Gündem
Deutsche Welle

Frankfurter Allgemeine: Kaybeden Erdoğan

Noel tatiline giren Almanya’da hafta sonu basınında yer alan başlıca yorum konuları Suriye ile ilgili gelişmeler çerçevesinde Türkiye ve Rusya ilişkileri ile Berlin’de Noel pazarı saldırısı sonrası güvenlik tartışmaları.

25 Aralık 2016 22:00

Frankfurter Allgemeine Sonntag gazetesinde Thomas Gutschker imzalı yorumda "Türkiye'nin, Şam'da rejim değişikliği hedefinden vazgeçmek zorunda kaldığı ve artık Rusya'ya yanaşmaya çalıştığı” ifadeleri yer alıyor. "Kaybeden Erdoğan” başlığıyla verilen yorum kısaca şöyle:

"Bu hafta Suriye diplomasisinde oldukça şaşırtıcı, dönüm noktası diye adlandırılabilecek bir gelişme yaşandı. Rusya, İran ve Türkiye'den temsilciler ortak bir bildiride Suriye'deki iç savaşa askeri bir çözümün mümkün olmadığını açıkladı. Ankara bu iki muzafferle ayna masaya, ancak Suriye ihtirasından geri adım atarak oturabildi. Erdoğan Suriye'nin kuzeyinde kapalı bir Kürt yerleşim alanını engellemek istiyor. Putin'in işleriyse yolunda gidiyor. Rusya Kırım'ı ilhakından sonra yine Karadeniz'de etkin güç konumunda. Türkiye Akdeniz'de kapı bekçisi. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda bir NATO üyesi olarak bu kapının kapılarını Rusya lehine kapatacak. Şayet Moskova Türkiye'nin NATO ittifakından ayrılmasını sağlayabilirse bu Putin'in Ukrayna ve Suriye'de kazandıklarından çok daha güzel ve en büyük zafer niteliği taşır. Bu yüzdendir ki elçisinin hafta başında öldürülmesini görmezden geldi. Ancak Moskova yine de olayı titizlikle inceleyecek ve elde ettiği bilgileri Türkiye'ye baskı aracı olarak kullanacaktır. Batı için ise bu gelişme endişe verici. Özellikle de NATO için. Erdoğan doğuya doğru stratejik yönelim içerisinde mi, yoksa yaptığı duruma göre değişiklik gösteren bir politika mı? Her ikisi de Erdoğan'ın aksi ile övünse de, zayıflık göstergesi. Türkiye'nin son yıllardaki dış politikası Batı ile arasındaki tüm köprüleri yıkmaktan yana olmadığı ihtimalini güçlendiriyor. Ancak kim bilir? İşte Erdoğan'ı tehlikeli kılan şey tam da bu önceden ne yapacağını kestirememek.”

Münih merkezli Süddeutsche Zeitung da 19 Aralık'ta Berlin'deki bir Noel pazarına düzenlenen terör saldırısının ardından alevlenen güvenlik tartışmalarına değiniyor. Matthias Drobinski imzalı yorumun başlığı "Tedirginliğin Gücü".

"Güvenlik gerçekten de en büyük servet mi? Tüm etnik ve ahlaki davranışların gerekçesi olarak kabul edilebilecek en büyük değer mi? Bu güvenliği neredeyse bir dine dönüştürüp yüceltme anlamına gelir. Bu zırhı kutsallaştırma, dokunulmazlığı ilahileştirme olur. Bu, toplumun diğer demokratik değerleri olan özgürlük, adalet ve insan onurunun "güvenliğin sağlanması ve korunması fikrinin” arkasında yer alması anlamına gelecektir. Devletin kendisi de ülkeyi en çok tedirgin edecek merci olamaz. Terörle mücadele etmeli, suçluları hapse atmalı. Elektrik ve suyun herkes için ulaşılabilir olmasını, insanlara ev ve işyeri sağlamalı ve acil durumlarda yardımcı olmalıdır. Ama en önemlisi, güvenliğin en birincil ve en hayati değer olmadığının anlaşılmasını sağlayan bir itici güce ihtiyacı var. Güvenlik özgürlüğün, adaletin ve insan onurunun hizmetçisidir. Sadece daha fazla polis ya da kontrolle sağlanamaz. Toplum içinde huzur, insanlar arasındaki sağlıklı ilişkiler, adil bir zengin –fakir, yaşlı ve genç dengesiyle sağlanabilir. Bu her türlü üstünlük taslayan mutlak hakimiyet talebinde yırtılmalara yol açar. Zırhları kırılganlaştırır, duvarları yıkar.”

Ludwigshafen merkezli Rheinpfalz gazetesi de yorum sütunlarına Berlin’deki Noel pazarı saldırısını taşımış. Gazete saldırıdan sorumlu tutulan ve Milano’da polis tarafından öldürülen Anis Amri ile ilgili şöyle diyor:

"Tüm sorulara kısa sürede yanıt bulanması beklenmemeli. Yetkililere gereken zaman tanınmalı. Şu an gerekli yasa değişiklikleri hakkında konuşmak için de daha çok erken. Amri vakası terörle mücadelede bulunduğumuz durumu titizlikle gözden geçirmeyi kaçınılmaz kılıyor. Buna hak vermek ve uygulamak güç olsa da işleri aceleye getirmenin kimseye faydası olmaz.”

Würzburg’da yayımlanan Main Post gazetesinde yayımlanan yorum da yine terör odaklı:

“Öyle görünüyor ki en korkunç ve hiç ihtimal verilmeyen olaylar neredeyse aynı anda gerçekleşebiliyor. Yetişmek neredeyse mümkün değil. Tüm bu yaşananların ortak yanı insanları tedirgin edip korku salmaları. Cumhurbaşkanı Gauck’un bu yılki Noel konuşmasında değindiği gerçeklere katılmamak mantıksızlık olur: Terör saldırılarının arttığı bir dönemde toplum içindeki yarıkları daha da derinleştirmemeli. Ne belirli grupları ne de politikacıları genel zan altında bırakıp günah keçisi ilan etmeli. Neticede herkes güveneceği hikayeyi kendisi seçecek: Çökmek üzere olan acımasız bir dünyanınkine mi yoksa en zor anlarda umut aşılayan Noel’in hikayesine mi."

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Meltem Karagöz

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle