Dünya

3 yıl aradan sonra AB ile fasıl açıldı

AB ile görüşmelerin yeniden başlayacağı Haziran'da açıklanmış ancak polisin Gezi Parkı gösterilerine sert müdahalesinin ardından ertelenmişti

22 Ekim 2013 21:47

Avrupa Birliği, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin yeniden başlatılacağını açıkladı. AB'nin Lüksemburg'da bir araya gelen Avrupa işlerinden sorumlu bakanları, üç yıllık bir aradan sonra Türkiye ile yeni müzakerelere 5 Kasım'da başlanacağını bildirdi. AB daha önce Haziran'da görüşmelerin yeniden başlayacağını açıklamış ancak hükümete, polisin Gezi Parkı gösterilerine sert müdahalesi nedeniyle yapılan eleştiriler üzerine erteleme kararı almıştı. AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Türkiye İlerleme Raporu'nun müzakerelerin yolunu açtığını belirterek, "Geçen hafta yayınlanan raporumuzun, müzakerelerin başlamasından bu yana Türkiye ile 14'üncü faslın açılmasına yönelik bugünkü karara giden yolu açmada zamanlıca bir katkı sağlamasından da mutluluk duyuyorum" dedi.

AB dönem başkanı Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius, müzakere sürecinin yeniden başlaması nedeniyle Türkiye'yi tebrik etti.

Linkevicius, "Türkiye ile müzakere sürecinde gelişmelerin çok yakında mümkün olduğuna inanıyoruz" dedi.

 

AB ilerleme raporu


 
Geçen hafta açıklanan tıklayın ilerleme raporunda Avrupa Komisyonu, Türkiye çapına yayılan gösterilere karşı polisin tavrından dolayı hükümeti eleştirmişti.

Fakat raporda, yargı reformları ve 'demokratikleşme paketi' ile atılan adımların olumlu karşılandığı ifade edilmişti.

Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğüne de eleştiriler yönelten AB ilerleme raporunda, 'toplanma ve gösteri düzenleme hakkının henüz Avrupa standartlarına uyumlu olmadığı' belirtilmişti.

İlerleme raporu, Kıbrıs sorununda çözüm bulunması gerektiği çağrısında da bulunmuştu.

AB üyeliği süreci 1963'te Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık anlaşması imzalamasıyla başlayan Türkiye, 1987'de tam üyelik başvurusu yapmıştı.

Müzakereler için gerekli koşullar 2005'te yerine getirilmiş, fakat bu tarihte başlayan müzakereler, demokrasi ve ifade özgürlüğü, dini azınlıklar, yargı reformları, Kıbrıs sorunu gibi nedenlerle kesintiye uğramıştı.

Türkiye'den sonra üyelik başvurusu yapan birçok ülke AB'ye katıldı. En son Temmuz ayında Hırvatistan'ın katılımı ile AB'ye üye ülke sayısı 28'e yükseldi.

 

Füle: Memnuniyetle karşılıyorum

 

AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, üye ülkelerin Türkiye ile ilgili Bölgesel Politikalar hakkındaki 22'nci fasılın açılmasına ilişkin ortak pozisyonu onaylamasını ve bakanlar düzeyindeki Katılım Konferansı'nın 5 Kasım'da Brüksel'de yapılması konusundaki anlaşmasını memnuniyetle karşıladığını bildirdi.

Füle yazılı açıklamasında, Komisyon'un 2013 genişleme paketinde vurgulandığı gibi, Türkiye'deki son gelişmelerin; AB'ye angajmanının önemiyle, AB'nin Türkiye'de reformlar için bir ölçü olmaya devam etmesinin altını çizdiğini bildirdi. Bu amaçla katılım müzakerelerinin, AB'nin taahhütleri ve yerleşmiş bulunan koşullara saygı göstererek yeni bir ivme kazanması gerektiğini bildiren Füle, "Bu bakımdan bugünkü karar, önemli bir adımı ortaya koyuyor" dedi.

Stefan Füle açıklamasını, "Geçen hafta yayınlanan raporumuzun, müzakerelerin başlamasından bu yana Türkiye ile 14'üncü faslın açılmasına yönelik bugünkü karara giden yolu açmada zamanlıca bir katkı sağlamasından da mutluluk duyuyorum" dedi.

 

2012 ilerleme raporu ağır eleştirilerle yayımlanmıştı

 

Avrupa Komisyonu, 2012 Türkiye İlerleme Raporu'nda Türkiye'ye yönelik ağır eleştirilerde bulunmuştu.

2012 raporunda, Balyoz ve Ergenekon davaları hakkında savunma hakları, uzun tutukluluk süreleri ve aşırı derecede uzun ve geniş kapsamlı iddianamelerle ilgili kaygıların sürdüğü belirtilmiş, "Tüm bunlar bu davaların meşruluğuyla ilgili kamuoyunun sorgulamasının önemli ölçüde artmasına neden oldu" ifadelerine yer verilmişti.

Raporda ayrıca ifade özgürlüğü ihlallerinin "ciddi kaygı" yarattığı belirtilmiş,  medya özgürlüğü pratikte daha da kısıtlandı" eleştirilerine yer verilmişti.

34 sivilin hayatını kaybettiği Uludere bombalamasına ilişkin "Olaylar ile ilgili şeffaf bir kamu soruşturmasının olmaması da güveni zedeledi. Siyasi sorumluluğu tartışılmadı" denmişti.