T24 - AB tarafından finanse edilen ve Avrupa'daki fuhuş sektörünün durumunu büyüteç altına alan bir araştırmaya göre, AB genişleme süreciyle birlikte Doğu Avrupa ülkelerinden birçok hayat kadını Batı Avrupa'ya akın etti.AB üye ülkelerde fuhuş sektöründe çalışanların yarısından fazlasını göçmenler oluşuyor. Almanya'daysa bu oran yüzde 63'lere yükseliyor. Hollanda'nın Amsterdam kentinde bulunan Tampep Enstitüsü, 2004 yılında gerçekleşen AB tarihinin en büyük genişleme hamlesinin "Avrupa'daki seks işçiliği üzerine etkileri" konulu bir araştırma yaptı. Araştırma, Batı Avrupa'daki fuhuş sektöründe çalışanların büyük bölümünün Doğu Avrupa'dan geldiğini ortaya koyuyor.
DW Türkçe Servisi'nin haberine göre hayat kadınlarının yanı sıra jigolo ve fuhuş yoluşla geçimini sağlayan transseksüeller de söz konusu araştırmada "seks işçisi" olarak tanımlanıyor. Batı Avrupa'da çalışan seks işçilerinin arasında başı Romanya, Rusya ve Bulgaristan'dan gelenler çekiyor. Romanya ve Bulgaristan 2007 yılında AB'ye kabul edilmişti. Bu üç ülkeyi Ukrayna, Beyaz Rusya, Orta Asya ve Balkan ülkeleri takip ediyor. Araştırma, Doğu Avrupa'dan gelen seks işçilerinin sayısındaki artışa neden olarak, AB'nin genişleme süreciyle birlikte Birliğe katılan Doğu Avrupa ülkelerinin vatandaşlarının oturma ve çalışma izinlerini daha kolay almasını gösteriyor. Diğer yandan son yıllarda Latin Amerika, Afrika ve Asya'dan gelen seks işçilerinin sayısında da artış yaşandı. Bu konuda Balkan ülkeleri arasında ilk sıradaysa Arnavutluk yer alıyor.
Liberal yasalarAvrupa Birliği'nin en yoğun nüfusa sahip ülkesi olan Almanya'da fuhuş sektöründe yaklaşık 400 bin kişinin çalıştığı tahmin ediliyor. Almanya, İsviçre ve Hollanda'nın yanı sıra bu konuda en liberal yasalara sahip ülkelerden biri. Seks işçiliğinin bir meslek olarak kabul edildiği Almanya'da seks işçileri gelir vergisi ödemekle ve sağlık sigortası yaptırmakla mükellef.
AB sınırları içinde seks işçiliği konusunda çok farklı yasalar uygulanıyor. İsviçre'de seks işçiliği kanunen yasak… Yaptırımlar ise özellikle müşterileri hedef alıyor. Fransa'da genelev işletmek serbestken, seks işçilerinin sokakta müşteri aramaları yasak. İtalya'da genelev işletmek, evde seksüel hizmet vermek veya bunların reklamını yapmak kanuna aykırı. İtalyan makamları ayrıca seks işçilerinin müşteri aradığı sokakların sayısına kısıtlama getirmeye çalışıyor. İtalyan mafyası ile polis arasında süren köşe kapmacada mafyanın kurnazlığı polisin işini oldukça zorlaştırıyor. Mafya sokaklarda müşteri beklemeleri için polisin dokunamadığı AB vatandaşı olan Rumen seks işçilerini gönderiyor.
Litvanya'da seks işçiliği kanunlara aykırı. Polonya'daysa temelde seks işçisi olarak çalışmaya izin verilirken, bar sahiplerinin, işletmecilerin veya müşteri bulmada seks işçilerine yardım eden kişilerin bu iş üzerinden para kazanması yasak.
Tehdit altında bir yaşamGöçmen seks işçilerinin tüm AB genelinde gayet kötü bir sosyal durum ortalaması var. Genellikle müşterilerin, muhabbet tellallarının ya da polisin sürekli tehditlerine maruz kalıyorlar. Göçmen seks işçilerinin yüzde 57'si, yerli seks işçilerininse yüzde 43'ü gelirlerinin büyük bir kısmını üçüncü kişilere vermek zorunda kalıyor. Almanya'daysa göçmen seks işçileri arasında bu rakam yüzde 80'e yükseliyor.
Genellikle yasadışı bir şekilde ülkede ikamet eden bu kişiler sürekli sınır edilme tehlikesiyle burun buruna yaşıyor ve birçok eyalette sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor. Seks işçilerinin yüzde 87'sini hayat kadınları, yüzde 7'sini erkekler ve yüzde 6'sını da transeksüeller oluşturuyor. Tampep Enstitüsü'nün araştırması AB ülkeleri genelinde seks işçiliğini kısıtlayacak yaslar çıkarılması yönünde bir eğilim olduğunu ortaya koyuyor.