Fehmi Koru*
İktidarın herkesin övmesini beklediği hayata geçirilmiş son projesi ‘1915 Çanakkale Köprüsü’ ile ilgili yeni haberi ilgiyle okudum.
AK Parti’nin en önemli isimlerinden biri, partisinin milletvekili ve yönetim kadrosundan kalabalık bir kafile halinde, Çanakkale’nin Gelibolu ilçesine gitmiş. Giderken yeni köprüden geçmiş iktidar kafilesi. Herhalde köprüye uzaktan bakıp hayranlık ifade etmekle kalmamış, ilçedeki iftar programında da ülkeye kazandırdıkları eserler arasında köprüyü de saymışlar, bu arada AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçiş ücreti için ‘‘200 liracık’’ demesini dillerine dolayanları herhalde eleştirmişlerdir de…
Gazeteler iftar etkinliğinde neler konuşulduğunu aktarmadıkları için yalnızca tahminde bulunabiliyorum.
Haberin ilginç bölümü şu: İktidar büyükleri programları bitince yeniden yola düzüldüklerinde ‘200 liracık’ ödemeleri gerekecek köprüden geçmek yerine, çok daha ucuz olan geleneksel geçiş aracı feribotu tercih etmişler…
Bir şey fark etmediğini düşünmüşlerdir. Nasıl olsa, köprüden taahhüt edilen sayıda araç geçmediğinde, eksik kalan parayı müteahhitlere hükümet ödemekte.
Kafilenin köprü yerine feribot tercihi yine de eleştiriliyor.
Bundan sonra yaşananlar daha da ilginç. İktidarın önemli ismi köprü dururken neden halkın ucuz diye tercih ettiği feribotu kullandıklarını eleştiren muhalifler için ‘dangalak’ sıfatını uygun görmüş, konuyu bu yönüyle haberleştiren gazetecilerin ‘geri zekalı’ olduklarını bildirmiş…
‘Dangalak’ ve ‘geri zekalı’ türü sıfatlar seçilmiş siyasetçilerin ağzına yakışan ifadeler değil.
Ağızlara yakışmayan ifadeler yönetimde bulunan siyasiler tarafından sıkça kullanılmaya başlandı.
En sonuncusunu, bir bakan, yeni kurduğu partinin genel başkanı olarak yaptığı açıklamalarla son günlerde adını sıkça duyduğumuz bir başka siyasetçi için sarf ettiği hakaretamiz sözleri bir televizyon programında peş peşe tekrarladığında şaşkınlıkla karşılamıştık.
Şu sözleri:
‘‘Hayvandan aşağı biridir, esfele safilindir. Adam yerine koymam. Soros çocuğudur, Operasyon çocuğudur. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir. Haysiyetsiz adam…’’
Parti yöneticisinin ağzından ‘dangalak’ ve ‘geri zekalı’ sıfatları çıkıyor, bakan da yukarıda alıntıladığım sıfatları mitralyöz gibi tekrarlıyor.
Mütehassısların üzerinde durmaları gereken bir durum bu.
Şahsen o konunun mütehassısı değilim ama siyasetten biraz anlarım.
Benzer bir durum Donald Trump başkanken ABD’de de yaşanmıştı.
Gazetecilere, muhalifi olan siyasilere, iş dünyasından beğenmediği insanlara ağız dolusu hakaretler edebiliyordu Trump. Hatta, gayet nazik bir ortamda da çözülebilecek bir ihtilaf sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği mektupta da uluslararası ilişkilerde daha önce benzerine hiç rastlanmamış sözler kullanabilmişti.
Amerikalılar sonunda onu başkanlıktan ettiler.
Şimdilerde bizim siyasilerin diline vuran bozulmanın gerisinde ne yatıyor olabilir?
İşlerin kötü gitmesi mi?
Ekonominin iktidarı destekleyen kitlelerin de homurdanmasına yol açacak kadar bozulması mı?
Dış politikada sert dönüşlere başvurulması, daha önce ‘en büyük düşman’ gözüyle bakılan yabancı ülkeler yöneticilerini ‘en büyük dost’ olarak takdim etme noktasına gelinmesi mi?
Araştırma kurumlarının anketlerine de yansıyan iktidar cephesini oluşturan iki partinin oylarındaki gözle görülür hal almış erime mi?
Kısa süre önce 2023 yılı için öngörülmüş iktidar hedeflerinin son zamanlarda 2053’e ertelenmek zorunda kalınması mı?
Hangisi?
Yoksa hepsi birden mi?
Bazılarını eskiden tanıdığım iktidar simalarıyla nadiren de olsa sosyal ortamlarda bulunmam gerekebiliyor. Uzaktan da olsa yüzlerini okuma yoluyla kendilerini değerlendirmeye çalışıyorum. Eskiden her hallerine hakim olduğu görülen kendilerine güvende azalma belirtileri fark edilebiliyor.
Kendilerine değilse de liderlerine güvenleri yine de devam ediyor gibi.
İktidarlarının 2053 ve 2071 yılına kadar devamı için, bütünüyle, partilerinin de lideri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her seçimi kazanmayı getiren siyasi becerisini bu kez de tekrarlayacağı inancına bağlamış görüntüsünü veriyorlar.
‘‘Mutlaka önümüzdeki seçimde de şapkadan çıkartılacak sürprizleri vardır’’ diye düşünüldüğü çok açık.
Cumhurbaşkanlığına kadar çıkmış, son iki cumhurbaşkanlığı seçiminde %50 üzerinde oy alabilmiş, partisinin Meclis çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimini altı ay sonra yenilettirdiğinde %49.5 zirvesine taşımış bir lider Tayyip Erdoğan…
Bir kere daha neden olmasın?
Acaba?
Kuşkumun temelinde, geçmişte en zor badirelerden başarıyla çıkılmasını sağlayan lider ile bugün ülkenin içine düştüğü sıkıntılar konusunda hep yanlış kararlar verdiği görülmekte olan liderin aynı olmadığı düşüncesi yatıyor.
Yanlış kararlar alınmasa ekonomi bugün içine düştüğü sıkıntılara düçar olmazdı.
Ekonomi yolunda olabilseydi dış politikada başvurulan sert dönüşlere ihtiyaç kalmazdı.
Partinin neredeyse varlık sebebi haline dönüşmüş ‘ensar-muhacir’ kavramları eşliğinde yürütülen göçmen politikasından ‘gönüllü geri gönderme’ arzusuna geçiş düşünülmezdi bile.
Lider ya seçmenin nabzını tutma hassasiyetini de kaybettiyse ne olacak?
Sanıyorum iktidar cephesi siyasilerinin ağızlarına bulaşan daha önce pek alışkın olmadığımız türden sıfatlar ile sosyal ortamlarda yüzlerinin düştüğü müşahede edilen parti yönetiminde yer alanların köprü yerine feribot tercihi gibi siyaseten yanlış davranışları onların da içlerinin pek rahat olmadığının dışa vurumu.
Öyleyse daha çok galiz sözler işitecek ve siyaseten yanlış davranışlara tanıklık edeceğiz demektir.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.
https://fehmikoru.com/havada-ucusan-hakaretler-ve-siyaseten-yanlis-davranislarin-altinda-yatan-ne-ola/