Gündem

Fethullah Gülen 'Humeyni' benzetmesini yine yanıtladı: Humeyni iddiasını hiçbir zaman taşımadım

Fethullah Gülen, kendisi hakkındaki 'Humeyni gibi' benzetmeleri ile ilgili 2008 yılında 'Humeyni'nin iddiasını hiçbir zaman taşımadım ki ben Türkiye'ye Humeyni gibi döneyim' demişti

05 Mart 2014 21:18

Osmaniye mitinginin ardından Ankara’ya dönerken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Gülen cemaati hakkındaki “Pensilvanya’daki örgüt şemasında Kainat İmamı diye geçiyor. Hesaplarını Türkiye’ye Humeyni gibi dönmek üzerine kurmuşlar. Mesih diyorlar, mehdi diyorlar. Örgütün şeması elimizde. Kainat imamı diye başlıyor” sözlerinin ardından Zaman gazetesi Fethullah Gülen’in 2008 yılında yayınladığı bir videoda yer alan sözleri haberleştirerek Erdoğan’a yanıt verdi.

Fethullah Gülen kendisi hakkında “Humeyni” benzetmesi yapan kesimler ile ilgili olarak “Ben İranlı değilim ki Humeyni olayım; Humeyni'nin iddiasını hiçbir zaman taşımadım ki ben Türkiye'ye Humeyni gibi  döneyim. Ben kendi ülkemin çocuğuyum. Ben dıştan ithal edilmiş ve milletin başına musallat olmuş tufeylilerden değilim. O ülkenin çocuğuyum ben. Onun bir avuç toprağını dünyalara değiştirmem. Kendime göre bir gidişim vardı benim. Onu daha evvel de arz ettim ben, Türkiye'ye dönsem kendim gibi dönerim, yani şimdiye kadar nasılsam öyle.” İfadelerini kullanmıştı.

2008 yılında yayınlanan videoda söz konusu iddialar hakkında şu ifadeler yer alıyor:

 

Humeyni iddiasını hiçbir zaman taşımadım

 

Ben İranlı değilim ki Humeyni olayım; Humeyni'nin iddiasını hiçbir zaman taşımadım ki ben Türkiye'ye Humeyni gibi  döneyim. Ben değişik zamanlarda yurtdışına çok çıkan insanlardan biriyim. Bu Amerika'ya bile bu bilmem kaçıncı gelişimdir benim. İlk defa 92'de geldim, iki buçuk ay kaldım buralarda. 94'te bir daha geldim, 96'da geldim, 97'de geldim, en son 99'da mı ne geldik buraya. Sonra Avrupa'ya defaatle gittim ben, hizmet müesseselerine, arkadaşlarımızın yanına, değişik yerlere... Belki hizmetimizin olduğu okulların bulunduğu yerlere gitmedim. O da ruh haletim, belki onda da benim şu andaki durumumu okumak mümkün olabilir.

Hiç bu meseleler yokken ben Amerika'dan döndüğüm zaman, uçağın içinden telefon ettim arkadaşlara, "Bir kişi araba alsın gelsin; hava meydanından beni alsın" dedim. Sadece tek bir defa medya geldi; o da Alaaddin Bey haber vermiş onlara, Vatikan dönüşü oldu orada.

Hayatımda hiç öyle gürültülü, patırtılı gidip gelmedim ben. Hiç istikbale gitmedim, istikbal isteğinde bulunmadım. Bu açıdan da ne karakter bakımından, ne mezhep bakımından, ne ülke bakımından Humeyni ile hiçbir zaman bir alakam olmadı.

 

Humeyni'ye Benzetenler Bir gün Çok Utanacaklar!..

