Fehmi Koru*
Aradan hayli zaman geçti. 2006 yılında tam da bu günlerde ülkemiz açısından büyük bir eksikliğin daha giderildiğine bizzat tanıklık etmek üzere İsveç’in başkenti Stockholm’daydım.
Orhan Pamuk Nobel edebiyat ödülünü alacaktı ve ben de hepimizi mutlu ettiğini düşündüğüm o törenin davetlileri arasındaydım.
Hepimiz mutlu değilmişiz; bunu, aradan günler geçmiş olmasına rağmen dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in lutfedip tebrik etmek için Orhan Pamuk’u aramadığı gazetelere haber olunca öğrenmiştim.
Bir yabancı gazeteye hayli zaman önce verdiği mülakatta söylediklerini beğenmemiş Cumhurbaşkanı Sezer; 100 yılı aşkın süredir verilmekte olan Nobel ödüllerinden birini ilk kez alan romancımızın ülkemize tattırdığı mutluluğa bu yüzden katılmamış…
"Onun eksiği” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın daha sonra Nobel kazanmış bir başka Türk’ü –Aziz Sancar’ı- övdükten sonra, “Nobel’i bizden bir teröriste verdiler” dediğini işitince içimin burkulduğunu hissettim.
Yanlış hatırlamıyorsam, Orhan Pamuk’u tebrik edenler arasında başbakan olarak Tayyip Erdoğan da bulunuyordu.
Hayır, yanlış hatırlamıyormuşum; biraz sonra bazı gazetelerin internet siteleri “Nobel aldığında Erdoğan tebrik etmişti” haberini duyurdular.
Ardından, Cumhurbaşkanlığı sözcüsü de, “Sayın Cumhurbaşkanımız o sözleriyle Orhan Pamuk’u kast etmedi” açıklamasını yaptı.
Nobel’in uzun tarihinde Türkiye’den sadece iki kişi ödüllendirildi: Orhan Pamuk ile Aziz Sancar… Sancar’ı kendisi övdüğüne, Pamuk’u kast etmediği sözcüsü tarafından açıklandığına göre, geriye şu soru kaldı kaçınılmaz olarak: Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan kimi kast etmiş olabilir?
Hiç kimseyi…
Peki neden İsveç’te bu yılın ödülleri sahiplerini bulurken yaptığı konuşmada öyle bir cümle kurmuş olabilir Cumhurbaşkanı Erdoğan? Yoksa bilinçaltı mı devrede?
Bu yılın Nobel edebiyat ödülü Avusturyalı romancı ve tiyatro yazarı Peter Handke’ye verildi. Handke de, birkaç yıl önce kendisinin ‘sirk’ diye andığı ve tasfiye edilmesini istediği Nobel ödülünü Stockholm’e kadar giderek aldı.
Handke bir faşist. Hem de sıradan bir faşist de değil, bütün dünyanın ‘soykırım’ olarak bildiği, Birleşmiş Milletler’in (BM) raporlarına ‘soykırım’ olarak geçmiş, sorumluları BM mahkemesi tarafından yargılanan Sırpların Bosna-Hersek’teki soykırımına kendini siper etmiş, Miloseviç’i mahkeme huzurunda savunmuş, onun cenazesine taziye mektubu göndermiş bir faşist…
Zaten bu yüzden dünyanın bir çok yerindeki edebiyatla ve uluslararası ilişkiler alanıyla ilgilenen önemli kişi ve kurumlar tarafından ödüle layık görülmesi protestolarla karşılanmıştı. Daha önce Nobel ile ödüllendirilmiş kişilerden onun yüzünden ödülünü iade edenler bile oldu.
Nobel jürisinin ilk ve tek hatası da değil Handke. Yıllar boyunca ödüllendirdiği bazı sakıncalı tipler kadar, ödüllendirmesi beklendiği halde ihmal ettiği değerler yüzünden de sürekli eleştirildi Nobel jürisi…
Sözün kısası: Nobel ödüllerine -özellikle de bu yıl faşist birini edebiyat dalında ödüllendirmesine- itiraz etmekte yerden göğe kadar haklıdır Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Hiç kuşkusuz Nobel ödülleri biraz güncel siyasetle ilgili. Başkanlık süreci ülkesinin dış ülkelere müdahaleleri bakımından en kanlı olaylara sahne olan Barack Obama’ya ABD’ye başkan seçilir seçilmez ‘barış’ ödülünü layık görmüştü Nobel Jürisi.
Bob Dylan gibi dünya çapında bir müzik adamına edebiyat ödülü verilmesini de kimse anlayamamıştı.
Jüriyi eleştirmek için pek çok haklı gerekçe var.
Eminim, Cumhurbaşkanı Erdoğan aşırı sert eleştirilerini ödül töreni günü değil de, Handke’nin bu yılın edebiyat ödülünü kazandığı ilk ilan edildiği sırada -bu yılın Ekim ayında- dile getirseydi, sonuç daha farklı olabilirdi.
Onu başkaları da takip edebilir ve ortalığı saracak sert eleştiriler Handke’yi Stockholm’a gitmekten vazgeçirebilir, hatta Nobel Jürisi’ni ve ödül dağıtmada görev alan İsveç Kraliyet Ailesi’ni de farklı tavır almaya başvuracak kadar etkileyebilirdi.
Zamanlama önemli.
Yanlış zamanlama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışını etkisiz bırakacaktır.
Handke’yi hedef alan eleştiriler arasına “Jüri Türkiye’den de bir teröriste ödül vermişti” cümlesinin sıkıştırılması da elbette büyük bir talihsizlik.
“Kast edilen Orhan Pamuk değil” açıklaması Aziz Sancar’ı, ‘terörist’ sıfatının kullanıldığı konuşmada Aziz Sancar için kullanılan övücü cümle ise sonradan o olmadığı söylense bile Orhan Pamuk’u akıllara getiriyor.
İkisi de kast edilmemiş ise, zihninde neden öyle bir birikim olduğuna dair Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat kendisinden bir açıklama gelmesini hak ediyor.
Aksi halde…
Mutlaka neden öyle bir cümleyi neden sarf ettiğini açıklamalı Cumhurbaşkanı…
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.