Dünya

Fransa'nın yeni cumhurbaşkanı Macron, Türkiye hakkında ne düşünüyor?

Türkiye’yi, Suudi Arabistan ve İran’la birlikte “yeni güçler” olarak tanımlıyor

08 Mayıs 2017 01:03

Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için halk bugün sandık başına gitti. Seçimde, 23 Nisan'daki birinci turda yüzde 24 oy alan En Marche (Yürüyüş) hareketinin lideri Emmanuel Macron ile yüzde 21 oy alan aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin (FN) adayı Marine Le Pen yarıştı. Macron, ilk sonuçlara göre Fransa'nın 8. cumhurbaşkanı oldu.

‘Avrupa eksenli’ Macron, Türkiye’yi, Suudi Arabistan ve İran’la birlikte “yeni güçler” olarak tanımlıyor.  Macron’a göre günümüz dünyası hem tehditler hem de fırsatlarla dolu: ABD başkanı Trump “Fransızları kaygılandırıyor”, Rusya lideri Putin “uluslararası hukukun dışına çıkma pahasına tehlikeli bir dış politika yürütüyor”. Dünyadaki dengeler Çin “lehine” gelişiyor. Ortadoğu savaşlarla boğuşmakta, Avrupa ise Brexit ile yıpranmış vaziyette.

 

Macron ve Türkiye

 

Deutsche Welle Türkçe’den Kayhan Karaca’nın analizine göre, Emmanuel Macron, Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli koşulların oluşmadığını, Türkiye’de son zamanlarda yaşananların da “bu yönde olumlu bir gelişme olmadığını” söylüyor. Ne anlama geldiğini net olarak açıklamaksızın, “Türkiye’ye kapılar kapatılmasın” diyor. Buna paralel olarak, “Rusya, Türkiye, Ortadoğu ve Körfez ülkeleriyle Fransa’nın çıkarları ve uluslararası hukuku gözeten ve temel hak ve özgürlükler ve insan haklarını da dikkate alan bir diyalog” istiyor.

Macron, programını açıklarken Türkiye’yi Avrupa formatı dışında gördüğü mesajları verdi. Türkiye’yi, Suudi Arabistan ve İran’la birlikte “yeni güçler”olarak tanımladı. “Uluslararası planda istikrar ve Fransa’nın çıkarları öyle gerektirdiği için otoriter rejimlerden oluşan bu ülkelerle diyaloğun şart olduğunu” söyledi.

 

Federal Avrupa

 

Macron, AB politikaları konusunda Daniel Cohn-Bendit ve Sylvie Goulard gibi, Avrupa Parlamentosu’nu da yakından bilen federal Avrupa yanlısı isimlerle çalışıyor. Cohn-Bendt geçmişte Türkiye’nin üyelik sürecine destek vermiş bir isim. Türkiye-AB ilişkilerini yakından bilen Goulard ise şu anda Avrupa Parlamentosu Liberal Grup üyeliği yapıyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar Ankara’nın üyelik perspektifinin en hararetli savunucusu olan Liberal Grup bugün katılım müzakerelerinin derhal durdurulmasını istiyor. Federal Avrupa yanlıları AB ülkelerinde yükselen AB karşıtlığına karşı AB’nin genişleme sürecini ve bu sürecin neredeyse sembolü haline gelen Türkiye’yi frenleme çabasındalar.

İktidara gelmesi halinde Macron için Türkiye ile ilişkilerde en önemli dosya AB değil Suriye olacak. Bu konuda Hollande ile Erdoğan arasında başlatılan diyalog ve işbirliğini devam ettirmesi bekleniyor. Hiçbir dış politika deneyimi olmayan Macron’un Suriyeli ve Iraklı Kürtlerle ilgili politikası ve Barzani’nin bağımsızlık arayışına bakışı Ankara ile ilişkiler açısından önemli. Ülkedeki Ermeni kuruluşlarıyla François Hollande gibi siyasi bağı yok, ancak bu yıl 24 Nisan’da, cumhurbaşkanı seçimi ilk turunun hemen ertesinde, Paris’teki Komitas (Gomidas) anıtını ziyareti ihmal etmedi.

Buna karşılık liberal iş dünyasıyla arası iyi. Fransız iş dünyası Türkiye’deki pazar payını arttırmak istiyor. Macron bu nedenle ikili ilişkilerde ağırlığı ekonomik ve ticari işbirliğine kaydırabilir.