Gündem

Ferhat Göçer: 0 ile 75 yaş arası dinleyicinin bizi dinlediğini, takip ettiğini öğrendik

"7 aylık bir bebeğin şarkıyı mırıldanırkenki kaydı var"

21 Kasım 2015 16:53

Şarkıcı Ferhat Göçer, her yaştan dinleyiciye hitap ettiğini belirterek “0 ile 75 yaş arası dinleyicinin bizi dinlediğini, takip ettiğini öğrendik. 7 aylık bir bebeğin şarkıyı mırıldanırkenki kaydı var, 70 yaşındaki bir hanımın da. Gelen videolardan bir klip yaptık, internete yükledik” dedi.

Ferhat Göçer’in Zaman gazetesinden Ayhan Hülagü’nün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Düştüm Ben Yollara'nın nedir hikâyesi? Ne kadar emekten sonra raflara düştü?

Bir yılı aşkın süredir hazırladığımız bir albüm. Erol Köse'yle bir televizyon programında karşılaştığımızda bana iki şarkı dinletti. Şarkılarından biri albüme adını veren ‘Düştüm Ben Yollara'ydı. Çok etkilendim. ‘Böyle bir albümü beraber hazırlar mıyız?' diye teklif ettiğinde seve seve kabul ettim. Çünkü bizim için önemli olan, şarkıların gücüdür. Doğru şarkıyı bulduğumuza inandığımızda o yola çıkmak gerekir. Ben de bu şarkıların albüm için doğru olduğuna karar verdim. Daha sonra bana ait olan şarkılarla beraber kimlerin düzenleyeceğini netleştirdik ve diğer repertuvar şarkılarını belirledik. İşin yükünü taşıyan ana makine dairesi gibi iki şarkı hazır olunca geriye hangi aranjörlerle çalışacağımız kaldı.

Yine tanıdığımız temaları içeriyor şarkılar. Değişiklik düşünmediniz mi hiç?

Slov, romantik şarkıların sanatçısı kimliğimiz var. Bunu çok bozmamaya ve geliştirmeye devam ediyoruz. Bu albüm de bu yolculuğun en önemli parçalarından biri. Benim karakterimi yansıtan, doğru bir kimlik. Aşk temalarının yanında daha içsel, yalnızlığa dönük, kendini-hayatı sorgulayan, biraz daha yaş almış, olgunlaşmış bir dönemin şarkıları olarak nitelendirebiliriz. Sevdiğinden ziyade kendine dönüp söylediğin, daha ‘ben' şarkılar… Bu da biraz gelinen süreçte ilgi odağımın değişmesinden kaynaklı olabilir. Dolayısıyla dinleyen romantik aşk şarkıları bulmayacak, içsel yolcuğun şarkılarına da şahitlik edecek.

Sonbahar melankolisi kendini fazlasıyla hissettiriyor.

Bir melankoli var, evet. Daha içe dönük… Bu tamamen dönemsel bir şey. Yaşımla, ruh halimle ilgili. Albümler, hazırladığınız dönemdeki psikolojinizle çok yakından alâkalı. Öyle şarkılar yapıyor, seçiyorsunuz. Sonbaharı düşünerek planlamadık ama doğal süreçle doğru mevsime denk geldi.

Kalple Kiralık Aşklar'la daha olgun bir döneme giriyorum demiştiniz. O olgunluk iki yılda müziğinizi nasıl etkiledi?

Müzikal arayış söz konusu. Hem edebiyatını farklılaştırma, onun peşine koşma; hem de müzikal yolculukta yeni tarzlar, farklı aranjörle çalışma arayışı, yeni sesler, teknikler… Olduğumuzla yetinmeyip kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bugüne kadarki stüdyo okumalarında harcadığımdan çok daha fazla vakit harcadım. Yeni bir teknik bulmak için ciddi mücadele verdim. Sınırlarımızı zorluyoruz.

Dönem olarak nasıl bir ruh haline sahipsiniz?

Melankolik bir dönem yaşıyorum. Bu biraz da içinden geçtiğimiz süreçte birçok acıyı bir arada yaşamımızdan kaynaklı olabilir. Belki onun ruh halini içimizde taşıyoruz. Cidden büyük sosyal travmalar yaşadık. Bu travmaların müziğimizi etkilemiş olması kadar doğal ne olabilir. Belki o içe dönüklük, hüzün buraya yansımış olabilir.

Neden sosyal sorunları anlatan şarkılar yapmıyorsunuz?

Benim ana temam içsellik, hüzün. Yaşadığımız sorunların bende, müziğimde yarattığı etkiler üzerinden söyledim. Hüznü, kırılganlığı albüme yansıttım. Söz olarak kullanayım düşüncem yok; çünkü öyle bir insan değilim. Cümlelerimi, duygularımı doğal olarak etkiliyor.

İki yüze yakın düetiniz var. Ufukta görünen yeni düet var mı?

Kayıtlı olarak beş düetim var. O kadar çok televizyon programı, ortak projeler hazırladık ki, düetler hep farklı olmak için uyguladığımız yoldu, klişeydi. Müzik programı yaparken şarkılarınızı söylüyorsunuz, sonra ortak ne yapabiliriz derken düetler çıktı ortaya. Programımızı diğerlerinden ayıran bir özellikti. Nesrin Sipahi, Emel Sayın, Aslı Güngör'le düet projelerimiz oldu. ‘Düştüm Ben Yollara' daha içe dönük, bireysel bir albüm olduğu için tercih etmedik.

