28 Haziran 2020 21:54
Fikret İlkiz*
İstanbul Barosu Başkanı 30 Haziran 2020 tarihinde direniş için yapılacak "savunma mitingi"ne katılmamız için "mecbursunuz" diyor ve söyleyecek sözü var, çok haklı.
Avukatlara mecbursunuz, çünkü biz avukatız diyor.
Türkiye Barolar Birliği mecbur değil…
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyelerinden sadece 4 üyesi 9 Mayıs 2020’de basında yer alan "ortak" bir açıklama yapmışlardı. İktidarın baroların yapısını değiştirmeye çalışmasının savunmanın bağımsızlığını ve gerçek anlamda avukatlığı ortadan kaldıracağını ve "İtaatkâr baro" yaratılmak istendiği uyarısı yapmışlardı.
İktidarın "itaatkâr baro" hazırlığını nereden öğrendiklerini "KAMUOYUNA AÇIKLAMAMIZDIR" başlıklı duyurularında şöyle ifade etmişlerdi:
"Yürütme erkinin bir unsuru olan Adalet Bakanlığı’nın, avukatların konum ve statüsü ile avukatlık meslek örgütlerinin oluşum ve işleyişini esaslı şekilde değiştirecek şekilde, Avukatlık Kanunu değişikliği hazırlıkları içinde olduğunu kaygıyla öğrenmiş bulunmaktayız. Yine bu konudaki hazırlıkların büyük ölçüde tamamlanmış olduğunu, TBB Başkanı’mızın, 08.05.2020 tarihinde bireysel olarak yaptığı sosyal medya açıklamasıyla öğrenmiş bulunmaktayız."
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyelerinden 4 avukat bilmedikleri ama tamamlanmış olan "itaatkâr baro" hazırlığını kimden öğrenmişlerdi?
Türkiye Barolar Birliği Başkanı olan ve yazdıkları gibi yazarsak "TBB Başkanı’mızın" yani başkanlarının 8.5.2020 tarihli sosyal medya açıklamasından öğrendikleri kamuoyuna açıkladılar.
Bu şekilde öğrenmiş olmalarını "vahim" olarak nitelendirdiler; "Öncelikle belirtmek gerekir ki TBB Yönetim Kurulu Üyeleri olarak böyle bir çalışma ve gelişmeden, ancak şimdi ve bu şekilde haberdar olmamız, yapılmak istenen esaslı değişikliğin meşruiyetine gölge düşürdüğü gibi, bizler için kabul edilemez bir vahamete de işaret etmektedir."
Başkan’ları biliyordu, vahim olan durum ise Yönetim Kurulu bilmiyordu…
Olabilir mi, olabilir gerçekten. Kendileri için kabul edilemez vahamet dedikleri vahim durum Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nde yaşandı. Adalet Bakanı "avukatlık ve barolarla ilgili" bir yasa hazırlığı yok dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı öncesinde açıklama yaptı. Ankara Barosu'nun Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'a yönelik açıklamaları sonrası Baro ve tabip odaları başta olmak üzere bu yapılarda düzenlemeler yapılması gerektiğini bildirdi (5 Mayıs 2020).
Alkışlarla gelen Yargı Reformu Stratejisine göre derhal çalışmalar başladı, başlatılması gerekiyordu.
51 Baro Başkanı 11 Mayıs 2020’de bu vahamet karşısında ortak açıklama yaptılar. "…Unutulmamalıdır ki, Barolar Cumhuriyetimizin en köklü kamu kurumlarındandır. Bu sebeple Baroların demokratik yapısını bozacak, Baroları işlevsiz ve âtıl kılacak, bağımsız ve özgür savunmaya ket vuracak tüm girişimlerin Cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırılık teşkil edeceği açıktır. Biz aşağıda imzası bulunan barolar, görüş ve düşüncelerimiz alınmadan, bizleri yok sayan oldubitti şeklinde yasa değiştirmeye yönelik hiçbir antidemokratik tavrı kabul etmiyor; savunmayı işlevsiz, iktidara bağlı ve âtıl kılacak müdahalelerden vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Bugün esas görevi yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumak, bağımsız yargıyı ve hukuk devletini savunmak olan Baroları yok etmeye yönelik girişimde bulunanlar bugüne kadar başarılı olamamıştır. Avukatlar, yurttaşlarımız ve kamuoyu bu gelişmeleri yakından izlemektedir. Bu girişim, avukatlar, yurttaşlarımız ve kamuoyu nezdinde unutulmayacaktır."