 

Hele onun hesaplarıyla, onun arka plandaki mülahazalarıyla filan diyecek olurlarsa; Allah rızasının dışında bir şey düşünmeyi ben hayatımı israf saydım şimdiye kadar. Hatta aklıma öyle bir şey gelse; yani "Biraz daha Türkiye'de demokrasi olsa, biz de acaba katkıda bulunur muyuz ona, şöyle böyle beş on adamla, biraz da bizden demokrasiye bir kepçe bir şey falan.." Ben bu düşünceleri bile vebal saydım. Allah rızasına bağlanmış bir insan bunun dışında başka şeyleri düşünmesi, başka şeyleri mülahazaya alması onu yeterli bulmamasından kaynaklanıyor. Sen Allah diyorsan, Allah için işliyorsan, Allah için başlıyorsan, Allah için oturuyorsan, Allah için kalkıyorsan bu sana yeter bence. Başka mülahazalara girmemelisin. Ötesi Allah'ın lütfedeceği şeylerdir.
İnsanı karakteriyle, şahsıyla bilemeyince öyle ezbere konuşabilirler.

Vehim.. şeytanın onların içine attığı bir vehimdir o. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e karşı o müşriklerin kalbine attığı türden, dürtüler türünden vehimdir bunlar. Çoğu paranoya yaşıyor. Çoğu aleyhinize sizin o düşmanlık duygularını tetiklemeye matuf bunları söylüyor. Ve bunları söyleyenler de belki hani görüşen, konuşanlardan bir iki insan vardır da genelde sizi tanımayan insanlar. Sizi bilmeyen insanlar.

 

'Dönersem, Kendim Gibi Dönerim'

 

Ha.. gitme meselesine gelince, gider miyim, gitmez miyim ayrı bir mesele. Ülkem tabii, burada onun elli yerden, yüz yerden gelmiş toprak parçaları var, ben onları koklayıp teselli buluyorum. Ben kendi ülkemin çocuğuyum. Ben dıştan ithal edilmiş ve milletin başına musallat olmuş tufeylilerden değilim. O ülkenin çocuğuyum ben. Onun bir avuç toprağını dünyalara değiştirmem. Bütün Amerika'yı verseler, Korucuk Köyü, fakir bir köydür, ben o köyü vermem. Ruh haletim budur. Fakat bir şey var: Benim inandığım bir dava var, bir hizmet var, Din-i Mübin-i İslam'a hizmet var ve ülkemde huzursuzluğun çıkmaması, hele dine karşı bir tavır alınmaması.. bunlar benim gaye-i hayalim, düşüncem, mefkûrem.

 

Sadece duyarlar; belki derler 'Gelmiş mi gelmemiş mi'

 

Arz ettiğim gibi, o gidiş bir gün, Cenab-ı Hakk'ın muradı öyle ise, tahakkuk ettiği zaman, onlar sadece duyarlar; belki derler "Gelmiş mi gelmemiş mi; acaba gelmişse nerede duruyor, nasıl geldi de biz görmedik" Ben Suriye'den Türkiye'ye geçerken de öyle geçtim, her tarafı tutmuşlardı, tahdit vardı hakkımda; fakat Allah'ın izniyle öyle geçtim ki ben dikenli tarlalardan, çoraplarımla, ayaklarıma dikenler batarak geçtim geldim, yirmi gün dinlendim, ondan sonra da kalktım kendi ayağımla mahkemeye gittim.

 

Ettiklerine nadim olup ağlayacaklar

 

Evet, bilmeyen bilmez. İşte bilmeyenler böyle ezbere konuşuyorlar ve bir gün kim bilir onların da pek çoğunun bu ezberi bozulacak, Allah'ın izni inayetiyle. O ülkede yine imtizac, mezc, te'lif ve terkip oluşacak Allah'ın inayetiyle. Herkes birbirini olduğu yerde kabullenecek, birbirine karşı saygılı olacak. Farklı farklı düşünceler çok tekerrür ediyor, herkes çok söylüyor onu, bir zenginlik ünvanı olarak kabullenilecek Allah'ın izni ve inayetiyle. Olacak.. o zaman onlar, bir şairimizin dediği gibi "Ettiklerine nadim olup ağlayacaklar."

İlgili Haberler