Fehmi Koru*
Karşılarına çıkan dikenli sorunlara AK Parti yetkililerinin nasıl yaklaştığını artık biliyoruz. İktidarın 20 yılı boyunca yaşananlar bunu herkese öğretti.
“Biz sorunları kendi içimizde çözeriz, dışarının eleştirilerine kulaklarımız tıkalı” yöntemi bu.
AK Parti’nin defalarca ifade edilmiş medyadan beklentisi sorunları kendi içinde çözme yöntemiyle ilişkili. Medyaya, “Yazmayın, bir sorun mu var, onu bize bildirin, çözelim” tavsiyesinde bulunduklarını biliyoruz.
Bülent Turan, AK Parti’nin grup başkanvekili, Sedat Peker’in iddiaları üzerine şu açıklamayı yaptı:
“AK Parti’yi demokratik ülkelerdeki örneklerin dışında 20 yıldan beri iktidar yapan en büyük özellik halkına rağmen iş yapmamasıdır, milletine rağmen iş yapmamasıdır. Hatasını görmesi, yanlışı varsa revize etmesi, gerekli görüşmeleri yapmasıdır. Dediğiniz konuda da (Sedat Peker’in iddiaları) AK Parti’nin hatası varsa bireysel olarak bunun gereğini AK Parti yapmak durumundadır.”
Sedat Peker ilk videosunu 2 Mayıs günü yayınladı. Videolarda dile getirilen iddialarla ilgili AK Parti adına yapılan Bülent Turan’ın “Biz gereğini yaparız” açıklamasının tarerdoğihi 7 Haziran. Dokuz video sonra yapıldı bu açıklama.
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün, partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada konuyla ilgili kesin tavırlarını şöyle açıkladı:
“Şimdi de suç örgütlerine bel bağladılar. FETÖ’den PKK’ya organize suç örgütlerine kadar tüm yeminli millet düşmanlarının iftiralarını Meclis kürsüsüne taşımakta ısrar edenleri gördükçe üzülüyoruz. Onlarla kaybedecek vaktimiz yok, yapacak işimiz çok. AK Parti’nin kirli senaryolara çekilmesini asla kabul edemeyiz.”
Tipik AK Parti tavrı.
Daha önce de son örneği “128 milyar dolar nerede?” sorusunda düğümlenen kendilerine yönelik eleştirilere karşı da benzer bir yaklaşım sergilemişti AK Parti.
Bakanlığına kendi şirketinden alım yapmış bakan olayında da aynı yaklaşımı görmedik mi?
Uygulanan yaklaşıma bir ad takmak gerekirse ‘unutulmaya terk etmek’ diyebiliriz.
Kendileri üzerinde durmazlarsa konunun unutulacağına inançtan kaynaklanıyor bu tavır; bu yüzden de şimdikine benzer ortamlarda susmayı tercih ediyorlar.
Son 20 yılın tablosuna baktığımızda bu yaklaşımın başarılı olduğunu görebiliyoruz. Eleştiriler ne kadar ciddi olursa olsun, iddiaların ömrü fazla uzun olmuyor. AK Parti yoluna devam ediyor.
Galiba bu kez de beklenti bu.
Sonuçta iddia sahibi devlet adına konuşanların ‘suç örgütü lideri’ olduğunu özellikle belirttikleri biri. Dile getirdiği konuların bir bölümü –Kutlu Adalı suikastı gibi- AK Parti öncesiyle ilgili. Son 20 yılla ilgili konular ise kişilere yönelik iddia ve ithamlar…
Bir süre sonra bir bakanın daha sosyal medya hesabından ‘affını’ istediğini ve bunun kabul edildiğini duyabiliriz.
İçişleri bakanlığına yeni bir isim gelebilir.
Demirören grubunun Doğan Medya’yı Ziraat Bankası kredisiyle alması…
Sezgin Baran Korkmaz’ın bir otele çökmesi ve diğer icraatları…
Uyuşturucu…
Politikacılara ödenen paralar…
Seçim sırasında evlere dağıtılan kahve…
Unutulur, unutulur…
Günlerdir ülkeyi etkisi altına alan eleştiri malzemesi tükenebilecek veya böyle durumlarda çoğu kez görüldüğü gibi iddia sahibi boş çıkacak yeni ithamlarla kendi kendisinin elini zayıflatabilecek ve ‘ana akım’ diye bilinen medya zaten iddiaları görmezden geldiği için söylenenler hedef kitleye ulaşmayacak ve bu beş-on hafta boyu konuşulanlar konuşulduğuyla kalacak mı?
Sözün kısası, AK Parti’nin kendisine yönelik eleştirileri unutulmaya terk etme tavrı acaba bu defa da işe yarayacak mı?
Beklenen bu, daha önce işe yaramıştı bu tavır, bu defa da yaramaması için sebep ne olabilir?
Sorunun cevabını iktidarın değil muhalefetin tavrı belirleyecek.
Sedat Peker’in tek başına yürüttüğü ne bizde ne de bir başka ülkede görülmüş bir olay değil. Ancak eleştirilerinin iktidarı zorladığı hatta sarstığı da belli. Peker’in ithamları sözünü ettiği olayların çoğunda kendisi de ‘özne’ olduğu için ‘itiraf’ anlamına da geliyor ve bu sebeple dinleyenleri etkiliyor.
Muhalefet onun dillendirdiklerini tekrarlamaktan öte bir şey yapmıyor.
Oysa insanlar Peker’e kulak vererek iktidarın yanlışlık yaptığını anlasalar bile çıkış yolunu ondan öğrenecek değiller…
İnsanlar yanlışın yerini hangi doğrunun dolduracağını bilmek ister.
Hangi doğru? Bunu insanlara bugün kim anlatıyor?
Anlatıyor mu?
Yalnızca eleştirinin seçmeni etkilemede yeterli olmadığını biliyor iktidar ve muhalefeti hep eleştiren taraf halinde tutarak her seçimde sandıktan ilk sırada çıkmayı başarıyor.
Vaatleri hep iktidar sözcülerinden duyuyor insanlar, eleştirileri ise muhalefetten…
Garip değil mi?
Başka her şeyi bir tarafa bırakalım bugün ve iktidarın karşısında olan, ‘alternatif medya’ denilebilecek gazetelere göz atalım, televizyon kanalları ve YouTube üzerinden yapılan yorumlara kulak verelim.
Eleştiriden başka bir şey okuyup işitecek miyiz?
“Halk aç” diyor muhalefet, halkın açlığını nasıl gidereceğini ise söylemiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefetten gelen “Halk aç” eleştirisine “Açsa, siz doyurun” derken bu boşluğa işaret ediyor, ama anlayan yok.
Anlaşılana kadar tren bir kez daha istasyonu terk edebilir.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.