Fehmi Koru*
Önce bir kuşkuyla başlamıştı, ardından inceleme ve soruşturmalar geldi, şimdi ise bir kanaat olarak herkesin dilinde: Donald Trump‘ın başkan olmasını ve Beyaz Saray’a taşınmasını sağlayan ABD’deki 2016 seçimi özellikle sosyal medya kullanılarak manipüle edilmiş bulunuyor.
Artık kimsenin bundan kuşkusu yok. FBI soruşturması devam ediyor. Kanaati destekleyecek yeterli kanıt bulunur, seçim sürecini kirletenin ‘yabancı bir el’ olduğu kesinleşir ve Trump‘ın bu kirletme olayında parmağı bulunduğu ortaya çıkarsa, Amerikan tarihinde benzeri görülmemiş bir gelişme yaşanabilir.
Trump‘ın başkanlıktaki ömrü kısalabilir.
Konuya ABD’den girdim, ancak meramım orası değil.
Benzer tarzda seçim sürecini kirletme olayları Avrupa ülkelerinde de yaşandı. “Bir el sonucu etkileyecek kadar sürece müdahale etti” iddiaları, son seçimlerin ardından, Almanya’da, Hollanda’da, Avusturya’da, Macaristan’da da gündemi işgal etti.
Hala da ediyor.
Yaşananları daha önce birkaç kez burada değerlendirdim.
Ancak Avrupa’nın değişik ülkelerinde yaşananları da şu sıralarda fazla dert ediyor değilim.
Ben Türkiye ile ilgiliyim
Tek bir sorum var: “Acaba ABD’de ve yukarıda isimlerini tek tek andığım Avrupa ülkelerinde hala etkisini sürdüren gürültülere yol açmış olan iddialar, kritik olduğu taraflarca özellikle vurgulanan 31 Mart günü yapılacak bizdeki yerel seçim için de söz konusu olabilir mi? ‘Yabancı el’ veya hatta ‘yabancı eller’ bizdeki seçimi de uzaktan etkilemek üzere çaba gösteriyor ya da çaba göstermek üzere hazırlık yapıyor mu?”
Diğer ülkelerde seçmenlerin nasıl etkilendiği az buçuk biliniyor. Sosyal medya denilen FaceBook, Twitter, Instagram ve benzeri platformlar bu amaçla kullanılıyor. Masum görüntülü çakma haberler, kişileri veya partileri hedef alan toplu trol saldırıları, gerçek olmayan anket bilgileri zihinleri bulandırmak için bir çığ haline dönüştürülüyor.
Sadece bu kadar da değil. Meşru görünen medya unsurları da var ‘yabancı el’in. Her ülkenin kendi dilinde yayın yapan televizyonlar, haber ajansları, radyolar, gazeteler ve hatta kendilerini kullanılmaya açan araştırma kurumları… Onlar da sanki gerçek haberlermiş gibi etrafa sahte bilgileri salmak için devrede oluyorlar…
ABD ve Avrupa ülkelerinde seçimlere müdahalenin farkına her şey olup bittikten sonra varılabildi. Sandıktan beklenmeyen sonuçlar çıkınca, “Ne oldu da böyle oldu?” sorusu eşliğinde başlayan araştırmalar ‘yabancı bir elin devrede olduğu’ gerçeğini ortaya çıkardı.
Ben ise henüz ilk alameti bile kendisini belli etmediği bir sırada, şimdiden, seçime sağlam 45 gün varken, konuyu dikkatlere sunuyorum.
Konuyu aklıma getiren de New York Times gazetesinde çıkan Thomas Friedman‘ın son yazısı oldu. Aslında gazetenin verdiği açık çekle her gün dünyanın bir yerlerinden değerlendirme yazıları yazan biri Friedman; ancak bana ilham veren yazısı kendi ülkesi ABD’yle ilgili…
Şaşırmayın, konusu seçimlere dışarıdan birilerinin müdahalesiyle doğrudan ilgili de değil.
Friedman yazısında ABD’de yapılan bir araştırmanın bulgularını ve ardından başlatılan bir eğitim çalışmasını konu
Neden özgürlükler ve neden bilgisayar?
Birkaç yıl önce eğitimciler, kendilerine, “Sınavlarla bilgi ve yeteneklerini test ettiğimiz gençlerin üniversitede ve hayatta gerçek anlamda başarılı olmalarına yarayacak en önemli konu nedir?” sorusunu yöneltmiş ve iki konu üzerinde mutabık kalmışlar: Bilgisayar bilgisi ve Amerikan anayasası…
Amerikan anayasası özellikle sonradan eklenmiş ve her biri ayrı bir özgürlüğü koruma altına alan beş maddesi sayesinde bu önemi hak ediyormuş: Konuşma, toplantı-gösteri, dilekçe, basın ve din özgürlüklerini…
Bu özgürlükleri erken yaşta sahiplenen insanların, onlara yapılabilecek müdahalelere karşı erken korunma sistemleri geliştirebilecekleri ve kendilerini yanıltmaya kalkacaklara meydan vermeyecekleri düşünülüyor.
Üniversiteye giriş sınavlarında, bu sebeple, anayasanın özgürlüklerle ilgili maddeleriyle geçmişte başkanlar tarafından yapılmış önemli konuşmalardan parçaları da adaylara soru olarak sunmaya başlamışlar.
Esas önem verdikleri ise bilgisayar bilgisi. Eskiden okullarda açılan bilgisayar kurslarına daha çok erkekler ile beyaz Amerikalı öğrenciler ilgi duyar ve kayıt olurlarmış; son yıllarda profil bütünüyle değişmiş: Kızlar ve Asya kökenli Amerikalılar kurs sıralarında en fazla yer alıyorlarmış…
Bilgisayar bilgisine sahip olmak, teknoloji kullanılarak belli bir istikamete yönlendirilmek istenen kişi ve kitlelerin buna direnmesini ve etkilenmek yerine süreci etkileme gücüne kavuşmalarını sağlaması bakımından önemli görülüyor.
Friedman, 2016 seçiminde FaceBook nasıl tepe tepe kullanılarak kitleler yanıltıldı ve ülkenin temel ilkeleri bundan yara aldıysa, tedbirlerle işte bunun tekerrürünün önüne geçilmeye çalışıldığını da yazısına bilgi olarak eklemiş…
Yazımın bir yerlerinde sorduğum sorumu yineleyeyim: 45 gün sonra sandık başına, bir ‘yabancı el’ veya ellerin etkileyemediği bir seçim süreciyle mi gideceğiz, yoksa bizlerin zihinlerimizi de bulandırmak için devrede birileri bulunacak mı?
Hatta bulunuyor mu?
“Demokrasi aksi halde tehlikede” diyor uzmanlar.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.