Fehmi Koru*
Yeni oluşum arayışında bulunanların üç eksiği varmış: Önce ortada doğru dürüst para yokmuş; içinde yer almak isteyenlerden bağışlar toplanarak varlık mücadelesi veriliyormuş, yemekli davetlerde gelenlerden katılım ücreti alınıyormuş… Sonra ve daha da önemli olarak, başarılı olunması için yabancı desteği gerektiği halde, o konuda hiç olumlu sinyal alınmıyormuş… Medya desteği de yokmuş yeni oluşuma…
Siyasete uzak durmayan bir emekli üst düzey bürokrattan dinledim bu ‘eleştiriyi’…
Meral Akşener çevresi teklif yaptığı halde kendisinin neden uzak durduğunu izah etmek için anlattı bunları.
Güldüm.
Tam da bugün 17 yaşına giren AK Parti’nin kuruluş günlerinde de bu tür eleştiriler yapılıyordu, gülmem ondan…
Para yoktu, medya desteği de
Hayli zamandır görkemli bir genel merkez binası bulunduğu için hep bolluk içerisinde bir ömür sürdürdüğü düşünülebilir; oysa AK Parti’nin doğumuna mekân teşkil eden ilk genel merkezi Ankara’da Yıldız’ın Sancak mahallesinde kiralanmış iki daireden ibaretti.
Partinin para durumuna uyan ancak böyle bir mekândı.
Yine Ankara’da ‘Politik Araştırmalar Merkezi’ (PAM) adıyla faaliyet gösteren ‘Yenilikçi hareket’ de, yine Yıldız’da kiralanmış bir dubleks binada vücut bulmuş, parti hazırlıkları da orada yapılmıştı.
Kuruluş dilekçesi verilip faaliyete geçişi bir basın toplantısıyla duyurulduğu günün akşamı, kurucular kurulu, mütevazı genel merkezin hiç de geniş olmayan genel başkan odasında, televizyonların haber saatini beklerken bir sürpriz yaşamışlardı.
TGRT televizyonu, Tayyip Erdoğan’ın AK Parti kuruluşuyla ilgili düzenlediği basın toplantısını değil, yeni kurulan partinin neden başarılı olamayacağını, kendi girişimlerinin beklenmesi gerektiğini ileri süren bir belediye başkanının görüşlerini ilk haber olarak sunmuştu.
O sırada Tayyip Erdoğan’ın zihninden neler geçtiğini bilemem, ancak yaşanan sürprizin etkisi yüzünden hemen belli oluyordu.
Medya desteği neredeyse sıfır mesabesindeydi yeni kurulan partinin: Yeni Şafak gazetesi ve Kanal-7 televizyonu dışında hiçbir gazete ve TV kanalı “Hoş geldin” dememişti AK Parti’ye…
‘Amerikan parmağı’ şehir efsanesidir
Ya yabancı desteği…
Bizde ‘yabancı desteği’ denildiğinde akla hemen ABD’de gelir.
İnternette şöyle bir dolaşın, AK Parti ile ilgili en yaygın şehir efsanesinin Amerika tarafından desteklenerek kurulduğu senaryosu olduğunu görürsünüz. ‘ABD projesi’ olarak bakılır AK Parti’ye…
Öyle midir?
Anlatayım da siz karar verin.
Her yıl Davos’ta toplanan World Economic Forum (WEF), 11 Eylül (2001) uğursuz eylemleri sonrasında saldırıya uğrayan ülkeyle dayanışma için, 1992 başlarında, New York’ta toplanmaya karar vermiş; Türkiye’den her zamanki katılımcılar yanında AK Parti kurucusu önemli isimleri de —Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ömer Çelik’i o geziden hatırlıyorum— davet etmişlerdi.
Heyet ABD’ye kadar gitmişken Washington’a da geçmiş ve orada bazı temaslarda bulunmak istemişti. Kendilerini ve partilerinin projelerini anlatmak için…
ABD başkentindeki fikir üreten kurumlardan bir tek CSIS, o da Türk masasının başında bulunan Bülent Alirıza’nın kuruma baskılarıyla, heyete kendilerini anlatma imkânı tanımıştı.
O tür toplantıların en düşük düzeyli katılımı AK Parti heyeti için düzenlenendi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen davete ise heyet gitmek istememişti; kendilerine bakanlığın üçüncü derecede bir memuru muhatap edilmek istendiği için…
Hayal kırıklığı. Evet, o gezide yaşanmıştı.
ABD’nin Teksas eyaletindeki AVM’lerde tezgâhları bulunan iki Türk kardeş heyete sahip çıkmak için New York’a gelmişti ve dönüş gününden bir gece önce, heyet, onların misafiri olarak bir İtalyan lokantasında ağırlanmıştı.
‘Para’ deniyor ya, bu ayrıntıyı özellikle hatırladım.
Yeni bir parti.. medya uzak dursa bile kitlelerin sahip çıktığı belli.. başında ülke siyasetinde önemli roller oynamakta olan her eğilimden isimler var… Böyle olunca, yabancı ülkelerin oluşuma duyarsız kalması düşünülemez, değil mi?
Nitekim öyle de oldu. AK Parti’nin Yıldız’daki o küçücük genel merkezi dünyanın dört bir tarafındaki ülkelerin büyükelçileri tarafından ziyaret edildi.
Bir yandan Anadolu’dan koşarak gelen parti gönüllüleri genel merkeze akın ediyor, bir yandan da büyükelçiler aynı mekânda ağırlanıyordu…
Tek istisna ABD büyükelçisiydi.
ABD’nin Ankara büyükelçisi Robert Pearson soğuk bir diplomattı ve AK Parti’ye bakışı somsoğuktu. Soğukluğu o denli belirgin hale gelmişti ki, ben, hem de birden fazla kez, büyükelçiler akınına uğrayan AK Parti’ye onun ilgisiz kalmasını hayretle karşılayan yazılar yazma ihtiyacı duymuştum.
Ziyarete sonunda geldi Pearson, herhalde en kısa süreli ziyaret onunki olmuştur.
Sözün kısası şu: AK Parti.. 17 yıl önce bugün kurulduğunda.. medya desteğinden mahrumdu.. etrafa saçacak parası yoktu.. ve dış destekten de mahrumdu…
İçeriden ve dışarıdan kimse AK Parti’nin yapılacak ilk seçimde tek başına iktidara gelebileceğine inanmıyordu.
Sonradan AK Partili olmuş o belediye başkanı bile…
Ve böyle kurulmuş parti ülkemizi 15 yıldır tek başına yönetiyor.
Bilmem meramımı anlatabildim mi?
* Bu yazı Fehmikoru.com'da yayınlanmıştır