Gerçekten kıyamet gibi bir manzaraydı. Parlak kırmızı renkte Güneş turuncu bir ışık saçıyordu ve küller kar gibi üzerimize yağıyordu.
Önce pasaportlar ve doğum belgeleri gibi önemli eşyalarımı topladım. Biraz daha zamanım olduğunu hissediyordum. Evin önünü hortumla ıslatmaya başladım, bu suyun evimin yangına yenik düşmesini önleyeceğini umuyordum.
Karanlıkta yangınla mücadele etmenin çok daha zor olduğunu bildiğimden, o anda evimi kaybedebileceğimi fark ettim.
Altı aylık hamile olduğum ve evsiz kalabileceğim düşüncesi tokat gibi çarptı.
Çarşamba öğleden sonra mahallemize geri döndük. Basın kartım sayesinde kontrol noktasından geçmemize izin verildi.
Sunset Bulvarı'na ulaştığımızda alevleri ve itfaiye araçlarını, apartman sırasının çevresinde gördük. O anda yüreğime indi.
Arabayı park ettik ve hızla arka tarafa geçtik. Gördüğüm sahne karşısında yumruk yemiş gibi iki büklüm oldum.
Bir zamanlar yaklaşık 20 apartmanın olduğu yerde, halen yanan bir moloz yığını vardı. Yüzleri kararmış itfaiyeciler, evimizi kurtaramadıkları için sürekli özür diliyorlardı. Ben de hıçkırarak ağlamaya başladım, yaptıkları her şey çin onlara teşekkür ettim.
Sonra tüm komşularımı arayıp artık bir evleri olmadığını söylemek zorunda kaldım. Kelimeleri ağzımdan zar zor çıkıyordu.
Yaşadığımız bölgenin yaklaşık %90'ı yerle bir oldu. Her şey gitti. Kelimenin tam anlamıyla artık geri dönecek bir yerimiz olmadığını bilmek gerçekten inanılmaz. Bir evimiz, kütüphanemiz, mağazamız, tiyatro, toplum merkezi yok. Hepsi gitti.
'Keder ve şaşkınlık içindeyim
Los Angeles'ta yaşayan Miriam Feygenson BBC'ye verdiği demeçte, "Uyuşmuşluk, keder ve şaşkınlık içindeyim. Evim gitti. Telefondan izlediğimiz güvenlik kameralarımızda cehennemi gördük.
"Evimde dijital ortamda bulunmayan şeyler vardı. Örneğin ultrason fotoğrafları, gelinliğim ve küçük kızımın güzel elbiseleri. Sürekli onları düşünüyorum. Böyle şeylere karşı duygusal bir bağım var. Yaşadığım evimle çok gurur duyuyordum ve şimdi o gitti" dedi.
Yangından etkilenen varlıklı Palisades semti sakinlerinden David Latta yaşadıklarını, "Dışarı çıkıp yukarıdaki tepede çok büyük bir siyah duman sütunu görene kadar komşumun beni neden uyardığını bile anlamadım. Sonra, 'Buradan kaçmalıyız' dedim kendi kendime" diye anlatıyor.
Bölge sakini Mark Simington, "Sigortanın ödeme yapıp yapmayacağı konusunda çok fazla endişe ve kaygı var. Motosikletimi daha yeni baştan yapmıştım, garajda yanmış bir şekilde duruyor. Çok üzgünüm.
"Dün gece tüm aile fotoğraflarımızı ve birkaç değerli tabloyu çıkarabildik. Kaybettiğimiz tüm eşyaların yerini başka şeyler doldurabilir. Önemli olan sevdiklerimiz.... Bir aileye sahip olmak en önemli şey" diyor.
47 yıldır bölgede yaşadığını söyleyen Jadi Mccurdy, "Dağın alevler içinde kalışını izliyorduk, közler buraya doğru uçuşuyordu. Buradaki evler tutuşmaya başlayana kadar pek fazla değildi.
"Sonra bulunduğumuz yer alev almaya başladı. 47 yıldır buradayım, bu blokta büyüdüm, diğer Altadena yangınlarını gördüm ve buna hiç benzemiyordu. Hiçbiri buna benzemiyordu" diyor.
Sanah Chung, "Hükümetler orman yangınları konusunda daha önceden önlem alıyor olmalıydı. Yangın muslukları boş. İtfaiyeciler ellerinden gelen her şeyi yapıyor, ancak öncesinde daha önleyici bir şeyler yapmamız gerekiyor.
"Bu maddi kayıpla ilgili değil, yaşamdaki her şeyle ilgili. Kendinin ve ailenin tüm eşyaları, her hatıra önemliydi. Bunların hepsini kaybetmiş olmayı kabul etmek zor. Çok üzgünüm. Evlerini kaybeden beş arkadaşım var" ifadelerini kullanıyor.