İngiltere'de yayımlanan Financial Times gazetesinde yer alan bir makalede, "Türkiye'deki sorunların kaynağı Erdoğan" denildi.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre David Gardner imzalı yazı özetle şöyle:
"Bu kuşağın en doğuştan siyasetçilerinden biri olan Erdoğan, dijital çağla baş edemiyor. Erdoğan, oğluyla arasında geçtiği iddia edilen bir kaydı düşmanları tarafından yapılan bir montaj olarak niteledi. Ama şimdi Erdoğan çukurda. Ülkesi de öyle. Erdoğan ile Gülen arasındaki iktidar mücadelesi ülkeyi sarsıyor. Her şeyin mubah olduğu bu savaş, geçen yaz yüzbinlerce kişinin Erdoğan'ın davranışlarına karşı çıktığı isyanın üzerine geldi ve şimdi yolsuzluk kanıtları Erdoğan'ın yakın çevresine ulaştı. "
'Muhalefet siyasi cüce'
"Erdoğan köşeye sıkışmış olsa da hâlâ baskın bir siyasetçi. Muhalifleri siyasi pigme. Ancak Erdoğan'ın itibarı içeride ve dışarıda, kurtarılamayacak şekilde zedelenmiş durumda. Peki, nasıl bu noktaya gelindi?
"Erdoğan çok uzun zamandır iktidarda. Erdoğan'ın döneminde Türkiye yeniden bölgesel güç olarak ortaya çıktı. Türkiye'nin ekonomisi, Çin'inkine yakın bir hızda büyüdü. Zenginlik arttı, sağlık hizmetleri yayıldı, okullar, yollar yapıldı. Birkaç büyük işadamının karşısına 'Anadolu kaplanları' çıktı."
"Yasaklanmış iki İslamcı partinin enkazından çıkan yeni AKP nizamı, Atatürk'ten beri Türkiye'nin idaresini bir hak olarak ellerinde tutan laik seçkinleri devre dışı bıraktı. Kan dökülmemişti ama Marquees of Queensberry kurallarına (1867'de boks karşılaşmalarının adil olmasını sağlamaya yönelik kurallar) göre de yapılmamıştı. Askerlerden, kodamanlara, seçkinlerin devre dışı bırakılma şekli, Türkiye'deki kurumların kırılganlığını ortaya çıkardı, hukukun üstünlüğünü konusunda soru işaretleri uyandırdı. Gülenci savcılar ve hâkimlerle ittifak kuran hükümet, yasaları kullanarak ve gerekmesi durumunda bunları suistimal ederek generalleri ve müttefiklerini ezdi."
"Ordu nötralize edilince, Erdoğan Gülen'in Türkiye'nin kurumlarını ele geçirme arzularına set çekmeye başladı. Bu şahmerdan bumeranga dönüştü. Entrikacılar, efendilerine döndü. O kadar ki Erdoğan Kemalist ve milliyetçi muhalefet liderlerinden bazı liderlerinin seks kasetleriyle nasıl devrildiği hakkında konuşmalarını istedi."
"Tezat bir şekilde Erdoğan, yarım kalsa da gerçek bir anayasal devrime öncülük etti. Bunun itici gücü Avrupa Birliği'ne üyelik perspektifiydi. Ama Almanya ve Fransa gibi ülkeler Türkiye'nin üyeliğine ısrarla karşı çıkınca, Avrupa, reformların lokomotifi olmaktan çıktı. Erdoğan internete kelepçe vururken, yargıyı kösteklerken ve ajanlarına dinleme yetkisi verirken Brüksel'den gelen tepkiler, AB'nin dışarıda tutmak istediği bir ülkede etkisiz kalıyor. Erdoğan bu hafta 'Bu bir bağımsızlık savaşıdır ve son sözü halkım söyleyecek" dedi. Erdoğan'ın kendisini milletle özdeştirmesi sorunu büyük ölçüde özetliyor. Yetkileri üzerinde siyasi ve kurumsal bir denetim olmayan Erdoğan, kendinden başka kimseyi dinlememeye başladı."