Gündem

Fehmi Koru: Washington’daki Türkiye karşıtları durmayacaklar

ABD Senatosu 'Ermeni Soykırımı' tasarısını kabul etti

13 Aralık 2019 08:07

Fehmi Koru*

New York

Geçen hafta Türkiye’nin gün boyu tartışıldığı bir toplantı için bulunduğum Washington’da, ikili ilişkilerin kopma noktasına çok yaklaşıldığı izlenimini aldım almasına, ancak yine de bu gelişmenin ben ABD’den ayrılmadan önce gerçekleşebileceğini düşünmemiştim.

Önceki gün, ABD Senatosu’nun dış ilişkiler komisyonu Türkiye’ye en ağır yaptırımlar öngören bir tasarıyı oyladı ve açık farkla kabul etti; dün de Senato’ya aniden getirilen Ermeni tasarısı göz açıp kapanıncaya kadar kabul edildi.

Türkiye’nin her yıl lobi şirketlerine milyonlarca dolar ödeyerek [2018 yılında değişik lobi şirketlerine ödenen miktar, Amerikan kaynaklarına göre, 6 milyon dolar] engellemeye çalıştığı ve bugüne kadar bunu başardığı karar, sonunda bir çırpıda Senato’dan da çıkmış oldu. 

Amerikan Kongresi’nin Temsilciler Meclisi kanadı benzer bir kararı bu yılın Ekim ayında oylamış ve kabul etmişti.

Washington’daki hava, yaptırımların ardından bir de bu tasarı gündeme taşınarak Türkiye ile ilişkilerin iyice içinden çıkılmaz hale getirilmeyeceği yönündeydi. Düne kadar aynı tasarı tam üç kez Senato’ya getirilmek istenmiş, üçünde de Donald Trump’a yakın bir-iki senatörün ikazıyla durdurulmuştu. 

Bu defa durdurulmaması Senato’da yürümekte olan Trump’ın görevinden azledilmesi amaçlı süreç açısından da hayra alamet bir gelişme değil.

Senatör Byrd’ü hatırlatayım

İki ülke ilişkilerinin Trump üzerinden yürütülmesinin, bu kadar erken olmasa bile, sonunda böyle bir sakınca doğurması hep bekleniyordu.

Garip olan şu: Türkiye’nin ABD başkentinde her zaman kendisini koruyup kollayacak bir siyasi lobisi olmuştur. Daha önceleri ülkemizi rahatsız edecek girişimler genellikle o lobi içerisinde yer alan güçlü siyasiler eliyle engellenmişti. Dün geçen tasarının bir benzeri 1990 yılı Şubat ayında yine Senato’ya getirildiğinde, Cumhuriyetçi Parti’den Robert Byrd, üç gün boyunca kürsüyü terk etmeyerek, tasarının karar halini almasını engellemişti.

Türkiye’nin söz konusu olduğu bütün oylamalarda, 100 üyeli Senato’nun tam ortasından yarıldığı, üyelerin yarısı olumlu karşılasa bile diğer yarısının karşı çıktığı görülmüştü.

Senato’ya bir senatörün getirdiği tasarıya hiçbir senatör itiraz etmezse o tasarı karar halini alabiliyor. 

Dün aynen öyle oldu.

Ekim ayında Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylamada 405 üye kabul, sadece 11 üye red oyu kullanmıştı. 

[Trump başkan olarak kararı veto edebilir. Bakalım edecek mi?]

Neden bu böyle oldu?

İlk sebep, konuyu neredeyse bütünüyle tek bir kişinin -Trump’ın- koruma ve kollamasına bırakmak… Başkanın Kongre üzerinde bir ağırlığı var ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la iyi ilişkilere sahip, her zaman hayranlığını ifadeden geri durmamış Trump’ın o ağırlığı gerektiğinde Türkiye lehine kullanacağına hep inanıldı. Trump son günlere kadar öyle davrandı da.

Ancak, Washington’da siyasi gelişmeler, hiç değilse şimdilik, Trump’ın arzu ettiği biçimde gelişmiyor. 

Türkiye’nin başını ağrıtmak için sipere yatmış bekleyen pek çok sevmeyeni de var batılı başkentlerde ve bunların en kalabalık olduğu ülke de ABD. Kalabalık ve güçlü Türkiye karşıtı cepheyi geriletmede ya da en azından arzularını kursaklarında bırakmada desteği görülmüş kesimlerin bu defa kavgayı uzaktan seyretmekle yetindiği görüldü.

Musevi lobisinin özellikle öyle davrandığı anlaşılıyor.

Yalnızca o da değil.

Rusya ve Suriye

Trump’ın seçimde kazanmasına müdahil olduğu yolunda kuvvetli karineler bulunduğuna inanılan Rusya ile Türkiye’nin ilişikilerinin çok sıcak boyutlara ulaşması, füze savunma sisteminin (S-400) Rusya’dan alınması ve F-35’lerin teslim edilmemesi kararı üzerine Rus yapımı SU-35 jetlerinin alınabileceği söylentisinin yayılması da, çoğu hala Soğuk Savaş dönemi hassasiyetlerini kaybetmemiş Amerikalı siyasiler üzerinde olumsuz etkilere yol açtı.

Bir de tabii Türkiye’nin ‘beka sorunu’ olarak gördüğü için güvenlik gerekçeleriyle Suriye’ye askeri müdahalesi var. Washington’da bulunduğum süre içerisinde görüşebildiklerim, Amerikan TV kanallarında gördükleri tabloları yansıdığı biçimde kabul etmekte ve Türkiye tarafından ileri sürülen gerekçeleri dinlemekte bile zorlanmaktaydı.

Ankara Washington’a kendi tezlerini anlatamamış, anlatanlar da kabul ettirememişler…

Dün henüz Ermeni kararı Senato’da görüşülmemişken sadece komisyonun yaptırım kararı üzerine yazdığım bir izlenimi burada da tekrarlayayım: Şimdikine benzer ortamlarda Türkiye kendisine hasmane tavır aldığında ABD’ye karşı kullanabileceği bazı kartları -mesela Türkiye’nin Washington büyükelçisini Ankara’ya çağırıp ABD’nin Ankara’daki büyükelçisini göndermek veya İncirlik Üssü’nü kapatmak gibi- masaya getiriyor. Washington’da Türkiye karşıtı girişimleri birbiri ardına devreye sokanlar buna da hazırlıklılar. “Bekliyorlar” bile diyebilirim.

Hatta el altında tuttukları -ilk aklıma gelen yaptırım kararında bir madde teşkil eden Türkiye’nin NATO üyeliğini askıya aldırmak veya kopartmak gibi- başka kartları da devreye sokabilirler.

“İnceldiği yerden kopsun” denilecekse bilemem, ancak ikili ilişkiler zaten kopma noktasında, bunu söyleyebilirim.

*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.