Gündem

Fehmi Koru: ABD Kongresi Trump’ı zora sokmak için Türkiye’nin canını acıtmaya kalktı

"Her yıl 24 Nisan dolaylarında yaşanan gerilimin şimdiye çekilmesinin başka bir anlamı yok"

30 Ekim 2019 08:12

Fehmi Koru*

Her şey ne güzel gidiyordu. Bir yandan, ABD ile –Donald Trump üzerinden- stratejik olmasa da özel bir ortaklık tesis ediyor ve bu sayede Suriye’de ‘güvenli bölge’ oluşturmayı başarıyorduk; diğer yandan da, giderek stratejik ortağımız haline gelmeye başlayan Rusya ile Vladimir Putin üzerinden kurduğumuz ilişki sayesinde ‘güvenli bölge’nin ötesinde de devriye görevine çıkıyorduk.

Dün geç saatlerde bu güzel görüntü bozuldu.

ABD’de Temsilciler Meclisi 1915 olaylarında Türklerin Ermenilere karşı ‘soykırım’ uyguladığına dair bir karar tasarısını görüşüp büyük bir çoğunlukla onayladı. Aynı metin Senato’da görüşülüp oradan da onay alır ve Trump’ın gücü gelişmenin önünü kesmek için yetmezse, Türkiye’nin neredeyse yarım asırdır çıkmasını önlemek için büyük gayretler sarf ettiği ‘Ermeni tasarısı’ bu defa ABD Kongresi tarafından kabul edilmiş olacak.

Konu her 24 Nisan’da gündeme geliyor ve Baba Bush’tan itibaren ABD başkanları olaydan farklı deyimlerle söz ediyorlardı. Senatör iken ‘Ermeni tasarısı’nı desteklemiş olan Barack Obama’nın başkanlığı ile birlikte ‘Mets Eghern’ (büyük felaket) deyimi kullanılmaya başlanmıştı.

ABD’yi oluşturan 50 eyaletten 49’u yerel parlamentolarında ‘soykırım’ kararları çıkartmış bulunuyor. 

Birkaç başkan döneminde Kongre yine ‘Ermeni tasarısı’ için kolları sıvamış, konu bir-iki kez karar aşamasına kadar gelmişken, Beyaz Saray devreye girerek, Türkiye’nin önemi sebebiyle son adımın atılmasını engellemişti.

İsterse -ve tabii gücü de yeterse- Trump da bunu yapabilir.

Kim/ler/in canı acıyacak

‘Ermeni tasarısı’nı şu dönemde Kongre gündemine taşıyanların bunu Türkiye’nin -ve AK Parti iktidarının- canını acıtmak için yaptıkları çok belli.

Her yıl 24 Nisan dolaylarında yaşanan gerilimin şimdiye çekilmesinin başka bir anlamı yok.

Ayrıca, ‘Ermeni karar tasarısı’ ile birlikte, eş-zamanlı olarak, bir süredir gündemden düşmüş görünen Türkiye’nin Suriye politikası ile ilgili ağır yaptırımlar da yine dün gece Temsilciler Meclisi’nden geçirildi. 

Suriye politikası ve son zamanlarda kurduğu Rusya ile yakın ilişkileri yüzünden Türkiye’nin yalnızca ABD’den silah ve donanım alması yasaklanmakla yetinilmiyor, başka ülkelerin Türkiye’ye silah satması da engelleniyor. Bu arada, her iki politikanın izlenmesinde rol almaları sebebiyle bazı isimlere de yaptırım öngörülüyor; vizeleri iptal ediliyor, ABD’de hesapları varsa donduruluyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın servetinin araştırılması da karar kapsamına sokuluyor. Halkbank dosyası da metne eklenmiş görünüyor…

Stratejik ortaklığı bir tarafa bırakın, düşman koymaz böyle kapsamlı yaptırımları…

Kararın Türkiye’nin ve AK Parti iktidarının canını acıtmak için çıkarılmak istendiği o kadar belli ki…

NATO üyesi bir ülkeye ilk kez böyle bir yaptırım uygulamaya kalkışmış değil ABD; 1974 Kıbrıs harekatı sonrasında da silah ambargosuna maruz kalmıştı ülkemiz. Ancak ABD’nin bu kadar kapsamlı bir yaptırım paketini NATO üyeliğinden dolayı ‘stratejik ortak’ diye bellenen bir ülkeye uygun görmesi bir ilk. 

Ülkemiz ABD’li politikacılar tarafından, bu karar tasarısıyla, İran, Venezuela ve Rusya ile bir tutulmuş oluyor.

Umarım her iki girişim de tasarı halinde kalır.

Tasarıyı görüşen Temsilciler Meclisi’nın canını acıtmayı gözüne kestirdiği bir başka isim daha var: Donald Trump o. Bir süredir kamuya kapalı komisyon toplantılarıyla gündeminde tuttuğu Trump’ı azletmeyle sonuçlanma çabalarında sona yaklaşıldı ve yarın soruşturmanın açık toplantılarla sürdürülmesi oylanacak.

Doğal olarak Trump’ın ve kadrosunun bütün dikkati azil soruşturması üzerinde yoğunlaşacak.

Kendi derdine düşmüş Trump, hakkında karar verecek Demokrat Parti ağırlıklı Temsilciler Meclisi ile, Türkiye yüzünden ters düşmeyi göze alabilir mi dersiniz?

Başa çıkılmaz değil, ama şartı var

Zor, gerçekten çok zor.

Her şey düne kadar ne kadar güzel gidiyordu; hiç değilse görüntü öyleydi. Oysa alttan alta işleyen paralel bir süreç daha vardı ve Ankara o süreci fark etse bile galiba fazla önemsemedi. 

Trump’la her şeyin kolayca çözülebileceği düşünülmüş olmalı.

O paralel sürecin ne olduğunu ve başa açabileceği dertleri hayli zamandır burada işleyip duruyorum. Trump kendi koyduğu yaptırımları kaldırdığında, neredeyse herkes gibi en korkulanın geride bırakıldığını düşünmedimse, sebebi, o paralel sürece göz önündeki süreçten daha fazla önem vermemdir.

Maalesef dönülmesi güç bir noktaya yaklaşıldı.

Temsilciler Meclisi’nin girişimi Senato’dan döndürülse veya ikisi de oylayıp onayladıktan sonra Trump sayesinde kararlar kadük hale getirilse bile, şu anda yaşananların Türkiye üzerinde bırakacağı tortunun olumsuz etkileri kolayca giderilemeyecektir.

Vaktiyle değil sadece birkaç gün önce, “Tuhaf günlerde yaşıyoruz” diye yazmıştım; çok daha zor günlere doğru yol alacağa benziyoruz. Tuhaf günlerden zor günlere doğru…

Bari şimdi biraz serinkanlı olunsa, sağduyu galip gelse, sesi yüksek perdeden çıkanların değil bilenlerin görüşlerine itibar edilse.

*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır