Gündem

'Fethullah Hoca 28 Şubat'ı desteklemişti'

Rıza Zelyut, 'Refah Partililerin kendilerini dinin tek temsilcisi gibi göstermeleri; iç çatışmaya yol açabilecek eylemlerle gerginlik yaratmaları, o günlerde Sayın Fethullah Gülen'i de rahatsız etti'

28 Şubat 2012 15:27

 

Rıza Zelyut
(Güneş, 28 Şubat 2012)

8 Temmuz 1996'da Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi (DYP) koalisyon hükümeti kuruldu. Bu dönemde RP'liler halkın dinsel duygularını kışkırtıyorlar ve ülkeyi kamplaştırıyorlardı. Refah Partili Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe 10 Kasım 1996'da şöyle diyordu: 'Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur.'

Bu sürecin akademik mimarlarından Ömer Dinçer; cumhuriyet rejiminin sonuna geldiğini yazıyordu. Ankara'da Kudüs gecesi adı altında gösteriler yapılıyordu. Başta Necmettin Erbakan olmak üzere RP'liler; imam hatip liselerini ve Kuran kurslarını kendi arka bahçeleri olarak gösteriyorlardı.
Asker, bürokrat ve siyasetçilerin bir bölümü; bu gidişin irticayı kuvvetlendirdiğini söylüyordu. 

Bu yüzden 28 Şubat  1997'de Milli Güvenlik Kurulu toplantısında laik cumhuriyet rejimini koruyacak; iç çatışma ortamını önleyecek bazı kararlar alındı. Bunlardan biride  kesintisiz eğitimin 8 yıla çıkarılmasıydı. Refah Yol Hükümeti de bunları uygulamaya koydu. İşte bu süreci şimdi askeri müdahale gibi gösterip hem orduya hem de o süreçteki siyasetçilere, akademisyenlere bazı gazetecilere karşı bir toplu sorgulama -soruşturma başlatılıyor.

 

Samanyolun'da konuşmuştu

 

Refah Partililerin kendilerini dinin tek temsilcisi gibi göstermeleri; iç çatışmaya yol açabilecek eylemlerle gerginlik yaratmaları, o günlerde Sayın Fethullah Gülen'i de rahatsız etmişti. Kendisi  29 Mart'ta Samanyolu TV'de yaptığı konuşmada:

*'Dini politize eden' RP'lileri ve Erbakan'ı isim vermeden hedef almış, eleştirmişti.

*Bugün AKP'lilerin eleştirdiği zorunlu eğitimi 8 yıla çıkartan kararı desteklemişti.

*Askerin müdahalesini de darbe olarak değil olağan görmüş, 'Darbeciler iyi niyetlidir' bile diyebilmişti.

31 Mart 1997 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde özetlenen o konuşmayı lütfen dikkatli biçimde okuyun:

'Kim, 'Din adına ben ülkeyi yönetiyorum' diyorsa, ondan zarar görenleri karşıya alıyor ve doğrudan dine zarar veriyor demektir. Dini politize ederek, dini, tavırlarımızla karartarak, dine en büyük ihaneti etmiş oluruz. Din adına kimse kimseyi yönetmeye kalkmasın.

***

İmam hatipler milletin ihtiyaç duyduğu müesseselerdir. Gönül rızasıyla imam hatiplere sinesini dönmüş açmıştır. Atatürk, İsmet İnönü; döneminde açmıştır. Bazıları bazı mülahazalara kapanmış, fakat açılmıştır. TC'de imam hatip açmayan hiçbir başbakan yoktur. İmam hatip açılması konusunda imzası olmayan tek Başbakan Erbakan'dır. Buna nasip olmamıştır bu mesele. 8.yıl olayı ile imam - hatip konusunu karıştırmamak gerekir.

***

Darbe hiçbir zaman tam bir çözüm değildir. Dağlama en son çaredir. Darbeciler iyi niyetlidir ama her darbe birikim ve tecrübe sahiplerini heba etmiştir. Ülkemiz kriz içinde. Gücü temsil edenler krizi önlemelidir. Bu hükümeti değiştirin demek daha demokratik olur. Burada 'Askeriye muhtıra verdi' diye suçlanmak isteniyor. İsteselerdi, bu öyle bu böyle olacak diyebilirlerdi. Oturup onlarla meseleyi altı saat mülahaza etmezlerdi. Demokratik yollarla problemler çözülsün istediler.'

***

Görüyorsunuz ki Fethullah Gülen 28 Şubat muhtırasını bir darbe olarak görmüyor. Şimdi; 'Dağlama en son çaredir.' diyerek darbeye yeşil ışık yakıyor gözüken Sayın Gülen'i darbeci mi ilan edeceğiz? Elbette ki hayır...
O dönemde Akşam Gazetesi'ndeki yazılarımda darbe eğilimlerini şiddetle eleştiriyordum.  Ama Türkiye'nin din üzerinden çatışmaya iteklenmemesi ve uzlaşmaya katkı için Sayın Gülen'in bu türlü düşüncelerini destekleyen yazılar yazdım. Bu çabam nedeniyle Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de ödül aldığı törende Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı bana da yılın köşe yazarı ödülünü vermişti.

Bugün 1997'yi yorumlarken o günkü koşulları ve RP tarafının yaptıklarını gözden kaçıranlar; Sayın Gülen'in bu konuşmasından dersler çıkartmalıdırlar.

Hedef, yeni çatışmalar yartmak değil bir an önce ülkemizde uzlaşmayı sağlamak ve ekonomik alanda yarışmayı temel hedef haline getirmek olmalıdır.