Fehmi Koru*
Oh, sonunda hepimizi rahatlatacak gelişme yaşandı: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD başkanı Joe Biden ile görüşmesi gerçekleşti.
ABD kaynakları ‘‘Bu pazar Roma’daki G-20 toplantısında olmaz, belki kısa süre sonra Glaskow’daki iklim zirvesinde’’ açıklamasını yapmıştı; Glascow beklenmedi, dün Roma’da görüştüler…
Roma’da bir araya gelecekleri öğrenildiğinde, el sıkışmasından biraz daha uzun olacağı duyurulan görüşmenin en fazla 20 dakika süreceği de duyurulmuştu; ikilinin görüşmesi 1 saatten fazla -70 dakika- sürdü.
Bu duruma bakıp rahatlamayalım da ne yapalım?
Üstüne üstlük, Anadolu Ajansı (AA) tarafından Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına dayandırılarak verilen ve bir yetkilinin de bir yabancı ajansa tasdik ettiği görüşmeyle ilgili haberler de ‘müjdeler’ içermekteydi:
‘‘AA, görüşmenin ardından iki ülke ilişkilerini güçlendirmek ve geliştirmek için ortak mekanizma kurulması konusunda mutabık kalındığını aktardı. Buna göre, NATO ittifakı ve stratejik ortaklık zeminine vurgu yapılan Erdoğan-Biden görüşmesinde iklim değişikliği konusunda karşılıklı atılan adımlardan duyulan memnuniyet de dile getirildi. Reuters’a konuşan bir Türk yetkili, görüşmenin ‘oldukça olumlu bir havada’ geçtiğini belirtti.’’
Daha da önemli açıklama Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanlığından geldi:
‘‘Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erdoğan ile Biden, İtalya’nın başkenti Roma’da devam eden G-20 Liderler Zirvesi marjında görüştü. Pozitif bir atmosferde gerçekleşen görüşmede, ikili ilişkiler ve bölgesel konular ele alındı. Görüşmede iki lider, Türkiye-ABD ilişkilerini daha da güçlendirmek ve geliştirmek için müşterek irade beyanında bulundu. Bu doğrultuda ortak bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldı. İki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması yönündeki ortak perspektif doğrultusunda karşılıklı atılacak adımların müzakere edildiği görüşmede, NATO ittifakı ve stratejik ortaklık zeminine vurgu yapıldı. Görüşmede, iklim değişikliği konusunda karşılıklı atılan adımlardan duyulan memnuniyet de dile getirildi. Görüşmeye Türk heyetinden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanısıra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile MİT Başkanı Hakan Fidan katıldı. Biden’e ise ABD Dışişleri Bakanı Tony Blinken, Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Direktörü Amanda Sloat eşlik etti.’’
Türk-Amerikan ilişkileri güçlendirilip geliştirilecek ve bu amaçla ortak bir mekanizma kurulacak…
İki ülke arasındaki ticaret hacmi artırılacak…
‘Stratejik ortaklık’ hala devamda…
İklim değişikliği adımından duyulan memnuniyet…
Haberi bizim kaynaklardan okumak, beklentiler çok farklı olduğu için, insan üzerinde gerçekten sinirleri gevşeten bir etki bırakıyor.
Keşke ardından ABD’den açıklama gelmeseydi…
Şu açıklama:
‘‘Beyaz Saray’dan görüşmeye ilişkin bir açıklama yayımlandı. Beyaz Saray, görüşmede Suriye, Libya, Doğu Akdeniz konularının görüşüldüğünü, Türkiye’nin S-400 satın almasına ilişkin endişelerin dile getirildiğini aktardı. Beyaz Saray açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
‘‘Başkan Biden, yapıcı ilişkilerin sürdürülmesi, işbirliği alanlarının genişletilmesi ve anlaşmazlıkların etkili bir şekilde yönetilmesi konusundaki isteğini dile getirdi. Biden, Türkiye’nin Afganistan’daki NATO misyonuna 20 yıllık katkıları için teşekkürlerini sundu. İki lider, Suriye’deki siyasi süreci, Afganistan’a insani yardımı, Libya’da seçimleri, Doğu Akdeniz’deki süreci konuştu. Biden, savunma ortaklığını ve Türkiye’nin NATO müttefiği olarak öneminin altını çizdi ancak Türkiye’nin S-400 satın almasına ilişkin ABD’nin endişelerini not etti. Biden aynı zamanda güçlü demokratik kurumların önemini, insan haklarına saygıyı ve barış ve refah için hukukun üstünlüğünü vurguladı.’’
Libya seçimleri…
Suriye’deki siyasi durum…
Doğu Akdeniz süreci…
Güney Kafkaslar’daki diplomatik çabalar…
Türkiye’nin S-400 satın alması…
Güçlü demokratik kurumların öneminin vurgulanması…
İnsan haklarına saygı…
Barış ve refah için hukukun üstünlüğü…
Açıklamadan, Biden’in Türkiye’yi ‘stratejik ortak’ olarak değerlendirmediği, sadece ‘NATO müttefiği’ veya ‘savunma ortağı’ olarak önemli gördüğü anlaşılıyor…
Mutlaka iklim değişikliği, ülkeler arası ilişkilerin geliştirilmesi, ticaret hacminin artırılması gibi konular da -muhtemelen Türkiye tarafından gündeme taşınarak- görüşülmüştür. Ancak Amerikan tarafı, açıklamasında, -muhtemelen kendileri tarafından gündeme taşındığı için- Libya, Suriye, Doğu Akdeniz, S-400, demokratik kurumlar, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularını öne çıkarmayı uygun görmüş…
Görüşmeyle ilgili iki tarafın açıklamalarının akla düşürdüğü bazı sorular var:
F-35 uçaklarının teslimi konusu görüşülmemiş mi?
Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü konuları acaba hangi bağlamda görüşülmüş?
İkili ilişkileri güçlendirmek için kurulması düşünülen ‘ortak mekanizma’ ile kastedilen nedir, nasıl çalışacak?
S-400 konusu görüşüldüğüne göre, Biden’e bir S-400 daha satın almanın düşünüldüğü de aktarılmış mıdır?
Libya’da ABD’nin seçimler-sonrası beklentisi ile Türkiye’nin şimdiye kadar izlediği çizgi arasındaki fark görüşmede giderildi mi?
Suriye’de PKK ile ilişkisi bulunan PYD/YPG’ye verdiği destekten ABD bundan böyle vazgeçecek mi?
Bu soruların cevapları iki tarafın açıklamalarından anlaşılamıyor.
İki başkan önümüzdeki günlerde Glaskow’da yapılacak iklim zirvesine de katılacaklar. Bu soruların cevabını o buluşmaya kadar veya o zirve sonrasında herhalde öğreniriz.
Ya da Osman Kavala ile ilgili davanın 26 Kasım’da yapılacak ilk duruşmasında alınacak karara bakarak…
Son soru şu: Bu gelişmeden sonra rahatlayalım mı, endişelenelim mi?
Ben rahatlamaktan yanayım.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.