19 Mayıs 2020’de Baro Başkanları Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nde; "Türkiye Barolar Birliği nezdinde, 80 Baronun, uzmanlar ve akademisyenlerin katılımıyla bir komisyon oluşturulmalı, bu komisyonca hazırlanacak tasarı, kamuoyu ve ilgililerle paylaşılmalıdır. Doğru, adil ve hukuki olan hareket tarzı bu olmalıdır." dediler.
1 Haziran 2020 tarihinde Baro Başkanları Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nin sonunda; "Aradan geçen sürede çağrımızın dikkate alınmadığı, aksine sürecin devam ettiği görülmektedir. Ülke koşullarının uygun olmadığı böyle bir dönemde, avukatlık yasasında düşünülen tüm çalışmalardan vazgeçilerek ileriki dönemlerde TBB ve barolarla birlikte bir hazırlık yapılması yönündeki talebimizi ve irademizi tekrarlıyoruz. Bu aşamada hazırlanması düşünülen teklifin geri çekilmesi halinde diyalog ve müzakereden yana olacağımızı, konunun tüm muhatapları ile görüşmeye hazır olduğumuzu bir kez daha paylaşıyoruz. Bizler, müzakere ve diyalog kanallarının açılacağına inanıyoruz. Ancak kapalı tutulması halinde demokratik hak arama özgürlüğünün tüm gereklerini yerine getireceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz."
Kanun hazırlıkları kapalı tutuldu. Bunun üzerine "eylemlilik" kararı alan Baro Başkanları 19 Haziran 2020 tarihinden başlamak üzere Ankara’ya "savunmaya özgürlük" yürüyüşü başlattılar…Karşılayanlar polisler oldu ve Ankara’nın kapıları kapatıldı.
En uzun günler olan 21-22 Haziran 2020 tarihlerinde Başkent’e sokulmadılar. Baro başkanları önlerine kurulan polis barikatlarına başkaldırdılar. Avukatlık mesleğinden gelen güçlerini kullandılar, bir adım geri atmadılar. Savunmaya özgürlük, özgürleşti. Gerçekler yürüdü, söyleyecek sözleri vardı, söylediler.
Ne demekse; geçmiş olsun demek için polis barikatlarının önüne polislerin açtığı yoldan gelen TBB Başkanı’na karşı Baro Başkanları kolkola girdiler sırtlarını döndüler, gölge etme dediler ve gelen Başkan polis korumalarıyla birlikte geldiği gibi kendine açılan yoldan geriye döndü ve gitti gider…
Başkaldırıdan sonra ….
TBB web sayfasında göremedim ve başka gazetelerde var mı bilmiyorum.
27 Haziran 2020 Cumartesi günü Cumhuriyet gazetesinin arka sayfasında Türkiye Barolar Birliği amblemi üzerinde Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu imzalı KAMUOYUNA başlıklı neredeyse tam sayfa bir ilan… Pahalıdır, tam sayfa ilanlar, neyse…
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri'nin kamuoyuna açıklamalarının duyurulmasına yardımcı olur, 27 Haziran 2020 tarihli duyurularını aynen yazmalı:
"Türkiye Barolar Birliği ve 79 Baro olarak; 1 Haziran 2020 tarihinde kamuoyuna yaptığımız açıklamada, Türkiye pandemi şartlarıyla boğuşurken, sağlıklı bir toplumsal tartışma zeminin bulunmadığı bir ortamda Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin girişimleri doğru bulmadığımızı kamuoyuna açıklamıştık. Bu çerçevede; savunmanın yargının kurucu unsuru olduğu dikkate alınarak, Avukatlık Kanunu’nda yapılacak tüm değişikliklerin Türkiye Barolar birliği ve barolarımızın etkin katılımıyla somutlaştırılması gerektiğini dile getirmiştik. Diyalog ve müzakereye açık olduğumuzu ifade etmiştik. Diyalog kanallarının kapatılması durumunda demokratik hak arama özgürlüğünün gereklerini yerine getireceğimizi belirtmiştik.
22 Haziran 2020 tarihinde Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen onlarca baro başkanımız, Ankara girişinde silahsız, şiddetsiz temel hak olan yürüyüş haklarını kullanmak istediklerinde hukuka aykırı olarak durdurulmuştur. Yürüyüş haklarını kullanmakta ısrarcı olan meslektaşlarımız 30 saate yakın bir süre polis çemberi içine alınmış, en temel ihtiyaçlarını karşılamaları kısıtlanmış, geceyi yağmur altında ve uyumadan geçirmek zorunda bırakılmışlardır. Savunma ve onun örgütlü gücü olan barolar ile baro başkanlarına yönelik bu hukuksuzluğu kınıyoruz. Hukuksuzluğa direnen baro başkanlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha bildiriyoruz.
