Dünya

'Fransa'da zanlının işlediği ilk cinayetler ciddiye alınmadı'

Muhammed Merah ilk olarak 11 Mart'ta eyleme geçti ve Toulouse kentinde bir askeri öldürdü

23 Mart 2012 15:21

 

 
T24 - Fransa'da Muhammed Merah'ın öldürülmesinin ardından hakkında toplanan istihbarat ve kendisine yönelik operasyon konuları polemik oldu. İlk turu 22 Nisan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasının parametreleri de değişiyor. Fransa Muhammed Merah operasyonu öncesi ve sonrasında 7 soruya cevap arıyor.
 
Fransa İçişleri Bakanı Claude Gueant, 10 gün içinde 7 kişiyi öldüren Cezayir asıllı saldırganın pencereden atladığı sırada polis kurşunuyla öldürüldüğünü söyledi. 5 dakika süren operasyonda iki polis de yaralandı.
 
Kayhan Karaca'nın ntvmsnbc'de yer alan haberine göre; 
 
Kayhan Karaca'nın ntvmsnbc'de yer alan haberine göre, Fransız resmi kaynakları 1988 yılında Toulouse kentinde doğup büyüyen Cezayir kökenli Muhammed Merah'ın, 11-19 Mart tarihleri arasında Fransa'yı sarsan ve 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıların mimarı olduğunu kendisiyle müzakere eden polise itiraf ettiğini bildirdi. Dolayısıyla şu an Fransa'da hiç kimse cinayetlerin bu boyutunu sorgulamıyor.
 
Ancak soruşturma kapsamında aydınlatılması gereken noktalar var. İşte tüm Fransa'nın Muhammed Merah ve kendisine yönelik operasyon hakkında aydınlatılmayı beklediği konular:
 
Muhammed Merah ilk olarak 11 Mart'ta eyleme geçti ve Toulouse kentinde bir askeri öldürdü. Olayla ilgili sıradan bir soruşturma başlatıldı. Merah ikinci eylemini 15 Mart'ta Toulouse yakınlarındaki Montauban kentinde gerçekleştirdi ve iki asker daha öldürdü. Bu arada öldürdüğü üç asker de Müslüman Fransız. Polis bu cinayetler ile olası bir terör eylemi arasında neden derhal bağ kurmadı?
 
Askerlerin ölümleri sonrasında siber polis 17 Mart'ta harekete geçti. Ancak Muhammed Merah'ın IP izine sadece 19 Mart'ta Yahudi okuluna yönelik saldırının ardından ulaşılabildi. "Motosikletli Katil" terimi Yahudi okulunun güvenlik kameraları deşifre edildikten sonra ortaya çıktı. Polisin Merah'ın izini bulması tam tamına 8 gün aldı.
 
Saldırıların terör eylemi olduğuna Yahudi okuluna yönelik eylem sonrasında kanaat getirildi. Dosya o andan itibaren yargının anti-terör birimlerine sevkedildi. Fransız askerlerinin öldürülmesinin terör eylemi olma olasılığının ilk günlerde gözardı edilmiş olabileceği söyleniyor.
 
En çok sorgulanan konu ise Muhammed Merah'ın ne derece kontrol veya denetim altında olduğu. Merah 2010 yılında Afganistan'daki, 2011 yılında da Afganistan-Pakistan sınırındaki Peştun aşiret bölgelerine "seyahatlerinin" sonrasında Fransız iç istihbarat birimi DCRI tarafından fişlenmiş. ABD tarafından "no fly list" kapsamına alınmış. Fransız basınına göre pasaportunda İsrail, Ürdün, Suriye ve Irak gibi ülkelere gittiğine dair vize ve tamponlar var. Şimdi Fransa, tüm bunlara rağmen Merah'nın neden yakın takibe alınmamış olduğunu sorguluyor. Fransa'nın en tanınmış savunma ve istihbarat uzmanlarından François Hesibourg "istihbarat zaafı"ndan söz ediyor.
 
Fransa'da başta Yeşiller Partisi'nin cumhurbaşkanlığı adayı Eva Joly olmak üzere çok sayıda siyasi yorumcu Muhammed Merah olayında İçişleri bakanı Claude Gueant tarafından oynanan rolü de sorgulamakta. Gueant, Merah'nın dairesinde kıstırıldığı andan itibaren kendisi ile polis arasındaki diyaloğu uluslararası medyaya aktaran isim oldu. Neredeyse her dakika bir TV kanalında canlı yayındaydı. Normalde Cumhuriyet Savcılığı'nın olan misyonu neden o üstlendi? Merah'a operasyon kararını da Cumhurbaşkanı Sarkozy ile onun aldığı söyleniyor.
 
Muhammed Merah'a karşı neden evinden çıkacağı bir anda operasyon yerine dairesine yönelik bir operasyon düzenlendiği de soru işareti. İsmi açıklanmayan bazı polis memurları Fransız medyasına "dışarı çıkmasını bekleyebilirdik" diyor.
 
Muhammed Merah öldürülmeden ele geçirilebilir miydi? Operasyon Emniyet özel kuvvetleri (RAID) tarafından gerçekleştirildi. Ancak Jandarma özel kuvvetlerinin kurucusu Christian Prouteau "taktik hata" yapıldığını söylüyor. "RAID daireye göz yaşartıcı bombalar atsaydı Merah fazla dayanamaz çıkmak zorunda kalırdı" diyor. RAID yetkilileri ise "Muhammed Merah kararlıydı, ölmeye hazırdı" şeklinde savunma yapıyor.