Gündem

Fehmi Koru: Trump, ABD dış politikasını kabadayılıkla yürütüyor

“Trump’tır, ne dese ne yapsa yeridir” deyip geçecek miyiz?"

23 Temmuz 2019 09:05

Fehmi Koru*

ABD başkanı Donald Trump‘tan gelen en son ‘bombayı’ duydunuz mu?

Pakistan başbakanı İmran Khan‘ı Beyaz Saray’da kabulü sırasında, istese Afganistan’ı yeryüzünden silebilecek durumda olduğunu söyledi Trump.

Dediği aynen şu: “Afganistan’da savaşmak ve savaşı kazanmak isteseydik, o savaşı bir haftada kazanabilirdim. Fakat 10 milyon insanı öldürmek istemiyorum.”

Ülkeyi yeryüzünden silme tehdidi de bunlardan sonraki cümlesi.

Akıl alacak gibi değil, ama gerçek.

Afganistan, Suudi Arabistan, Türkiye ve İran…

Trump buna benzer tehditleri önüne gelen her ülke için savuruyor.

En çok yakınlık duyduğunu defalarca ifade ettiği Suudi Arabistan’a ve onun “Gerçekten kendisini çok takdir ediyorum” dediği kralı Salman Al-Saud‘a da, geçen yılın Ekim ayında, hem de kalabalık bir kitle karşısında, benzer bir tehdit çıkışı yapmıştı.

Tehdidi şuydu: “Suudi Arabistan’ı zengin oldukları halde biz koruyoruz; Kralı da, Kral Salman’ı, seviyorum aslında; ama yine de kendisine ‘Kral, seni biz koruyoruz, biz olmasak yerinde iki hafta bile kalamazsın’ dedim.”

Neymiş, petrol fiyatlarını düşürmek için Trump‘ın istediği kadar gayret etmiyormuş Kral Salman.

Onun tehditlerinden bizler de nasibimizi almıştık, hatırlayacaksınız. Bu yılın başlarında, Suriye’den asker çekmeye karar verdiğini duyurduğu açıklaması sırasında, durduk yerde, “Kürtleri vurursa Türkiye’yi ekonomik açıdan mahvederiz” deyivermişti.

Bereket arkası gelmiyor tehditlerinin, ancak yine de herbiri arşivlerde ve doğal olarak tehditlerin muhatabı olan ülkeler yöneticilerinin belleklerinde duruyor.

Afganistan’da 10 milyon insanı öldürme, ülkeyi yeryüzünden silme tehdidi.. Suud Kralı’nı iki haftada yerinden edebilecek gelişemelere kapı aralama tehdidi.. Türkiye’ye ekonomisini mahvetme tehdidi…

“Trump’tır, ne dese ne yapsa yeridir” deyip geçecek miyiz?

Tehditlerin arka-planı

Öyle demeyeceğiz ve o tehditlerin arka-planına yakından bakacağız.

ABD ile Afganistan ilişkileri sözgelimi. Sovyetler Birliği’nin kendisine uydu bir ülke yaratma niyetiyle Afganistan’ı işgali sonrasında, Soğuk Savaş‘ın bir gereği olarak, ABD o ülkeyle ilgilenmeye başladı. Ruslara karşı mücadele veren Mücahitler Beyaz Saray’da misafir edildi. Onlarla görüşen dönemin ABD başkanı Ronald Reagan, Mücahitler’i, “Bu zatlar Amerika’nın kurucu babalarının moral açıdan eşitidirler” diye övdü de…

Suudlu zengin bir işadamı olan Üsame bin Laden‘i Ruslar’a karşı savaşta uluslararası bir cephe oluşturması için Afganistan’a gitmeye teşvik eden de ABD’ydi.

Sovyetler Birliği’ni darmadağın ederek Soğuk Savaş‘ı ABD’nin kazanmasını sağlayan da Afganistan’dı. Komünizme öldürücü darbeyi ABD desteğiyle Ruslara karşı savaşan Mücahitler vurmuştu.

Trump bu tarihi geçmişi bilmiyor herhalde. Onun bildiği, Üsame bin Laden‘in Ruslara karşı savaşan uluslararası birliğinin El-Kaide‘ye dönüştükten sonra yaşananlar… 11 Eylül (2001) uğursuz olayında New York’taki ikiz kulelerin bomba gibi kullanılan yolcu uçaklarıyla yıkılması… ABD’nin de bunu fırsat bilip Afganistan’ı işgal etmesi…

İyi de, Afganistan’ı Trump gözünde ‘yeryüzünden silinmesi gereken bir ülke’ haline kim getirmiş oldu?

Konuyu mercek altına alınca başka ilginç bilgilerle de karşılaştım.

Önceki gün çok sevdiği Fox-TV‘de en beğendiği programcı Tucker Carlson‘un karşısına oturdu ve Afganistan konusunda neden bu kadar sert sözler sarf ettiğini anlatmaya çalıştı Trump.

ABD’nin dış politikasını parayla destekleme amaçlı bir devlet kurumu var: The Overseas Private Investment Corporation (OPIC). Kurum Kabil’deki ABD büyükelçiliğinin hemen karşısında bir otel ve lüks villalar inşa etmesi için bir şirkete tam 85 milyon dolar kredi açmış. İnşaat yarım kalmış, kredi iç edilmiş. Hayalet bina büyükelçiliğe güvenlik tehdidi oluşturduğu için ayrıca milyonlar harcanması gerekmiş…

Yine Trump‘a göre, bir benzin istasyonu açılması için, ABD devletinin kesesinden 80 milyon dolar sarf edilmiş…

Anlayacağınız, ABD Afganistan’a yalnızca asker göndermemiş, yolsuzluk da ihraç etmiş.

Sonra da, “İstesek Afganistan’ı yeryüzünden silebiliriz, 10 milyon insanı öldürerek”tehditleri çıkıyor ABD başkanı ağzından…

[Washington Post gazetesi, dün yapılan Fox-TV programından hemen sonra, Trump’ın o programda dile getirdiği iddialardan en önemli dört tanesinin gerçeklere zıt yönlerini okurlarının dikkatine sundu.]

Tehditlerle sonuç almak mümkün mü?

“Tehditlerle sonuç alınmaz” diyeceğim, ama Trump bu tehditleri boşuna savurmuyor. Suudi Arabistan Kralı Salman‘a yönelik “Biz olmasak iki hafta sonra yoksun” tehdidi sonrasında petrol fiyatlarının daha fazla yükselmesini önleyici tedbirleri devreye soktu Suudi Arabistan ve geçen hafta da toprakları üzerinde zaten var olan Amerikan askerlerine ek olarak 500 yeni Amerikan askeri daha almayı kabul etti.

[İran’la gerginlik artınca süreç sonunda sayılarının 6 bine çıkacağı şimdiden açıklanan askeri yığınağın ilk taksidi olarak bölgeye 2 bin asker gönderdi Trump. Bu arada, İran’ı da “Savaş peşinde değilim, ama İran daha önce hiç görülmemiş biçimde bir yok oluşa muhatap edilir” diye tehdit etmeyi de unutmadı.]

Trump bunları yaklaşmakta olan başkanlık seçiminde ikinci kez kazanma şansını yükseltmek için yapıyor olabilir mi? Olabilir elbette. Öyle bile olsa ne değişiyor ki?

Böyle bir dünyada yaşatıyor insanlığı Trump ve ABD. Hem fiziki bombalar sallıyor insanların üzerine, hem de ülkelere tehdit bombaları savuruyor…

*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.