Fehmi Koru*
ABD başkanı Joe Biden’in Beyaz Saray’da yapacağı canlı yayından ‘savaş’ ilanı çıkmasını bekleyenler yanıldılar.
Biden Ukrayna’nın doğu bölgesinden iki bağımsız devletçik çıkarma sonucunu doğuracak Rusya’nın girişimine karşı, ‘yaptırımlar’ adını verdiği bazı uygulamalara başvuracaklarını açıkladı. Duma (Rus millet meclisi) üyeleri ile Kremlin’e yakın bazı kişiler ve iki de banka bulunuyormuş ‘yaptırım’ listesinde…
‘Yaptırım’ın adı var, ancak kendisi henüz ortada yok.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, Münih’teki güvenlik konferansında, çoğu Avrupalı siyasiler ile güvenlik bürokratları önünde hafta sonu yaptığı konuşmada, “Sizde laf çok, ancak icraat yok; ‘Putin savaş açarsa biz de yaptırım uygularız’ deyip duruyorsunuz, öyle açıklamalar yerine yaptırımları derhal uygulamaya koysanıza” siteminde bulunmuştu.
Dünkü konuşmasında, Biden, Zelenski’yi işitmemiş, siteminden haber değilmiş gibi davrandı.
Konuşması Zelenski’yi kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıştır.
Şaşırdım mı?
Hayır.
Joe Biden’in başkanı olduğu ABD de Vladimir Putin’in Rusya’sı da kendilerine özel gündemlere sahip ülkeler. Öyle değilmiş gibi yapsalar ve üst perdeden konuşsalar bile, onlar için Ukrayna veya Ukraynalılar fazla bir önem taşımıyor.
Putin açısından Ukrayna kendi ‘yakın çevresi’ içerisinde kalmaya devam etmesi gereken bir ülke; Slav ırkından olanların çoğunluğu teşkil ettiği batı bölgesinde Donetsk ve Luhansk adıyla iki ‘bağımsız’ entitenin oluşması ve Kiev’deki yönetimin Moskova ile iyi ilişkiler içerisinde bulunması onun için yeterli.
Kendi çıkardığı başkanlık kararnamesiyle Rusya’da 2036 yılına kadar ipleri elinde tutma hakkını aldı Putin; şimdi önündeki 15 yıla uzanan geniş zamanda ‘büyük Rusya’ ideali yolunda adımlar atarken acele etmesine gerek yok.
Kremlin’deki makam odasının yanındaki strateji belirleme mekanı olarak kullandığı küçük odada asılı Rusya haritasının 2036 sınırlarında nereler yer alıyorsa, onları şu 15 yıl içerisinde gerçekleştirmeye çalışacaktır.
Bunu yaparken ihtiyacı olacak önemli fırsatların rakipleri tarafından kendisine sağlanacağını biliyor Putin…
Ve hata yapılmasını bekliyor…
Rakip denilenlerin hepsi kısa vadeli tipler ve başında bulundukları ülkelerin Rusya’nın çıkarlarına engel çıkarabilecek mecali yok.
Almanya başta olmak üzere İtalya ve Macaristan’nın başını çektiği AB ülkeleri Rusya ile arayı bozmak konusunda hiç istekli değil.
İtalya enerji ihtiyacının yüzde 90’ını Rusya’dan karşılıyor; Gazprom ile Rosneft adlı iki Rus enerji şirketinde Almanya’nın eski başbakanı Gerhard Schröder önemli görevlerde. Almanya da enerji ihtiyacının yarıya yakınını Rusya’dan karşılıyor.
Emmanuel Macron’un Fransa adına istiskale uğramayı bile göze alarak Ukrayna konusunda giriştiği arabuluculuk olayında, Moskova ile ülkesini yakınlaştırıp oradan özel çıkarlar sağlama düşüncesinin payı büyük.
Biden’in Rusya ile hırlaşmaya yetecek çapta bir gücü yok. Onun bütün rahatsızlığı, halkın güvenini yoklayan araştırmalarda çok zayıf notlar alması.
ABD’de yapılan kamuoyu yoklamalarında, “ABD Ukrayna’ya asker göndererek destek çıkmalıdır” diyenlerin oranı yalnızca yüzde 13. Ukrayna’ya mali yardım yapılmasını isteyenler bile halkın yarıdan azı (yüzde 42).
Kremlin’den Biden’ın konuşmasını dinlemediği açıklandı fakat Putin’in onu dinlemesi için bir sebep yok zaten; Biden’in neler yapamayacağını herkesten iyi Putin biliyor.
Buna karşılık Rusya’nın -daha doğrusu Putin’in- neler yapıp neler yapamayacağını Biden’in bildiğinden o kadar da emin olmamak lazım. ABD’nin Ukrayna politikası belli: Ukrayna’yı Putin için Afganistan’a çevirmek…
Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı 1979’da işgal etmesi üzerine ABD bütün gücüyle Mücahitlerin arkasında olmuş, on yıla yayılan mücadelenin sonunda Moskova askerlerini oradan çekmek zorunda kalmıştı.
Sovyetler Birliği’nin sonunu getirmişti Afganistan işgali.
Biden Ukraynalıların da topraklarını savunmak için Ruslar ile savaşmalarını arzuladığını belli ediyor.
Ukrayna Afganistan değil oysa, Ukraynalılar da mücahit sayılmaz.
Görünen o ki, Ukrayna için zor bir dönemin kapısı aralandı. Ancak, zorlanacak yalnız Ukrayna ve Ukraynalılar değil, enerji bağımlısı bütün ülkeler, bu çekişmenin tarafı olmasalar da meydana gelen çekişmeci ortamdan zarar görecekler.
Enerji fiyatları yükselecek çünkü.
Petrol, doğalgaz daha değerli hale gelecek…
Çekişmeden en çok yararlanacak ülkenin enerji ihraç eden Rusya olması beklenebilir.
Türkiye, maalesef, dış ilişkiler alanındaki sorunlar yanında ekonomisinde yaşanan ve halkına zor günler geçirten sıkıntılar yüzünden gelişmelerden kaçınılmaz olarak olumsuz etkilenebilecek. Artacak enerji fiyatları evlerimize gelen elektrik ve doğalgaz faturalarına yeni zamlar olarak yansıyacak.
AK Parti iktidarının Türkiye’ye biçtiği uluslararası rol de sınırları aşan özelliklere sahipti; ancak o hayallerden yeniden resmi sınırlara çekilme ve bir süredir ihmal edilen -hatta tersine bir eğilime dönüşen- komşularla iyi ilişkiler kurma girişimleri yeniden başlatıldı.
Aslında aynı türden keskin bir politika değişikliğinin ekonomide de denenmesi şart.
Ekonomi alanında işler yoluna konulmadan dış politikadaki girişimlerin istenen sonuca ulaşamama ihtimali var.
Yanlıştan dönmek fazilettir.
*Bu yazı fehmikoru.om adresinden aynen alınmıştır.