Dünya

FURKAN DOĞAN'IN BABASI ABD'DE HAK PEŞİNDE WASHINGTON (A.A)

23 Şubat 2011 12:03

-FURKAN DOĞAN'IN BABASI ABD'DE HAK PEŞİNDE WASHINGTON (A.A) - 23.02.2011 - İsrail'in Mavi Marmara gemisine saldırısı sırasında hayatını kaybeden ABD-Türk vatandaşı Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, avukatıyla birlikte geldiği ABD'de, Beyaz Saray, ABD Dışişleri, İçişleri ve Adalet bakanlıkları yetkilileriyle görüşerek, oğlu için hukuk sürecinin işlemesini ve adaletin sağlanmasını isteyecek. ABD'nin başkenti Washington'ı ziyareti kapsamında George Washington Üniversitesi'nde düzenlenen panele katılan Doğan, ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinin başsağlığı dilemek ve ölüm kağıdını göndermek için toplamda iki kez kendisini aradığını belirterek, 9 ay boyunca oğlunun öldürülmesiyle ilgili ABD'de soruşturma açılıp açılmadığını büyükelçiliğe sorduğunu, ancak sürekli olarak, otopsi sonuçlarının kendilerine ulaşmadığı cevabını aldığını söyledi. Bunun üzerine konuyu yerinde görmek için ABD'ye geldiğini belirten Doğan, "Burada Furkan'a, normal bir Amerikan vatandaşına yapılanın muamelenin yapılıp yapılmadığını görmek istiyorum. O gemide benim oğlum yerine ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton veya ABD Başkanı Barack Obama'nın çocuğu olsaydı veya İsrailli bir ailenin çocuğu başka bir devlet tarafından öldürülseydi, katledilseydi, ABD ne yapardı, bunu öğrenmek istiyorum. Bu durumda o kişiler için yapılacakları Furkan'a da uygulayıp uygulamayacaklarını merak ediyorum" dedi. Saldırının olduğu anda evde yaşadıklarını anlatırken duygulanan ve zaman zaman hislerine hakim olamayan Doğan, ABD'de "Furkan'ın öldürülmesiyle ilgili bugüne kadar hiçbir işlem yapılmadığı ve konunun üstünün örtülmeye çalışıldığını gördüğünü" kaydetti.  -"OĞLUMU ÖZLEMEYE RAZIYIM"- "Oğlunu hiçbir soruşturmanın geri getiremeyeceğini ama suçların cezalandırılması gerektiğini" belirten ve "Gazze'deki insanlara yardım ulaşması ve gelecekte Gazze'ye yardım götüreceklerin aynı olayları yaşamaması için verdikleri hukuki mücadeleyi kazanmaları halinde, oğlunun da yattığı yerde rahat edebileceğini" söyleyen Doğan, "Sadece adalet arıyoruz. Burada olmasa bile, Uluslararası Ceza Mahkemesinde, İnsan Hakları Mahkemesinde mücadelemiz devam edecek" ifadesini kullandı. Doğan, bir soru üzerine, oğluna gemiye binmesi için izin vermekten pişman olmadığını ifade ederek, "Furkan'ın öldürülmesi sonucunda sembol haline geldiğini ve Filistin konusunun dünya gündemine daha fazla gelmesini sağladığını, bu nedenle Gazze'deki çocuklara ve ambargonun kaldırılmasına yardımcı olacaksa oğlunu özlemeye razı olduğunu" söyledi -"ABD AHLAK TESTİNDEN GEÇECEK"- Doğan'ın avukatı Ramazan Arıtürk de Furkan Doğan'ın öldürülmesi konusunda tavrının, ABD'nin "ahlaki değerlere sahip olup olmadığı ve ABD yönetiminin hukuk anlayışının vatandaşlarının kökeni ve inanışına göre değişip değişmediğini" göstereceğini ve ABD'nin "ahlak testinden geçeceğini" belirtti. Çıkışta gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Arıtürk, kendilerine daha önce ABD'de konuyla ilgili soruşturma yapıldığının söylendiğini, ancak henüz araştırma safhasında olunduğunu gördüklerini kaydetti. