*Fehmi Koru
Seçim tarihi yaklaştıkça muhtemel sonucu üzerinde kalem oynatmak biraz olsun kolaylaşıyor. Adaylar bile yeni resmileşti. Liderler henüz sahaya inmedi. Seçmenlerin kararsız görünen bir bölümü daha kime oy vereceği konusunda yavaş yavaş kararlı hale gelmekte.
Bugünkü durum değerlendirmesi, bana, 31 Mart akşamı sürprizlerle karşılaşılabileceğimizi düşündürüyor.
Önce şu tabloya bir göz atmanızı isteyeceğim:
Yukarıdaki tablo askeri yönetimin siyasi hayata dönüş izni vermesinin ardından yapılan ilk genel seçimde iktidar olmayı başarmış ANAP’ın girdiği ilk yerel seçimin sonucunu gösteriyor. Yüzde 41.52 oy oranı hemen bütün illerin ANAP belediyesi haline dönüşmesi anlamına geliyor. Seçmen sayısının 20 milyona varmadığı seçimde ANAP’ın rakipleri resmen nal toplamışlardı.
İlk sürprizli seçim (1989)
Bir önceki tabloda açık ara birinci olduğu görülen ANAP’ın beş yıl sonra karşılaştığı sürprizin tablosudur bu. Ülkeye ‘çağ atlatan’ parti olduğu iddiasıyla girdiği, seçmen sayısının 25 milyona dayandığı 1989 seçimi ANAP için büyük bir sürprizle sonuçlandı. Görüyorsunuz, Turgut Özal‘ın partisi ANAP, Erdal İnönü‘nün SHP’si ve Süleyman Demirel‘in DYP’sinin ardından ancak üçüncü olabildi.
En büyük sürpriz ise İstanbul’da yaşanmıştı o seçimde. Seçimin favorisi görünen ANAP’lı belediye başkanı Bedrettin Dalan SHP’li rakibi Nurettin Sözen karşısında ciddi bir yenilgi tatmıştı.
Refah Partisi de ilk sürprizini o seçimde yaşattı. Daha önce, 1984’te, Türkiye genelinde oyların yalnızca yüzde 4.40’ını alabildiği halde, 1989’da ülke genelindeki oyunu 9.80’e çıkarmayı başardığı gibi, Konya büyükşehir belediye başkanlığını da kazanarak…
Bir sürpriz seçim daha (1994)
Şimdi de üçüncü tabloya yakından bakalım:
Bir önceki (1989) seçimde birinci sıraya kurulduğu görülen SHP oylarının yarıdan fazlasını kaybederek 4. sıraya düşmüş; buna karşılık 1980 sonrası girdiği seçimlerde yüzde 10 barajını aşabileceği görüntüsü vermemiş olan Refah Partisi (RP) ilk iki sıradaki DYP ve ANAP’ın ardından baş farkıyla ve oylarını bir mislinden fazla artırarak yüzde 19.13 oy oranıyla 3. sırada yer almıştı. Seçmen sayısı da 30 milyonu aşmıştı o seçimde.
RP’nin İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarını kazandığı, Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek‘in Türkiye siyasi tarihine adlarını yazdırdıkları ilk seçimdir bu.
At yarışlarında galibin milimetrik ölçen aletlerle belirlendiği ‘foto finiş’ durumunun benzeri olan 1994 İstanbul seçiminin tablosunu sunayım da sürpriz daha iyi görülebilsin:
Her parti İstanbul’a mutlaka kazanacağını düşünerek en güçlü adayını çıkarmıştı. Sol cenah üç ayrı partiyle girmiş seçime ve Murat Karayalçın‘ın genel başkanı olduğu SHP (20.30), Bülent Ecevit‘in DSP’si (12.38) ve Deniz Baykal‘ın CHP’si (1.40) arasında sol oylar paylaşılmıştı. Toplamı neredeyse yüzde 35’e vardığı halde, yüzde 25.19 ile RP’nin adayı belediye başkanı seçilmeyi başarmıştı.
O gün bugündür aynı başarıyı ülke genelinde de sürdürüyor 1994 yerel seçiminden belediye başkanı olarak çıkan Tayyip Erdoğan…
Karşısında yer alanlar ise, ya oyları birbirine benzeyen farklı partiler arasında bölündüğü için, ya da rakipleri ittifak yoluyla da olsa oy takviyesi aldığı için, hep kaybediyorlar…
Seçmen sayısının 57 milyonu geçtiği 31 Mart günü yapılacak seçim bana 1989 ve 1994 seçimleri gibi sürprizlere açıkmış gibi görünüyor.
Kimin için sürpriz, işte bunu şimdilik bilmiyorum.
O güne biraz daha yaklaşalım, belki onu da bilir hale gelebiliriz.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.