Yargı, devletin üç kuvvetinden biridir; hiçbir şekilde siyasal hesaplaşma aracı olamaz. Savunma da yargının eşit kurucu unsurudur. Savunmayı yargıdan dışlayan hiçbir anlayış, yaklaşım ve uygulama kabul edilemez.
Herkes bilmelidir ki; Türkiye Barolar birliği, barolar ve avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama ve hukuk devletine yönelik her ihlal girişimine karşı hukukçu kimliğiyle direnme azim ve kararlılığındadır. Kamuoyuna saygıyla duyururuz."
Çok iyi niyetli olduklarından hiç kuşkum olmayan Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu ilanının içerik olarak çok samimi olduğu açık…
Polis engelledi ve baro başkanlarına ulaşamadılar, yapacakları bir şey yok.
9 Mayıs 2020 tarihinden beri "Avukatlık yasasında yapılmak istenen değişikliklere ilişkin görüş ve duruşumuzu, kamuoyunun ve meslektaşlarımızın bilgilerine" saygı ile sunan ve başından beri gözleri önünde olanlar karşısında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 4 üyesinin meslektaşlarımız Hüseyin Özbek, Asude Şenol, Sabri Çepik ve Filiz Saraç’ın duruşlarında çok samimi oldukları inancındayım.
Durdukları yerde duruyorlar…
Ama "biz avukatlar" avukat olduğumuz için "Birlik Yönetim Kurulu" üyelerinin tümünün görevlerinden "istifa" ettiklerini zannediyorduk. Yanılmışız.
Altı gün sonra 28 Haziran 2020 tarihinde Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyelerinden dört meslektaşımız Asude Şenol, Filiz Saraç, Hüseyin Özbek ve Sabri Çepik TBB Başkanı'nı istifaya davet etti.
Sorun TBB Başkanınız değil; birlikte seçildiniz. Kabahatin büyüğü bizim, biz avukatların…
19 Mayıs ve 1 Haziran 2020 tarihli baro başkanlarının imzasıyla yapılan kamuoyu açıklamalarında birinci sırada Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, TBB Başkanınızın imzası vardı.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu adına imza yoktu, görmemişizdir belki. Var mıydı?
Türkiye Barolar Birliği Başkanınızın yürümeyeceğini ve ne yapmayacağını öğrendik.
Ama ilanda yazıldığı gibi barolar ve avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama ve hukuk devletine yönelik her ihlal girişimine karşı hukukçu kimliğiyle direnme azim ve kararlılığındadır.
Bu kararlılık direniyor, Baro Başkanları yürüyor ve sonuna kadar azimliler
İstanbul Barosu Av. Mehmet Durakoğlu’nun bir çağrısı var…
Sevgili Meslektaşım; Ülkemiz yargısının teslim alınmasına yönelik çok ciddi bir tehdidin arifesindeyiz. İktidar, yasa yapma gücünü silaha dönüştürüyor. Hukuksuzluğun yasa gücüyle meşrulaştırılmasına izin veremeyiz. Biz Avukatız. Bunu anlatabilmemiz gerekiyor. Sizi, çocuklarınıza gururla anlatacağınız bir direniş gününe davet ediyorum. 30 Haziran Salı günü saat 12.30’da Çağlayan Adliyesinin karşısındaki meydanda, "Savunma Mitingi" yapıyoruz. Beni bağışlayın ama, bu kez gelmeye mecbursunuz. 50000 avukat olmalıyız. Sevgi ve saygılarımla." Kamuoyuna başlıklı ilan sahibi Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyeleri olarak isterseniz İstanbul’da adliye önünde 30 Haziran 2020 saat 12.30’da yapılacak savunma mitingine katılabilirsiniz.
Mesleki mazereti olan bir avukat olarak ben katılamayacağım, ama beni temsilen gelebilirsiniz memnun olurum, mesleki dayanışmadır. Ama bir engel çıkarsa artık mazeretinizi kamuoyuna ikinci bir ilanla duyurursunuz.
Baroların yapacakları sonraki "eylemlere" de katılırsınız belki.
Avukat olarak isterseniz Ankara’dan yürüyerek gelebilirsiniz.
Mitinge katılacağımız için İstanbul girişinde sizleri karşılama olanağı bulamayabiliriz.
Miting sırasında İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin etrafı kalabalık olur, onların yanında yer almak ve yanlarında görünmek isterseniz erkenden adliye önüne gelmelisiniz, kalabalık olacak. Yer bulamayabilirsiniz…
Bir koşulla; Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyeleri olarak Türkiye Barolar Birliği Başkanınızı sakın yanınızda getirmeyin.
* Bu yazı ilk olarak bianet'te yayımlanmıştır.
© Tüm hakları saklıdır.