Gündem

Fincancı: Bilim insanı askere neden danışır?

Fincancı, Sevil Atasoy ile ilişkisini, raporda yer alan iddiaları ve Adli Tıp Kurumu'ndaki son durumu Cüneyt Özdemir'e anlattı.

01 Ekim 2009 03:00

T-24 Ergenekon dosyasına giren 47 sayfalık raporda adı geçen, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sevil Atasoy ile ilişkisini, raporda yer alan iddiaları  ve Adli Tıp Kurumu'ndaki son durumu Cüneyt Özdemir'e anlattı.

Sevil Atasoy: Tolon'la görüşmeye gittim


Sevil Atasoy'u Adli Tıp'ta Kimyasal İncelemeler İhtisas Dairesi Başkanlığı yaptığı dönemde tanıdığını söyleyen Fincancı, kendisinin Adli Tıp Enstitüsü ile bir ilişkisinin olmadığını söyledi.

Fincancı, Ergenekon davasına bakan mahkemenin savcısının, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan talep ettiği ve ve üniversitelerdeki bazı öğretim üyelerinin fişlenmesine ilişkin Hurşit Tolun'un soruşturulması sırasında ortaya çıkan raporla ilgili olarak, “2005 yılının Haziran ayına ait bir rapor, Sevil Atasoy'un görev süresi dolduktan sonra, Enstitü Müdürlüğü'nün yenilenmemesi de Mayıs ayının sonudur, onun bir ay sonrasında böyle bir raporun 1. Ordu Komutanlığı'na verilmiş olması düşündürücü” dedi.

Adli Tıp Kurumu ile bir ilişkisinin olmadığını söyleyen Fincancı, kuruma yönetici olmak gibi bir düşüncesinin olmadığını belirtti.

Fincancı, olay yeri inceleme ve jandarma ekiplerinin Adli Bilimler eğitimi aldıklarını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti “Ama bu eğitimler, muhbirlik ilişkisinin olması, insanların fişlenmesi anlamına gelmior, sadece eğitim ilişkisidir. Adli Tıp'ın bağımsız olması konusunda son dönemlerde çok tartışmalar oldu. Hep engelleniyor bunlar Türkiye'de, bu engellerin altında yatan engeller bu ilişkilerden kaynaklanıyor. Bir bilim insanı Ordu Komutanlığı'na neden ve neyi danışmaya gider? Ordu komutanı bir bilim insanına danışma ihtiyacı olabilir ama bilim insanı Ordu Komutanı'na danışmanlık etmemeli” dedi.

47 sayfalık raporda Dev-Sol üyesi olduğu iddiasına da, “O örgütler atrık var mı ki” şeklinde cevapladı. Raporda, yer yer bir akedemisyenin dilini yer yer de bir istihbaratçının dilini anımsattığını belirten Fincancı, “Bir kafa karışıklığı var o raporda, ama çok doğal bu bir üniversitede akedemik insanlara ilişkin bir takım gerçek dışı iddialarda bulunuyorken ve zaten yasal olarak verilmiş birtakım yazıları suçmuş gibi gösteriyorken kafanız karışır diye düşünüyorum ben. İstihbaratçı mısınız, akademisyen misiniz?” diye konuştu.

Atasoy bu konuda donanımlı değil


Mısır çarşısı olayı ile ilgili olarak, Atasoy'un hazırladığı raporla Tıp fakültesinin hazırladığı rapor arasından fark olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, "Raporda olay yeri incelemesi ve ordan toplanan örneklerin yorumlanmasına ilişkin bir fark var, ve elbette bu raporun kim tarafından hazırlanması gerektiği sıkıntısı çıkıyor karşımıza. Atasoy Kimya bölümünden mezun olmuş daha sonra da Biokimya alanında doktora yapmış biri. Yani Adli bilimler eğitimi ve donanımına sahip değil. Mısır çarşısında bomba ya da ne tür bir patlama olduğuna ilşkin bir rapor hazırlayıp altına imzasını atması sıkıntı verici. Olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporda, büyük bir çukurun olmadığını, dolayısıyla bunun bir bomba olmayabileceği, tüp patlaması olabileceği konusunda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin hazırladığı bir çalışma var. Pınar Selek 2.5 yıl cezaevinde kaldı. sıkıntı verici bir şey bu. Kriterlere uygun kimliği olmayan insanlar rapor hazırlıyor. Tabi yargının da bunu sorgulaması gerek. Orda da bir sorun var" dedi.

Atasoy ile arkadaş değiliz

Yıllarca Adli Tıp Derneği'nin başkanlığını yaptığını söyleyen Fincancı, belli zamanlarda, basın toplantıları düzenleyerek Adli Tıp'ın sorunları üzerine şeffaf bir politika izlemek istediklerini söyledi. Sevil Atasoy ile bir araya gelerek sohbet ettiğini ancak arkadaş olmadıklarını belirten Fincancı, 90'lı yıllarda Atasoy'un daveti üzerine, Adli Tıp Kurumu'nda öğrencilere ne tür olanakların sağlanabilceği konusunda çalışmalar yaptıklarını da belirtti.

Adli Tıp gibi bilimsel bir kurumun ordu komutanlarıyla ismininin anılmasını "26 Mayıs 2005'te  görev süresi dolmuş ve göreve atanmamış. Benzer tarihlerde Alemdaroğlu İstanbul Üniversitesi rektölüğüne seçilemeiş onun yerine Mesut Parlak seçilmiş, Raporun içeriğine bakarsınız parlak ciddi hedef gösteriliyor. Mafyayla ilişkisinin olduğu iddia ediliyor. PKK ve sol örgütlerle bağlantılı olduğu söyleniyor. Birinin rektör seçilememesi, birinin de müdür olamaması böyle şeyleri getiriyor insanın aklına. Ama nedir ki bu enstitü müdürlüğü... Genç insanlar olmalı artık. Yerleşiklik iyi bir şey değil." şeklinde cevapladı.

Şebnem Korur Fincancı kimdir?


İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, adli tıp, işkencenin saptanması ve rehabilitasyonu alanlarında, dünyaca tanınmış bir uzman. Birleşmiş Milletler'ce işkencenin saptanmasında uluslararası standart kılavuz olarak kabul edilen İstanbul Protokolü belgesinin oluşturucularından ve eğitmenlerinden. Adli Tıp Kurumu'nda ihtisas kurulu üyeliği ve başkanlığı yapan Korur Fincancı, işkencenin yaygın, yetkililerin işkencenin üstünü örttüğü 1990'larda, işkenceyi saptayan raporlar verdikçe ve tıp etiği üzerine yazılar yazdıkça, yetkililerin baskılarıyla ve engellemeleriyle karşılaştı. Korur Fincancı, aynı zamanda Adli Tıp Uzmanları Derneği'nin kurucu üyesi. Adli tıp, insan hakları, barış çalışmaları, işkencenin önlenmesi, kadına yönelik şiddet alanlarında birçok çalışması ve katkısı bulunan Korur Fincancı, Evrensel gazetesinde haftalık yazılar da yazıyor.