Fehmi Koru*
Bugün bayram. Ramazan Bayramı.
Yazımı her zamankinden daha geç bir vakitte yazıyorum. Yaşadığım mahallenin camiinde bayram namazını kıldıktan sonra…
Diyeceklerimi fazla uzatmayacağım.
Önce bir itirafla söze başlayayım: Bu yıl bayram namazına biraz ayağımı sürüyerek gittim. Namazdan önce cami hocasının vereceği vaazda ve ardından okuyacağı bayram hutbesinde canımı sıkacak ifadelerle karşılaşabileceğim endişe yüzünden…
Çok şükür korktuğum olmadı. Öğretici bir vaaz ve ufuk açıcı bir hutbeyle bayrama başlamış oldum.
Rahatsızlığım gitti mi?
Hayır. Hocanın kalıplaşmış bayramlık sözleri ile gerçek hayatta yaşadıklarımızı ve halimizi mukayese etmem yüzündendi rahatsızlığım.
“Ramazan boyu yaptığınız hayırlı işler, edindiğiniz iyi huylar boşa gitmesin, onları bundan sonraki 11 ay boyunca da koruyun” dedi caminin hocası.
Oysa, bu yıl Ramazan ayı boyunca bolca yalan, bir o kadar da kötü söz işittiğim aklıma geldi. Dindar kimliklerini hepimizin gözüne sokacak şekilde kitlelerle paylaşan kişiler toplumun önünde birbirleri hakkında atıp tuttular.
Yüzümü kızartan nice olaylar yaşandı aynı süre içerisinde.
Herhalde sizlerin ruh haliniz de benden farklı değildir.
Neyse. Önümüzde seçime kadar bir haftadan biraz fazla bir süre kaldı. Bugünler de geçecek ve umarım ülkemiz için en iyisi neyse onunla karşılaşacağız.
Umudumu pekiştiren, camiyi dolduran cemaatin, en güçlü biçimde, özellikle kardeşlik hislerini takviye edici dualara “Amin” deyişi oldu.
O “Amin” nidaları hürmetine diyeyim…
Hepinizin bayramını en iyi dileklerimle kutluyorum.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.