Daha kötüsü de olabilirdi ama Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda alınan sonucun da iyi olduğu söylenemez. Sağ popülist Marine Le Pen ikinci turda liberal Emmanuel Macron ile kozlarını paylaşacak. Ulusal Cephe lideri Le Pen böylelikle en büyük siyasi başarısına ulaşmış oldu. Aşırı milliyetçi Le Pen ilerlemesini sürdürüyor. Partiyi antisemitist babasından devraldığından beri Ulusal Cephe'ye yerel seçimlerde, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ve Pazar günü de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük bir başarı kazandırdı. Sinsi strateji yeteneği yüksek bir politikacının geçmişte kalan görüşlerle başarıya ulaştığı Avrupa Birliği'nin ikinci büyük ülkesinde neler oluyor?
Marine Le Pen ilk tur oylamada birinciliği az farkla kaçırdı. Bu sansasyon aynı zamanda bütün gerçek demokratlar karşısında kazanılmış bir zaferdir de. Şimdi bütün ümitler liberal ve sosyal demokrat eğilimli Emmanuel Macron'da. Hissiyat değil, akıl ona işaret ediyor. 7 Mayıs'ta, siyasi görüşlerini paylaşmasalar da bütün aklı başında olanların oylarını Macron'a vermeleri belirleyici olacaktır. Yarış dışı kalan Sosyalistler ve Cumhuriyetçiler Fransız siyasetinin 39 yaşındaki nispeten tecrübesiz genç ismi etrafında birleşmek zorundadırlar ve öyle de yapacaklardır. Önemli olan Marine Le Pen'in mutlak iktidar tutkusunun mümkün olduğu mertebe dizginlenebilmesidir. Bazı seçim araştırmacıları Trump faktörüne gönderme yaparak ikinci turda popülistlerin beklenmedik şekilde şahlanabileceğini öne sürüyorlar. Ancak Fransa'da böyle bir şeyin olma ihtimali neredeyse yok gibidir. Fransız seçim sistemi ilk turda protestosunu ve öfkesini haykırmak isteyenlere daha akılcı bir tercihte bulunmaları için ikinci bir şans tanıyor.
Son uyarı
Sonunda Emmanuel Macron cumhurbaşkanlığına seçilecek olsa da bu seçim aynı zamanda son bir uyarı anlamına da gelmektedir. Selefleri Sarkozy ve Hollande Fransa'yı yenileyip ekonomik ve sosyal reformlar yapamadılar. Fransızlar sadece aşırı sağa değil ama aynı zamanda onun karşı kutbu olan aşırı solun adayı eski komünist Jean-Lic Melenchon'a da yüksek oranda oy verdiler. Buna göre her iki seçmenden biri sandıkta mevcut siyasi sisteme karşı olduğunu gösterdi. Yerleşik partiler ikinci tura bile yükselemedi. Macron bu noktaya el atıp, ekonomik bakımdan ihmal edildiği, elitler tarafından dışlandığı, yabancılar ve göçmenler tarafından tehdit edildiği hissine kapılan Fransızları yeniden siyasi yelpazenin merkezine çekmeye çalışmalıdır. Bu görevin altından kalkması kolay olmayacaktır.
Fransa'nın komşuları ve Avrupa Birliği'ndeki ortakları şimdilik rahat nefes alabilirler. Fransa Euro'yu bırakmayacak, Avrupa Birliği'nden ve NATO'dan da ayrılmayacak. Le Pen ya da Melenchon kazansaydı, bunun tersi olabilirdi. Avrupa aynı zamanda böyle gitmeyeceğini de anlamalı. Fransa'nın Almanya'nın yanında Avrupa Birliği'nin sağlam temelini oluşturduğunu düşünenler ileride yanıldıklarını anlayabilirler. Emmanuel Macron'un Avrupa'dan talepleri olacaktır. Fransa'nın mali bakımdan rahatlatılmasını isteyen Macron'un talepleri arasında Almanya'nın ikili ticaretteki fazlasını azaltması da bulunuyor. Almanya için kolay olmayacak ama Macron'a destek olunması gerekiyor. Avrupa, popülizm ve izolasyonculuk karşısındaki mantıki tercihin boşuna olmadığını Fransızlara kanıtlamalıdır.
Seçimin bir başka özelliği de anketlerin bu kez doğru çıkmasıydı. Bu bakımdan Brexit, Trump ve Hollanda seçimlerinde yanılan anketçiler için ümit var demektir.
© Deutsche Welle Türkçe
Bernd Riegert