Fehmi Koru*
Gözlerimizin önünde cereyan eden nice olay var, bunlardan biri geniş alana yayılan etkileri sebebiyle beni ötekilerden daha fazla rahatsız ediyor.
O da şu: Öngörü eksikliği…
Herhalde dikkat ediliyordur: Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir yandan, milli savunma bakanı Hulusi Akar diğer yandan, Ukrayna’da mahsur kalan insanlarımızla ülkemize ait başka değerlerin tahliyesini sağlamak için çırpınıyor.
Dışişleri bakanı Çavuşoğlu savaşın çıktığı andan başlayarak bugüne kadar 11 bin 841 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının Ukrayna’dan ülkeye gelmesinin sağlandığını açıkladı. 204 kişi daha yoldaymış. Geride galiba 6 bin kadar insanımız kalmış…
Milli savunma bakanı Akar da dün Ukraynalı mevkidaşı ile bu konuyu görüştü. Onun talepleri arasında tahliye için Ukrayna’ya gönderilmiş iki adet dev askeri kargo uçağının geri yollanması da var. Böyle sıkıntılı gelişmeler sırasında kullanılmak üzere edinilmiş uçaklar savaş başlayınca insanları tahliye için gönderilmiş; o kadar gündür Kiev havalimanında tutuluyor. Uçakların Rusların yeni bir saldırısında kazaya uğramaları pekala mümkün.
Öngörü eksikliğinin sonucu bunlar…
Onlar ve biz
Rusya’nın Ukrayna’ya saldıracağını ABD ile Avrupa’nın öngördükleri her geçen gün biraz daha belli oluyor. Saldırıya uğrayan Ukrayna’nın yönetim kademeleri de hazırlıklıymış; bu da direnişin seyrinden anlaşılabiliyor.
Washington Post (WP) gazetesi dün Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı öncesi ve sonrasında ABD’nin hazırlıklarıyla ilgili ayrıntılı bir haber yayınladı. Saldırı öngörülmüş ve direnişte işe yarayacağı düşünülen silah ve malzeme zaman içerisinde Kiev’e ulaştırılmış.
Haberde, savaş çıkınca Joe Biden’in Kongre’den Ukrayna için talep ettiği 10 milyar dolarlık insani ve askeri yardım paketinden söz edilirken, “Bununla daha önce gönderilmiş silahların takviye edilmesi de mümkün olacak” ayrıntısı da yer alıyor.
Batılı ülkelerin Ukrayna’da iki haftadır yaşananlara hazırlıklı olması sürpriz değil. Ülkelerin ilgili bakanlıkları yanında dünyanın değişik yörelerinde çıkabilecek sorunlar üzerine kafa yoran uzmanları çatısı altında barındıran kurumlar da bulunuyor. Kurumların açık-gizli raporlarında her olası gelişmeye göre uygulanabilecek değişik senaryolara yer veriliyor.
Gazeteye ancak isimlerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan devlette görevli kaynaklar son zamanlarda üzerinde çalışılan senaryoyu paylaşmışlar. “Rusya saldırılarında yeni bir devreye geçer ve direnişi bastırırsa ne olur?” sorusuna cevap teşkil edecek bir senaryo bu.
Ukrayna’nın seçilmiş cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky’nin ülkesini terk etmek zorunda kalması durumunda Polonya’ya geçmesi ve orada ‘sürgünde hükümet’ oluşturarak direnişi dışarıdan yönlendirmesi planlanmış…
Zelensky’nin “Rusya’nın 1 numaralı hedefi benim” açıklamasına uygun bir plan…
Amerikalılar kendisine başkent Kiev’i terk edip şimdiden Polonya sınırındaki Lviv kentine geçmesi telkininde de bulunmuşlar. Zelensky’i korumakla görevli olanlar cumhurbaşkanı ile hükümet üyelerini güvenlikli bir yere götürmeye hazırlıklıymışlar. Ukraynalı bir kaynağı, WP’ye, “Zelensky şimdiye kadar bunu sürekli reddetti” demiş…
Şaşılacak bir yön var mı buraya kadar aktardıklarımda?
Bence yok.
Her şey olup bittikten sonra ön hazırlıkların daha geniş ayrıntıları da ortaya çıkacaktır.
Afganistan’da, Irak’ta hep böyle olmuştu.
Kendi çevremizde olup biten veya diğer ülkelerden daha fazla bizim ülkemizi ilgilendiren nice gelişmeye bizim hazırlıksız yakalanmamız şaşırtıcı.
Şimdilerde Ukrayna’daki vatandaşlarımızı tahliye etmek ve savaş başladıktan sonra gönderilen iki dev kargo uçağını geri almak için çabalayan dışişleri ve milli savunma bakanları, Rus ordusu Ukrayna’ya girdiğinde Afrika’da ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanındaydılar.
Afrika’da…
Demek ki, Cumhurbaşkanlığı’nın ve bakanlıkların ilgili birimleri, hükümete politika alanında destek veren resmi, yarı resmi veya özel kurumlar, Ukrayna’ya saldırıyı öngörememişler.
Ayçiçek yağı neden pahalanıyor?
Öngörüsüzlük başka alanlarda da kendini dışa vuruyor.
Günlerdir ülkemizde çarşı-pazar ayçiçek yağı konusunu tartışıp duruyor. Ayçiçek yağı fiyatı aynı markette bir gün içerisinde birkaç kez değişiyormuş. Halk “Bu kadar pahalılık olur mu?” diye homurdanıyor, gazeteler ve televizyonlar konuyu marketlerin açgözlülüğü ile açıklıyorlar.
WP gazetesinin, ayçiçek yağının neden pahalılandığıyla ilgili de bir haberi vardı dün.
Yalnız Türkiye’de değil, ABD’de ve ayçiçek yağı kullanılan bütün ülkelerde ayçiçek yağı pahalı hale geliyormuş.
Haberin girişini birlikte okuyalım:
“Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, bölge dünyanın en fazla buğday ve bitkisel yağ üreticisi olduğu için, ABD’deki gıda maddeleri fiyatlarını daha da artıracak. Müdahale ortamı aylar ve belki de yıllar sürdüğü takdirde üretim duracak ve yeniden eski haline dönmesi zaman alacak.”
ABD bu gelişmeye de hazırlıksız yakalanmamış, öngörü eksikliği yok.
Consumer Brands Association adlı kurumdan biri, WP’ye, gıda alanında ABD’nin kendisine yeterli olduğunu, ancak Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali global ekonomiye zarar vereceği için bu konunun önem taşıdığını söylemiş…
Fırınlar ve pastaneleri çatısı altında toplayan bir kuruluş da, WP’ye, içinde buğday, mısır, yulaf, arpa, çavdar gibi tahıllar bulunan her şeyin fiyatlarının tavana vuracağı yolunda görüş açıklamış…
Haberde Rusya ve Ukrayna’da üretilen tahıl ürünlerine en fazla ihtiyaç duyan ülkeler listesi de yer alıyor. 2021 Ekim ayındaki verilere göre, Türkiye buğday ihtiyacının %69’unu bu iki ülkeden karşılıyor; Kazakistan (%99) ve Gürcistan’dan (%94) sonra üçüncü sırada.
Rusya ve Ukrayna’da işlerin bu yöne doğru evrileceğini öngöremediğimiz için bizim piyasalar ABD’den ve AB ülkelerinden daha fazla etkilenecek gibi…
ABD biraz da bizdeki enflasyon yüksekliği için endişeli sizin anlayacağınız…
Öngörüsüzlük kadar kötü bir şey yok.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.