Beste yaparken hangi yaş kategorisinden dinleyiciye hitap edeceğinizi tasarlıyor musunuz?

Hangi yaş grubu dinliyor diye biz de merak ettik. Bunun için geçtiğimiz ay şöyle bir şey yaptık: Bir şarkı seçtik. Söyleyin, kaydedip bize gönderin diye bir duyuru yaptık sosyal medyada. Gelen videolar o kadar şeker, güzeldi ki. Kazakistan, Azerbaycan, Almanya aklınıza gelebilecek her yerden video geldi. Çok enteresan bir sonuç çıktı. 0 ile 75 yaş arası dinleyicinin bizi dinlediğini, takip ettiğini öğrendik. 7 aylık bir bebeğin şarkıyı mırıldanırkenki kaydı var, 70 yaşındaki bir hanımın da. Gelen videolardan bir klip yaptık, internete yükledik.

Hayatın tadını çıkarmaya çalışıyorum

Özel projeler yapmayı seviyorsunuz. ‘Göçer de her şeyi söylüyor.' eleştirisine ne dersiniz?

Çok doğal bir şey. Bunun içsel, mesleki yolculuğumda bana katkı sağladığını düşündüğüm için yapıyorum. Eleştirileri tabii ki ciddiye alıyorum ama yapmak istediğim bir proje varsa hayata geçirmekten alıkoymam. Seviyorsam yaparım.

Çok fazla turne yapıyorsunuz. Turne sadece turne midir? Yoksa…

Turneye hiçbir zaman şarkı söylemeye gideyim, para kazanayım mantığıyla bakmadım. Çin, Rusya, Amerika, Avrupa… Gitmediğim çok az yer kaldı. Doğal olarak Türklerin yoğun olduğu yerlere gidiyorum. Ortak bir Türk kültürümüz var elbet ama Amerika'da yaşayan Türklerle, Avrupa, Asya'da yaşayanlar arasında nüans farkları var. O farklar seyahatlerimi güzelleştiren, zenginleştiren şeyler oluyor. Bunları görüyorum. Gittiğim yerleri geziyorum, kültürünü, müziğini algılamaya çalışıyorum.

Seyahatleri uzatıyor musunuz?

Üç konser var diyelim, 20-25 gün kalırım. Mümkün olduğu kadar önünü ya da arkasını uzatıyorum. Benim için biraz da tatil oluyor. Bunu hiçbir zaman işe gidip gelme olarak görmüyorum. Özellikle uzun mesafede. Avustralya'ya gittiğinizde konser verip dönemiyorsunuz. 1 hafta, 10 gün ayırıp gezmek için vakit ayırıyorsunuz kendinize.

Projeler, konserler, yeni albüm çalışmaları… Bu süreçte ıskaladığınız neler var?

Mesleğe hayatımı adadım. Bir iş bitince hemen diğerine başlıyorum. Neler yapabilirim diye bir hedef koyuyorum. Biraz hekimlik mesleğinden kalan bir alışkanlık olabilir; önüne bir hedef koymak, ona ulaştığında yeni hedef belirlemek. Amaç hedefe ulaşmak değil, ona ulaşırkenki yolculuğu anlamlı hale getirmek. Hedef, proje geliştirmek, yolculuğa çıkmak için bir mazeret aslında. O yolculuk o kadar güzel şeyler kazandırıyor ki: Tanıştığınız insanlar, öğrendikleriniz… Hedefe varırsanız da tadından yenmiyor.

Iskaladıklarınız?..

Bugüne kadarki süreçte kendine çok vakit ayıramamanın sıkıntılarını çektim. 35 yaşından sonra dönüp kendime vakit ayırma şansım oldu. Şimdi meslek birliklerinin yöneticiliğini yapıyorum, futbol kulübünü yönetiyorum. Bunları yeni yeni yapmaya başladım. Tenis oynuyor, arkadaşlarımla, çocuklarımla daha çok vakit geçiriyorum. 35-40 yaşına kadar tabiri caizse eşek gibi çalıştık. Şimdi tadını çıkarmaya çalışıyorum. Allah'a şükür, bunu şu an yapabilecek ruh ve beden sağlığına sahibim.

Sözlüklerde hakkınızda çok fazla olumsuz entry var. O kuşakla uyum sorunu mu var?

Çok doğal bir şey. Bir şey yaparken toplumun her kesimine kendinizi sevdirmek gibi bir şansınız hiçbir zaman olmayacak. Birileriyle de enerji uyuşmazlığı olacaktır. Canları sağ olsun. Ne bu eleştiriler yolumuzu değiştirmemizi sağlayacak ne de onlara kızmamıza, kötü bir şey düşünmemize de sebep olmayacak. Her şeyi dört dörtlük yapan bir insan olamazsanız, böyle bir iddiam hiçbir zaman da olmadı. Mutlaka yanlışlarım oluyordur. Onları okuyorum. Doğru olduğunu düşündüğüm eleştirileri dikkate alıyorum, haksızları çöpe atıyorum. Bunlarla uyum içinde yaşamayı öğrendim.