Fehmi Koru: ABD de Rusya da kendi çıkarları istikametinde politikalar izliyorlar, olan Türkiye’ye oluyor
09 Kasım 2019 10:47
Fehmi Koru*
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Macaristan’a giderken, PYD/YPG militanlarının bulundukları yerden uzaklaştırılacağına dair ABD ve Rusya’nın verdikleri sözleri tutmadıklarından şikayet etmiş; dönerken de o sözlerini bir kez daha tekrarlamış. ‘Barış Pınarı’ operasyonunun kaldığı yerden devam mı edeceği sorusuna da “Kesinlikle” cevabını vermiş Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Kaçırmışım. Karar’da Mustafa Karaalioğluyazdı da ondan öğrendim.
Olana şaşırdım mı? Elbette hayır.
Oyuna mı geldik?
Türkiye, ABD başkanı Donald Trump’ın “Askerlerimi Suriye’den çekeceğim” sözünü telefonda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a duyurması üzerine, bunu “İstediğinizi yapabilirsiniz” diye yorumlayıp Suriye’ye askeri müdahalede bulundu.
‘Barış Pınarı’ o müdahalenin operasyon adıdır. Ancak aradan bir ay geçti geçmedi, yine Trump’ın talimatıyla, oradan çekilmiş Amerikan askerleri, hem de daha fazla sayıda, Suriye’ye geri döndü.
Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini sona erdirmek için Trump’ın Ankara’ya gönderdiği yardımcısı Mike Pence ve dışişleri bakanı Mike Pompeo ile -PYD’lilerin bölgeden gönderileceği sözü üzerine- varılan mutabakat sonucu operasyon durdu; bu arada Amerikan askerlerinin boşalttığı boşluğu askerleriyle dolduran Rusya da, Ankara’ya “PYD’lileri bölgeden ben söküp atarım” sözünü verdi.
Hem ABD, hem de Rusya bu sözlerle Türkiye’nin PYD konusundaki endişelerini yatıştırmış oldu.
Demek ki, o sözler havada kalmış; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Macaristan’a gider ve dönerken söylediklerinden bu anlaşılıyor.
Benim “Şaşırmadım” dediğim işte bu tablo.
Neden şaşırmadım?
Şundan: ABD ile Rusya bazı konularda birbirlerinden farklı yerde dursalar, olaylara yaklaşımları değişik olsa bile, bir konuda anlaşmış durumdalar: PYD konusunda…
ABD’ye göre de, Rusya için de PYD ‘terör örgütü’ değil.
Trump konuya bu yaklaşımını PYD denilince akla gelen ilk isim olan Mazlum Kabani kodadlı kişiye gösterdiği itibarla sıkça dışa vurdu, vurmaya da devam ediyor. Trump’ın talimatıyla kendisine vize verildi, her an Washington’da arz-ı endam etmesi bekleniyor. Trump, Erdoğan’a gönderdiği o çirkin ifadeli mektuba Kobani’nin kendisine yolladığı mektubu da eklediği gibi, onunla görüşülmesi tavsiyesinde de bulunmuştu.
Washington’da hiç değilse PYD bürosu bulunmuyor.
[Yoksa öyle bir büro var da biz mi bilmiyoruz?]
Rusya Afrika’da boy gösteriyor
Vladimir Putin’in Rusyası, BM’nin, ABD’nin, AB’nin ‘terör örgütleri’ listesine çoktan aldığı PKK’yı bile ‘terör örgütü’ olarak görmüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya devlet başkanı Putin arasındaki yoğun görüşme trafiğine rağmen, Moskova’daki PKK ve PYD büroları varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Türkiye, ABD ve AB ile arayı açmayı da göze alarak, Rusya ile adı konulmamış bir ‘ittifak’ ilişkisi içerisinde bir süredir; S-400 için milyar dolarlar ödendi, şimdi ABD’nin vermeye yanaşmadığı F-35 savaş uçaklarının yerini tutacak SU-35 pazarlığı sürüyor; buna karşılık Rusya yüzüne gülmeyi sürdürdüğü Türkiye’nin arkasından Ankara’yı üzecek işler çeviriyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
Libya’da olup bitenlere bu gözle bakalım.
Türkiye 2011’de Muammer Kaddafi’nin devrilmesi sonrasında ‘çökmüş devlet’ görüntüsü veren Libya’da çatışan taraflardan merkezi hükümeti destekliyor. Yalnızca lafla değil, ne yapması gerekiyorsa yaparak. [Bu bakımdan merkezi hükümeti diplomatik açıdan tanımış ABD de Türkiye ile aynı çizgide.] Buna karşılık, merkezi hükümete karşı ülkenin doğusundan silahlı direnişe geçmiş olan Gen. Khalifa Haftar’ın arkasında Rusya var.
Önceki gün, İngiliz Times gazetesi muhabiri Michael Evans 200 kadar Rus milis gücünün, yedeklerinde insansız silahlı hava araçları, jetler ve hassas füzeler olduğu halde Hafter’e destek olmak üzere Libya’ya giriş yaptığını yazdı. Libya’ya gelenler, Suriye, Mozambik ve Merkezi Afrika Cumhuriyeti’de de Rusya adına faaliyet gösteren Wagner Grubu üyeleri imişler.
[Gerçek bu iken, BM, dünyayı silahla donatan ABD ve Rusya yerine, Türkiye ile birlikte BAE ve Ürdün’ü Libya’ya silah temin etmekle suçlayan bir rapor yayınlayabildi.]
Rusya’nın Afrika’yla ilişkisi stratejik. Akdeniz’e Suriye üzerinden ulaşan Moskova, Akdeniz’in öteki ucu Libya’da da benzer bir yer edinme gayretinde.
Geçen ay Soçi’de çoğu ülkelerinde mevcut yönetimlere karşı tavır almış 50 kadar Afrikalı liderle Rusya-Afrika Zirvesi düzenlendi ve Putin o zirveye ev sahipliği yaptı.
Sözün kısası şu: ABD de Rusya da kendi çıkarları istikametinde politikalar izliyorlar ve galiba olan onlar kadar çıkarcı davranmayan ve kendisine verilen sözlere itimat ederek tavırlar alan Türkiye’ye oluyor.
“Barış Pınarı operasyonu yeniden başlayabilir mi?” sorusuna “Kesinlikle” cevabını vermiş Cumhurbaşkanı Erdoğan. İyi de, o operasyon bölgesinin bir yerlerinde artık hem ABD hem de Rus ve Esad askerleri yok mu?