Hürriyet'in ekonomi yazarlarından Uğur Gürses, Fed'in yaklaşık 10 yıl aranın ardından 0,25 puanlık faiz artırımına gitmesinin ardından "Merkez Bankası'nın da kendisinde tutulan dolarların faizini yukarı çektiğini" yazdı. Gürses, Merkez'in bu kararında ortaya çıkan faiz farkı ile eldeki dolarların kaçmasının önüne geçilmesinin hedeflendiğini belirtti. Gürses, söz konusu karar hakkında "İlk iş olarak ‘koşa koşa’ dolar faizini yükseltmek, ilk ağızda içeriye ‘dolarlarıma sahip çıkıyorum’ mesajı vermekten başka bir sinyal etkisi vermez" yorumu yaptı.
Gürses'in Hürriyet'te "FED'in gerisinde kalan TCMB" başlığıyla yayımlanan (18 Aralık 2015) yazısından bazı bölümler şöyle:
FED kararından sonra bizim Merkez Bankası'nın 'koşa koşa' yaptığı ilk iş ne oldu dersiniz?
Kendisinde tutulan dolarların faizini yukarı çekmek oldu. Zorunlu karşılıklar için bankalar Merkez Bankası’nda dolar tutuyorlar; bu, Merkez Bankası’nın toplam döviz rezervlerinin yarısı ediyor. 116 milyar dolarlık altın ve döviz rezervinin kabaca 60 milyarı, dolar cinsi karşılıklardan oluşuyor. Bu dövizlere Merkez Bankası faiz ödüyor. FED kararı ertesinde dün sabah, ödenen faizi yüzde 0.24’den yüzde 0.49’a yükseltti. Amaç ne derseniz oldukça basit; faiz farkı ortaya çıktığından eldeki dolarların kaçmaması. Peki ya TL ile açılan faiz farkı ne oluyor?
İlk iş olarak ‘koşa koşa’ dolar faizini yükseltmek, ilk ağızda içeriye ‘dolarlarıma sahip çıkıyorum’ mesajı vermekten başka bir sinyal etkisi vermez.
Merkez Bankası kendi evine kira rayici belirlemek yerine, komşu eve kira rayici tayin ederek nemalanmak isteyen ev sahibine benziyor.
Bir merkez bankasının, ‘koşa koşa’ yapacağı iş kendi bastığı paranın değeri ile ilgili konular olmalıydı. FED kendi bastığı paranın faizini ayarlıyor. Dün faiz artırım kararından sonra herhalde bizim merkez bankasından başka bir merkez bankası örneği yok; kendi parasından önce, başkalarının bastığı paranın faizini kendi ülkesinde ayarlayan.
İşin dramatik tarafı şu; içeride yıllık çekirdek enflasyonun ana eğilimi yüzde 9’ların üzerinde seyrediyor, Merkez Bankası’nın uyguladığı resmi faiz yüzde 7.50, piyasaya sürdüğü paranın ortalama faizi yüzde 8.75 civarında. Ağustos ayından bu yana, ‘para politikasını normalleşeceğiz’ denilen şey de; resmi faizi yüzde 7.50’den ortalama faiz yüzde 8.75’e getirmek.
Merkez Bankası’nın ima ettiği bu ‘normalleşme’, cari enflasyon koşullarında hala normalden uzakta. Ayrıca, FED’in ‘davul-zurnayla’ gelen faiz artırımını, ‘önce FED yapsın da biz de öyle normalleşelim’ tarzında beklemek, hala araya 5 gün koymak kadar anlamsız bir rahatlık ‘normalleşmenin’ ruhuna uygun olabilir mi?
Resmi faizi efektif fonlama faizine getirecek iseniz; FED açıklamasından sonra Perşembe sabahı bunu ilan eder geçer giderdiniz. Çok belli ki; faizi, fiili olarak bulunduğu seviyeden tabelaya taşımak bile ciddi biçimde ‘sendrom’ yaratıyor.
Yazının tamamı için tıklayın