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Senatör John Kerry ve Temsilciler Meclisi'nde Demokrat Parti California milletvekili Barbara Lee'nin danışmanlarıyla görüştüklerini, bugün de Beyaz Saray, ABD Dışişleri, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları yetkilileriyle biraraya geleceklerini belirten Arıtürk, hukuk sürecinin işlemesini istediklerini ifade ederek, ABD'den, Furkan Doğan'ın öldürülmesiyle ilgili Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurmasını istediklerini kaydetti. Arıtürk, bu konunun "savaş ve insanlık suçu" olduğunu söyledi. -"SAĞLAM DURUŞ BEKLİYORUZ"- Doğan'a danışmanlık sağlayan Amerikalı avukat Katherine Gallagher, ABD'nin bağımsız bir soruşturma yapmaya ihtiyacı olduğunu ve ABD Adalet Bakanlığının bu noktada harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Bunun yanında ABD Dışişleri Bakanlığından, "BM İnsan Hakları Konseyi raporunu eleştirmek yerine, Gazze yardım filosuna yönelik saldırıya karşı daha sağlam duruş sergilemesi çağrısında bulunduklarını" belirten Gallagher, ayrıca ABD'den olayla ilgili kanıtların korunması ve toplanması yönünde adım atmasını istediklerini, ancak şu ana kadar yönetimden herhangi bir cevap almadıklarını kaydetti. Mayıs ayında Gazze'ye gönderilmesi planlanan yeni yardım filosunda yer alacak Amerikan gemisi "Audacity of Hope"un (Umudun Cesareti) organizatörlerinden Ann Wright da, Doğan'ın hayatını kaybettiği Gazze filosunda da yer aldığını söyledi. Yeni filoda, Amerikan vatandaşlarını taşıyan bir ABD gemisinin de bulunacağını belirten Wright, İsrail'in Gazze'ye ablukası devam ettikçe bu tür gemileri göndermeyi sürdüreceklerini kaydetti. Özgür Gazze Hareketi'nin eş kurucusu Greta Berlin de, İsrail'in dünyaya Gazze'yi "işgal etmediğini söylediğini" belirterek, "Eğer, İsrail'in belirttiği gibi Gazze özgürse, zaten bizim Gazze'ye gitmek için İsrail'den izin almamıza gerek yok" dedi. -PANELDE GERGİNLİK- Panelde söz alan bir İsrailli dinleyicinin İsrail'in Mavi Marmara gemisine yönelik saldırısından "üzüntü duyduğunu" belirtmesi üzerine Ahmet Doğan, "İlk defa bir İsrailliden Mavi Marmara ve benim çocuğuma karşı üzgün olduğunu duyuyorum ve bu beni son derece memnun etti" dedi. Ancak aynı İsrailli dinleyicinin daha sonra, İsrail'in Mavi Marmara saldırısıyla ilgili tezlerini savunan sözler söylemesi, salonda gerginliğe yol açtı. Bazılarının İsrailli dinleyici konuşurken sözlerine müdahale ettiği görüldü. Panelin konuşmacılarından Wright da, saldırıyı gördüğünü ve olayları İsrailli askerlerin başlattığını belirterek, "Pencerelerin askerlerce havaya uçurulduğunu gördüm, havada mermileri gördüm. Hiçbirimiz silahlı değildik" dedi. Türk avukat Uğur Sevgili de İsrailli askerlerin sabaha karşı insanlar namaz kılarken gemiyi kuşattığını belirterek, "Furkan zaten yaralanmıştı, gelen askerin kalbi olsaydı yaralı bir kişinin kafasına iki kez ateş etmezdi, kim terörist söyler misin bana?" diyerek karşılık verdi. Gazzeli bir öğrenci de bu noktada söz alarak, İsrail'in ablukayı sürdürdüğünü ve hem "Gazze'yi bombaladığını hem de insanların temel yaşam ihtiyaçlarına ulaşmasına engel olduğunu" ifade ederek, "Sadece bir İsrailli değil, bir insan olarak baktığınızda, siz bu durumda ne yapardınız?" sorusunu yöneltti.