Dünya

Federal Meclis Türkiye'yi tartışıyor

Federal Meclis bugünkü oturumunda Gezi Parkı sırasındaki müdahaleyi sert bir dille eleştirdi

12 Haziran 2013 22:50

Fulya Canşen/ Almanya

Federal Meclis bugünkü oturumunda Türkiye’deki eylemleri ele aldı. Alman Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, çatışmaların sert söylemlerle değil diyalog ve yatıştırıcı tutumla çözülebileceğine dikkat çekerek Cumhurbaşkanı Gül’ün sakinleştirici tutumunu övdü. Türkiye’de hükümetin insanların temel haklarını güvence altına alacağına dair garanti vermesini isteyen Westerwelle, ‘’sokağa çıkan sivil toplumdan korkmamalı, gurur duyulmadır’’ dedi. Westerwelle, Türkiye’nin modernleşmesinin sadece ekonomik gelişmeye değil, insan haklarının güçlendirilmesine bağlı olduğunu  vurguladı.

Meclis’in dışişleri komisyonu üyeleri de konuşmalarında öncelikle eylemcilere yönelik şiddetin bir an önce durdurulmasını istedi. Hepsinin en büyük kaygısı Türkiye’nin Suriye, Lübnan ve Ürdün gibi paröalanma riski ve Ortadoğu’daki istikrarsızlığın derinleşmesi. Federal Meclis’de üyesi bulunan bütün partiler Türkiye’deki eylemleri demokrasinin bir parçası olarak görüyorlar ve Sol Parti dışında hepsi Türkiye’nin AB  üyelik perspektifinin  canlandırılmasını istiyorlar. 

Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen’den başka söz alan bütün politikacılar, özellikle, müzakerelerın temel hak ve özgürlüklerle düşünce özgürlüğünü konu alan 23. paragrafının açılmasını talep ettiler. Sevim Dağdelen ise bunun otoriter AKP hükümetini ödüllendirmekten ibaret olacağı görüşünde.  Eylemcilerin arkasında olduğunu açıkça söyleyen Dağdelen’in somut önerileri var. Bunlardan biri Türkiye’ye bir delegasyon göndermek. Dağdelen ayrıca Türkiye ile Alman istihbarat teşkilatlarının işbirliğinin bir an önce durdurulmasını da istiyor. Meclis’in en ateşli konuşmalarından birini Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth yaptı.  Başnbakabn Erdoğan’ın neleri anlamadığını tek tek sıralayan Roth, şiddeti kınayarak, ‘’ Kalbimiz 14 gündür eylemcilerle’’ dedi. 

Taksim’in bu şekilde boşaltılmasından dolayı çok kızgın olduğunu söyleyen Roth, şiddeti kınadı.  Roth, Türkiye’de Kemalist ve muhafazakar cepheleşmesinin eskidiğini hatırlatarak, halkın Erdoğan’ın otokratik ve otoriter yönetim eğillimine karşı ayaklandığını hatırlattı.  Hükümetin eylemcileri  bastırma şeklini ‘’Buldozer Mantığı al la Erdoğan – Erdoğan usulü buldozer mantığı’’ sözleriyle niteleyen Roth, Türkiye’ye AB’nin kapıları kapanırsa yanlış ve tehlikeli bir mesaj verilmiş olabileceğini vurguladı. Meclis dışişleri Komisyonu  nun muhafazakar başkanı Ruprecht Polenz de ‘’ müzakerelerin 23. Maddesi açılmış olsaydı bu duruma  gelinmezdi” dedi ve bu durumdan Güney Kıbrıs’ı sorumlu tuttu.  Eylemleri Türkiye’nin demokrasi yönünde ilerlediğinin bir göstergesi  olarak değerlendiren Polenz, iki tarafın birbirine yaklaşıp diyalog kurması durumunda asıl demokrasinin güçleneceğini söyledi. 

Alman Türk parlamenterler grubu başkanı Sosyal Demokrat Johannes Kahrs ise,  Türkiye’nin AB üyelik sürecinin sekteye uğramasından Almanya ve Fransa Başbakanları Merkel ve Sarkozy’yı sorumlu tuttu. Kahrs, Türkiye’yi  diğerleriyle eşit haklara sahip bir AB üyesi olarak görmek istediklerinin altını çizdi.