Fehmi Koru*
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seveni bol bir siyasetçi. Partisinin halktaki desteği kamuoyu yoklamalarına göre düşse bile, onun kendi reytingi lideri olduğu partisinden ileride. O da bunun bilinciyle cumhurbaşkanı seçildikten sonra da partisinin genel başkanlığını bırakmadı ve bulduğu her fırsatta halkla temasını sürdürüyor.
Şu sıralarda temel atma bahanesiyle her hafta sonu bir ile gidiyor ve halka hitap ediyor.
Dün aynı amaçla Malatya’daydı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Halka hitap etti.
Bugün internet sitelerinde ve gazetelerde haber olarak, yarın da köşelerde yoruma dönüştürülerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir esnaf vatandaş arasında geçen karşılıklı konuşmayı okuyacaksınız.
Videolu görüntüsü de bulunan görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Evimize ekmek götüremiyoruz” diyen esnafa bir çay paketi uzatarak, “Bu bana abartılı geliyor; sen şu çayı al da keyifle iç” dediği görülüyor.
O esnafın evinin birkaç günlük çay ihtiyacı böylece karşılanmış oldu, iktidarın küçük ortağının açtığı kampanya sayesinde eve fırınlardan askıya alınmış ekmek götürme imkanı da var.
Oh ne ala…
İyi de ekmek ve çay kahvaltıyı kurtarır.
Geriye kalan iki öğün ne olacak?
Sanayi kesimi ile büyük iş sahipleri için kasasını açtığı bilinen hükümetin korona günlerinde vurguna uğramış esnaf için de acil bir kurtarma paketi düşünmesi gerekiyor.
İnsanlar kirasını ödeyemedikleri için dükkanlarını kapatıyor ve işleri son aylarda artan internet üzerinden satışla evlere servis yapan firmalar ile kargo şirketlerine karın gurultusuna servis elemanı olarak yazılıyor.
Kapanan dükkanların kirasıyla geçineni bile düşünmek gerekiyor.
Nasıl olsa dün yaşanan bu olayın ekonomiye dönük yüzüne değinen çıkacaktır. Benim esas üzerinde durmak istediğim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a talepte bulunmak veya sevgisini göstermek için açılış törenlerine iştirak edenlerin korona konusunda sergiledikleri gevşeklik.
Cumhurbaşkanı otobüsten inmeden ve maskeli olarak konuşuyor; onu korumakla görevli olanlar maskeli ve otobüs önünde mesafeli duruşu da sağlıyorlar. Halkın ise kendilerinden beklenen tedbirlere tam riayet etmediği görülüyor.
Maske, mesafe yok, doğal olarak dezenfektan kullanabilecekleri bir kolaylık da söz konusu değil.
Topluma da açık bir törene katılmış İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun testinin pozitif çıktığı ve tedavisinin sürdüğü biliniyor.
Acaba İstanbul’daki o törene katılan diğer kişiler ve kalabalık arasında kaç kişiyi daha vurdu salgın?
İstanbul’daki vakaların artmasında topluca bulunulan yerlerde tedbirlere uyulmamasının payının büyük olduğunu düşünebiliriz.
Daha önce Gaziantep’te, dün Malatya’da yapılan açılış törenleri sonrasında bu iki ilimizdeki korona tablosu ne acaba?
Dün geniş bir taraftar kitlesine sahip Fenerbahçe futbol takımı kendi sahasında Trabzon gibi dişli bir rakiple karşılaştı ve ilk golü kalesinde görmesine rağmen iki gollük farkla maçı kazandı (3-1). Taraftar sevinçli. Sevincini stadın önünde toplanıp “Şampiyon Fener” sloganları atarak gösterdi de.
Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülerde taraftarların çoğunun korona tedbirlerine uymadığı belli oluyordu.
Mesafe hak getire, çoğunda maske de yoktu.
Eminim, açılış törenlerine katılan, kutlamalardan geri kalmamak için Kadıköy’e koşan insanların yakınları arasında da korona tedavisi görmüş ve görmekte olanlar vardır.
Şu ana kadar toplumun azımsanmayacak bir bölümü hastalığa yakalanmış bulunuyor.
Yine de aldırmıyor bizim insanımız.
Ekonomik sıkıntılar başına vurduğu için midir? Takımının son yıllarda sergilediği zayıf performansı geride bırakacağı hissi mi onu meydanlara tedbirsiz koşturmaktadır?
Sebep her ne ise yapılanın akılla mantıkla bir ilişkisi bulunmadığı belli.
Her şey halkın iz’anına mı bırakılacak, yoksa her gün doğrudan veya dolaylı “Tedbiri elden bırakmayın, üç şeye dikkat: Maske, mesafe ve temizlik” uyarısında bulunan kişiler ile kurumların halkı ve taraftarlarını tedbirsizliğe sevk etmelerinin önüne mi geçilecek?
Doğru davranışın ikincisi olduğuna inanıyorum.
Açılışlar yapılmayıversin…
Taraftarın coşması isteniyorsa, bunun tedbirlere harfiyen uyulan ortamlarda yapılması sağlansın…
En önemlisi de şu: Açılışlarda dağıtılan çaylar ve fırınlarda askıya alınan ekmeklerle kısmen ihtiyaçlar gideriliyor görünse bile, evine hala ekmek götüremeyen insanların var olduğu bilinerek ekonomiden -iktidar ve ülkeden- umudunu kesmeye başlayanlar için de çareler düşünülmeli.
Aksi halde sevginin yerini kolayca başka hisler alabilir.
Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.