Mutlaka tarımsal işletmelerin ölçeğini büyütmek lazım

Bir gazetecinin "kredi miktarını açar mısınız? Hayvancılıkta rakamı büyüttünüz büyük işletmeler mi daha çok kullanıyor?" sorusuna Çağlar kredilerinin yüzde 89'unun 100 bin TL'nin altında olduğunun bilgisini verdi. TOBİ kavramı ortaya çıkardıklarını belirten Çağlar, "1 milyon TL'nin üzerinde kredi kullandırdığımız çiftçi sayısı hani sayabilecek kadar az. Dolayısıyla Ziraat Bankası olarak bir ülkede tarımı büyütmek istiyorsak mutlaka tarımsal işletmelerin ölçeğini büyütmek lazım. O yüzden 7.5 milyon TL'ye çıkarıldı o limitler, 7 yıl vadeler verdik ki büyük işletmeler kurulsun.


Bizdeki ağırlıklı olarak 100 bin TL'nin altındaki kıvrımlara bakarsanız ortalama 50 TL civarlarında geziniyor. 50 bin TL çiftçiye para veriyorsunuz o gidiyor, mazot, tohum vs alıyor ekiyor biçiyor derken seneye hasat ediyor o parayı getiriyor faiziyle birlikte kendine cüzi bir şey kalıyor. Sonra tekrar kredi alıyor. Ama geleceğe yönelik bir yatırım veya çocuğunun o tarımsal işletmede çalışabileceği bir büyüklüğe ulaşamıyor.
 

O yüzden TOBİ'yi geliştirdik. Bu işletmeleri büyütme mecburiyetindeyiz. birde şunu yapıyoruz 2-3 inek isteyeni değilde 3 kişi yan yana gelin ineklerinizi, ahırlarınızı, süt sağma tesislerinizi finanse edelim. Çok başarılı örneklerimiz var bu anlamda bir köyün birleşip ortak süt sağım merkezi yaptığı uygulamalar var" ifadelerini kullandı.


2 bin çiftçiye kredi kullandırdık

TOBİ şubeleriyle birlikte biz tarımsal şubeler açtıklarını anlatan Çağlar, Ziraat Bankası'nın bin 350 tane şubesi olduğunu 9 tanede tarımsal şubenin bulunduğunun bilgisini verdi. 2 bin civarında çiftçiye kredi kullandırdıklarını ifade eden Çağlar, "Birileri alıp da 5 trilyonu alıp gidiyor mu diye soru var. onun sayısı çok az çünkü o biraz daha üst beceri, kültür yanında veterineri olacak, mühendisi olacak gibi o yüzden o daha Türkiye için değiştirilmesi gereken bir nokta hemen büyük 5 trilyonluk kredileri bu gün istesek herkese zaten kullandıramayız" dedi.