Türkiye Barolar Birliğ Başkanı Metin Feyzioğlu, MHP'nin TBMM'ye sunduğu af teklifinin kapsamının genişleyebileceği uyarısında bulunarak, "Adam öldürenler, tecavüzcüler, belki uyuşturucu imal edenler, Türkiye'ye sokanlar da kapsam içine girebilir" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarına göre, genel ceza indirimlerinin af niteliğinde olduğunu, hukukçular için teknik anlamda bu düzenlemelerin af olarak kabul edildiğini söyleyen Feyzioğlu, af niteliğinde olduğu için düzenlemenin, Anayasa'ya göre nitelikli çoğunlukla Meclis'ten geçmesi gerektiğini belirtti.
Affın herkesi kapsamayacağının belirtildiğini, bu teklife duygusal yaklaşmamak gerektiğini vurgulayan Feyzioğlu, şöyle konuştu:
"Affa ne zaman ihtiyaç duyulur diye sormamız gerekiyor. Büyük toplumsal krizler yaşanmıştır, ondan sonra toplumun koskocaman bir kucaklaşmaya ihtiyacı vardır, o ortam oluşmuştur, o zaman af olabilir. Ama bunun dışındaki aflar, kamu düzenini ağır şekilde ihlal ediyor. Bunu, 1999'da adına yine ceza indirimi denilen ama özü itibarıyla af olan düzenlemede yaşadık ve bu afla dışarı çıkanların çok büyük kısmı, iki sene içerisinde yeni suçlar işleyerek, yeni canlar yakarak geri döndüler. O kadar hassas bir konu ki bu. 'Af' sözü, söylentisi çıktığında içeridekilerin canı yanıyor, onları bekleyenlerin canı ayrı yanıyor, sokaktaki insanların canı ayrı yanıyor ve endişe ediyorlar. O yüzden buna çok hassas yaklaşmak lazım."
"50 bin torbacının dışarı çıkması bekleniyor"
TBB Başkan Metin Feyzioğlu, teklifi okuduğunu, teklifin içinde çok sayıda istisna bulunduğunu ifade ederek, ilgili partinin sözcülerinin, "Devlete karşı suçları affetmiyoruz" açıklamasında bulunduklarını ancak çağdaş devletlerde tüm suçların, aynı zamanda devlete karşı işlenen suç sayıldığını kaydetti.
"Mesela örgütlü, silahlı bir yapı kurmak. Bu devlete karşıdır. Çünkü devletin kamu düzeninin ihlalidir. Biz buna mafya tipi örgüt diyoruz." diyen Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Otopark, ihale mafyaları gibi. Bunlar doğrudan doğruya devlete karşıdır. Bunlar affın içine sokulmuş. Kapı kırdı eve girdi, affın içinde. Yaşlı kadın bankadan emekli maaşını çekti, üstüne çöktüler, kafasını yardılar, bu affın içinde. Af, hemen alıp sokağa çıkarmıyor, 5 yıl ceza indirimi yapıyor. Fakat 5 yıl ceza indirimi yaptıktan sonra infaz kanununa göre şartlı salıverme sınırında üçte ikisini yatanlara 'hadi güle güle' diyorsunuz. Bu ne demektir; şu an 250 bin tutuklu ve hükümlü var, 250 bin tutuklu ve hükümlünün 163 bininin bundan yararlanacağı söyleniyor. 163 bini de hemen çıkmayacak. 40-50 bin kadarı derhal çıkacak. Ondan sonrakiler de şartlı salıverme sınırına bir iki sene içinde düştükleri anda çıkacaklar.
Mesela uyuşturucu kullanmak için mekan temin edenler, torbacılardan çok daha sorumlu. Cezası 5 yıl sınırında verilmişse ya da bir iki senesini yattıysa hemen 'hadi güle güle' denilecek. Uyuşturucu satan torbacıların cezası 5 yıl değil ama yattıkları süreyi, şartlı salıvermeyi de düşün, hesaplara göre yaklaşık 50 bin torbacının dışarı çıkması bekleniyor. Şimdi soruyorum, bunun toplumsal barışla ne alakası var. Bu insanlar dışarı çıktıklarında mesela huzurevlerinde yaşlılara yardım mı edecekler, tekrar torbacılığa başlayacaklar. Bizim infaz sistemimiz bu kadar etkili de, içeriye gireni hemen ıslah mı ediyor?"
"Sistem laçkalaşıyor"
Metin Feyzioğlu, "kader kurbanı" cümlesinin çok dikkatli kurulması gerektiğini de vurgulayarak, "Bunların canını yaktığı insanlar kader kurbanı değil mi? Adli hatalarla da içeride olabilecek 250 bin kişi var. Ama 250 bin kişinin tamamının adli hatayla orada olduğunu ya da iradesi dışında bir suça sürüklendiğini falan varsaydığınız zaman, biz ceza hukuku düzeninden vazgeçelim. Yani devletin insanları korumasından vazgeçelim. Böyle bir sakıncası var. Yani sistem laçkalaşıyor. 'Ceza alırım nasılsa af çıkar' düşüncesi laçkalaştırıyor." değerlendirmesini yaptı.
