Gündem

Fikret Bila: İktidar, işi Öcalan’dan medet ummaya kadar vardırdı; İmralı, Cumhur ittifakı'na dahil edildi

21 Haziran 2019 12:25

Hürriyet gazetesinin Demirören Holding’e satılmasının ardından genel yayın yönetmenliği görevinden istifa eden ve Halk TV'de köşelerine devam Fikret Bila, CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kazanma olasılığının artmasıyla iktidar partisi AKP'nin işi Abdullah Öcalan'a vardırdığını söyledi. "İktidar işi Öcalan’dan medet ummaya kadar vardırdı" diyen Bila, "İmralı Cumhur ittifakına dahil edildi; iktidar açısından İstanbul’u vermemek için her yol mubah" diye yazdı.

Halk TV internet sitesindeki bugünkü (21 Haziran 2019) "İmamoğlu kazanmasın diye..." başlığıyla yayımlanan yazısında, Anadolu Ajansı'nın (AA) Öcalan'ın mektubunun yansıtılmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İmralı’nın “bir adaydan yana olmayın tarafsız kalın” mesajı verdiğini ifade etmesini İstanbul seçimini kaybetme korkusundan kaynaklandığını belirtti.

Bila, "İstanbul Belediye Başkanlığı’nı Ekrem İmamoğlu’nun kazanması, Öcalan’ın mesajıyla seçim kazanmayı ummaktan daha mı büyük bir sorundur?" diye sordu.

Bila'nın yazısı şöyle:

Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart’ta İstanbul seçimini kazanmasından ve iptal edilmesinden sonraki süreçte performansını arttırmasının iktidarı değiştirdiğini ve peşinden sürüklediğini bir önceki yazıda vurgulamıştım.

İmamoğlu’nun 23 Haziran seçiminde yeniden İstanbul’u kazanması olasılığının; iktidarı seçim kampanyasını, söylemini ve yöntemini nasıl değiştirdiğine ilişkin örnekler vermiştim. İktidarın, İmamoğlu’nu taklit ettiğini, belediyeyle ilgili önerilerini hayata geçirmek zorunda kaldığını, aynı yönde vaatlerde bulunduğunu, Millet ittifakı için illet, zillet ve beka sorunu söylemini terk ettiğini, ilk kez Binali Yıldırım’ın canlı yayında İmamoğlu’nun karşısına çıkmayı kabul etmek zorunda kaldığını, TRT’nin İmamoğlu’nu yayına davet ederek muhalefete ambargosunu delmekten başka yol bulamadığını, Yıldırım’ın Diyarbakır’a gidip “Birinci Meclis’te Kürdistan vekilleri vardı” diyerek HDP oylarına göz kırptığını belirtmiştim.

Binali Yıldırım,  Ekrem İmamoğlu’yla çıktığı canlı yayında bir atak yapamadı. İktidar canlı yayının İmamoğlu lehine sonuçlanmasını örtmek için kafa karıştırmaya yöneldi. Moderatör İsmail Küçükkaya’nın İmamoğlu ve Yıldırım’la yaptığı görüşmeleri konu etti. İmamoğlu’yla The Marmara otelinde görüşmeye giderken görüntülerini yayınladı, ancak bu çabaları da etkili olamadı.

İmamoğlu’nun iktidar üzerindeki etkisi o kadar arttı ki, bu kez, seçime iki gün kala, bir son hamle daha geldi. PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın mesajı Anadolu Ajansı (A.A) üzerinden bir tweetle İstanbul’daki HDP seçmenine yansıtıldı. 

A.A’nın attığı tweete göre, Abdullah Öcalan, HDP seçmenine “İstanbul seçiminde bir adaydan yana olmayın, tarafsız kalın” mesajı yollamıştı. Bunun amacının, HDP seçmeninin Ekrem İmamoğlu’na oy vermemesi, en azından sandığa gitmemesini sağlamak olduğu çok açıktı. 

Bu hamleden çıkan sonuç ise iktidarın, Ekrem İmamoğlu’nun kazanma şansının giderek yükseldiğini gördüğü ve bunu önlemek için Öcalan’a mesaj verdirmeye ihtiyaç duyduğuydu. 

Bu durum üzücü ve düşündürücüdür…

İktidar açısından bu hamlenin ortaya koyduğu sonuç,  İmamoğlu’nun İstanbul seçimini yeniden kazanmasından duyulan endişedir. 

A.A’nın bu mesajı üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İmralı’nın “bir adaydan yana olmayın tarafsız kalın” mesajı verdiğini ifade etmesi,  “İmralı, Selahattin Demirtaş, HDP ve dağın kendisine ihanet ettiğini düşünüyor” mealinde yorumlar yapması, iktidar kanadında İmamoğlu kaygısının ne kadar yüksek olduğunu gösteren işaretlerdir.

31 Mart öncesinde, CHP ve İYİ Parti’yi, “PKK destekçisi” , “terörist” , “beka sorunu” diye ilân ettikten sonra, bugün gelinen noktada, iktidara “bu re perhiz bu ne lahana turşusu” sorusunu yöneltmek gerekiyor.

İktidar açısından şu soruyu sormak gerekir:

İstanbul Belediye Başkanlığı’nı Ekrem İmamoğlu’nun kazanması, Öcalan’ın mesajıyla seçim kazanmayı ummaktan daha mı büyük bir sorundur?

İşte herkesin durup, şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken nokta da budur.