Gündem

"Fethullah Gülen'i ziyaret eden başbakan, Erdal İnönü değil, Tansu Çiller'di"

Fikri Sağlar: Erdoğan'ın “Gelsinler konuşalım” davetine karşılık verebilecek kişilerden birisi benim

09 Haziran 2018 19:51

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı televizyon programında dile getirdiği “eski Başbakan Yardımcısı ve SHP Onursal Genel Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü’nün FETÖ'cülerle arkadaşlık seviyesinde ilişkisi olduğu” iddiasına İnönü’nün SHP Genel Başkanı olduğu dönemde, partinin genel sekreterliği görevini üstlenen ve DYP-SHP koalisyonlarında bakanlık yapmış olan Fikri Sağlar’dan yanıt geldi. “Erdal İnönü, laik ve demokratik cumhuriyet değerlerine son derece bağlı bir siyasetçi olarak, hayatının hiçbir döneminde ne FETÖ’yle ne de diğer cemaatlerle herhangi bir şekilde ilişki kurmamıştır. Ne genel başkanlığı ne de başbakan yardımcılığı döneminde FETÖ’nün okullarını ziyaret etmemiştir” ifadelerini kullanan Sağlar, “SHP Genel Sekreteri olarak yaptığım açıklamalarda, tarikatların 10 yıl içinde devleti ele geçirmeyi amaçladıklarını vurgulayarak, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in Gülen’le görüşmesini eleştirmiştim. 1994 yılının Aralık ayındaki gazete arşivleri incelendiğinde, Gülen ve benzeri yapılanmaları yönelik “Atatürk’ün kurmuş olduğu laik, demokratik cumhuriyetin karanlık güçlerce yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde, onların temsilcileriyle görüşülmesine” yönelik eleştirilerim görülebilir” ifadesini kullandı.

Fikri Sağlar, “Gerek rahmetli Erdal İnönü gerekse de SHP, FETÖ’yle arkadaşlık etmek ve okullarını ziyaret etmek şöyle dursun, bu yapıyla mücadele edilmesi gerektiğini yıllar önce vurgulamış ve bu yapıların ortaya koyduğu tehdide dikkat çekmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Fikri Sağlar'ın açıklaması şöyle: 

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan , 7 Haziran gecesi katıldığı bir televizyon programında rahmetli Erdal İnönü’ye FETÖ’cülük ithamında bulunmuştur. “İnönü bunların yakın arkadaşıydı. Erdal İnönü’nün bunların okullarını ziyaret ettiğini iyi bilirim. Onların davetlerine katıldıklarını iyi bilirim. Gelsinler konuşalım” şeklinde bir açıklama yaparak, kendisine yanıt veremeyecek bir kişiye çirkin ve şereften yoksun bir iftira atmıştır.

Erdal İnönü’nün SHP Genel Başkanı olduğu dönemde partinin genel sekreterliği görevini üstlenen ve DYP-SHP koalisyonlarında bakanlık yapmış birisi olarak, rahmetli İnönü’nün siyasetteki en yakın yoldaşlarından birisi olduğum için bu iddiaya yanıt verebilecek ve “Gelsinler konuşalım” davetine karşılık verebilecek kişilerden birisi de benim.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına yakışacak bir tutum sergilemesini zaten beklemiyordum. Ancak kendisi, bir siyasi partinin genel başkanına da yakışmayacak bir iftira atarak, FETÖ ile yaptıkları işbirliklerini örtbas etmeye çalışmaktadır.

Erdal İnönü, laik ve demokratik cumhuriyet değerlerine son derece bağlı bir siyasetçi olarak, hayatının hiçbir döneminde ne FETÖ’yle ne de diğer cemaatlerle herhangi bir şekilde ilişki kurmamıştır. Ne genel başkanlığı ne de başbakan yardımcılığı döneminde FETÖ’nün okullarını ziyaret etmemiştir. Aksine, Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptığı hükümet, FETÖ’nün Orta Asya’da açtığı okulların önünü kesmek amacıyla bölgede devlet üniversiteleri açılması için çalışmalar yapmıştır.

Aynı dönemde, SHP Genel Sekreteri olarak yaptığım açıklamalarda, tarikatların 10 yıl içinde devleti ele geçirmeyi amaçladıklarını vurgulayarak, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in Gülen’le görüşmesini eleştirmiştim. 1994 yılının Aralık ayındaki gazete arşivleri incelendiğinde, Gülen ve benzeri yapılanmaları yönelik “Atatürk’ün kurmuş olduğu laik, demokratik cumhuriyetin karanlık güçlerce yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde, onların temsilcileriyle görüşülmesine” yönelik eleştirilerim görülebilir.

Kısacası, gerek rahmetli Erdal İnönü gerekse de SHP, FETÖ’yle arkadaşlık etmek ve okullarını ziyaret etmek şöyle dursun, bu yapıyla mücadele edilmesi gerektiğini yıllar önce vurgulamış ve bu yapıların ortaya koyduğu tehdide dikkat çekmiştir.

AKP Genel Başkanı eğer iddiasının arkasında ise, “gelsinler konuşalım” davetini kabul etmeye hazırım. Bu çirkin iftiranın arkasında duracak cesareti varsa, dilediği bir TV programında bu konuyu tartışmaya hazırım. Ancak bu cesareti yoksa, oturduğu koltuğun şerefine yakışmayacak bu açıklaması nedeniyle kendisini derhal istifaya davet ediyorum.

Son günlerde yaptığı diğer açıklamalarla (buzdolabı, ambulansları çeken köpekler, Silifke’deki tren hattı, kıraathane, vb.) birlikte düşünüldüğünde, Erdoğan’ın ya şirazesi kaymış ve cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturabilecek cezai ve hukuki ehliyeti ortadan kalkmış, ya da o koltuğu kaybetmemek uğruna şeref ve ahlaktan vazgeçmeyi göze alabilecek duruma gelmiştir.

Erdal İnönü’ye yapılan çirkin iftiraları değerlendirirken, Erdoğan’ın içine düştüğü bu durumun da vatandaşlarımız tarafından göz önünde bulundurulacağından eminim.

Ne olmuştu?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Haziran'da katıldığı TV programında Erdal İnönü'nün FETÖ'cü olduğunu iddia ederek "İnönü bunların yakın arkadaşıydı. Erdal İnönü’nün bunların okullarını ziyaret ettiğini iyi bilirim. Onların davetlerine katıldıklarını iyi bilirim. Gelsinler konuşalım” açıklamasında bulunmuştu.