Metin Feyzioğlu, teklifle ilgili diğer bir endişesini ise "Çok ciddi başka bir uyarıda bulunmak istiyorum" diyerek dile getirdi. Teklifle, her ne kadar silahlı terör örgütleri kapsam dışında tutulmuşsa da, PKK terör örgütünün en büyük kazancının uyuşturucu olduğuna işaret eden Feyzioğlu, PKK'nın dünyanın en tehlikeli uyuşturucu çetelerinin başında geldiğini kaydetti.
Örgütün hem Türkiye'yi hem Avrupa'yı zehirlediğini, Türkiye'ye zehir soktuğunun herkes tarafından bilindiğinin altını çizen Feyzioğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Uyuşturucuyu Türkiye'ye getiren belki bundan yararlanmayacak ama uyuşturucuyu satan yararlanacak. Sonuç itibarıyla uyuşturucuyu Türkiye'de satamazsanız, PKK gelir elde etmeyecek. Uyuşturucu satanların PKK'nın adamı olduğunu söylemiyorum ama PKK'ya gelir sağladığı son derece açık. Yani PKK'nın yılık 1,5 milyar dolarlık gelirinin önemli bir kısmını torbacılar sağlıyor ve biz onları tekrar 'haydi buyurun mesleğinizi icraya kaldığınız yerden devam edin' diye sokağa salarsak bu, polisimizin, yargımızın emeğine de zarar. Terörle mücadele ederken şehit düşenlere yazık değil mi? Uyuşturucuyla mücadele ederken sayısız emek harcayan hatta şehit olan kolluk görevlilerimize yazık değil mi? O yüzden bunları çok sakin düşünmemiz lazım."
"Siz bakmayın onların bir kısmının devletçi söylemlerine"
Mafya tipi örgütlenmeler, silahlı kabadayı örgütlenmelerinin de devlet düzenine doğrudan karşı olduklarının altını çizen Feyzioğlu, devletin, örgütlü bir toplum düzeni olduğunu, bunu reddeden, inkar eden, kendi düzenini silahla kuran silahlı örgütlerin, aslında doğrudan doğruya devletin düzenini tanımayan örgütler olarak kabul edildiğini aktardı.
"Siz bakmayın onların bir kısmının devletçi söylemlerine, milliyetçi sözlerine. Mafya tipi silahlı örgütlenmelerin tamamı, devlete ve millete zararlıdır ve karşıdır." diyen Feyzioğlu, terör örgütlerinin kapsam dışında bırakılıp, silahlı organize suç örgütlerinin af kapsamına alındığında, örgüt kurucuları üyelerinin büyük kısmının da dışarı çıkacağını belirtti.
Metin Feyzioğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"O zaman örgütlü suçla mücadelede harcanan bu kadar emeğe, bu kadar verilen can kaybına ne oldu, bunların yaktığı canlar ne oldu? Mesela adam öldürme kapsamda değil ama kemiklerini kırdınız, tırnaklarını çektiniz kapsam içinde. Kadının evini bastınız, gasp yaptınız kapsam içinde. Bir de unutulmuş, kasten olduğunu asla söylemiyorum ama, maddeler sayılırken, Türk bayrağını ayaklar altına almak, yakmak, yıkmak affın kapsamı dışında bırakılmamış, unutulmuş. Bu da üzerinde yeterince düşünülmediğini gösteriyor. Şimdi düşünmeye başlayalım ve kimseye zarar vermeden bundan kurtulalım."
Anayasa Mahkemesi uyarısı
Metin Feyzioğlu, 1999'da çıkan afla ilgili Anayasa Mahkemesi kararını da hatırlattı.
Anayasa Mahkemesinin 1999'da çıkan afla ilgili yaptığı incelemede, "Siz buna infaz indirimi diyorsunuz, bu infaz indirimi falan değil, biz hukukçular için bu aftır" dediğini belirten Feyzioğlu, Anayasa Mahkemesinin o dönemde düzenlemeyi "af" olarak kabul ettikten sonra "Bu istisnaların niçin istisna tutulduğuna dair sağlam gerekçe ortaya koyamadıklarınızı iptal ediyorum, af kapsamına alıyorum" şeklinde karar verdiğini hatırlattı.
Feyzioğlu, "Şu halde 163 bin kişinin, af teklifinin kapsamına girdiğini biliyoruz. Anayasa Mahkemesi iptallere başlarsa ki eski içtihadı o iptallerin geleceğinin işaretidir, o sayıyı bilemeyiz. Adam öldürenler, tecavüzcüler, belki uyuşturucu imal edenler, Türkiye'ye sokanlar, bunlar da bu kapsamın içine girebilir. Dolayısıyla bu tehlikeli ve Anayasa Mahkemesinin üzerine de muazzam bir yük veriyor." dedi.
Gerçekten adli hata kurbanı olanlar için hukuk mekanizması içinde yollar bulunduğunu, istinaf mahkemelerinde başsavcının, Yargıtay aşamasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, bunların düzeltilmesi için yetkisi bulunduğuna değinen Feyzioğlu, Anayasanın istisnai durumlarda Cumhurbaşkanına da af yetkisi verdiğini dile getirdi.
Feyzioğlu, "Ama genel geçer, herkesi kapsayan, ıslah olmamış binlerce kişiyi sokacağa çıkartacak ve insanların hayatını tehdit edecek bir düzenlemeyi, kamu düzeni açısından, yaşam hakkı açısından, üzerinde çok daha ciddi düşünülmesi gereken bir öneri olarak görüyoruz." diye konuştu.