Ünlü piyanist Fazıl Say'ın geçtiğimiz günlerde Carmina Burana'nın İzmir Devlet Opera ve Balesi tarafından kaldırılmasından sonra, kendisine gelen tepkilerle ilgili bir yazı kaleme aldı. Sanatçı, "Dostum beni dinle" diyerek başladığı yazısında "Anla artık... Sanat, sen maaş alasın diye yok. Çekidüzen ver artık kendine" ifadelerini kullandı. Kültür Bakanlığı'na da seslenen Say, "Bak dostum, beni bir kere olsun anlamaya çalış; genel bir bakış açısı ile yaklaş..." ifadesini kullandı.
Fazıl Say'ın Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısının tamamı şöyle:
1- Dostum beni dinle; Kendi sosyal medyanızda birbirinize suç atıp duruyorsunuz, evet de sizin sanatınızı yasaklayan Kültür Bakanlığı’dır.
Hakikaten bu yasaklamaların önüne mi geçmek istiyorsunuz? Gidip oraya yazın. Kültür Bakanı’na yazın, Güzel Sanatlar Müdürü’ne, müsteşara yazın.
Bence yapın. Ne kaybedersiniz? Kazanılmış hakkınız mı elinizden alınacak?
***
“Carmina Burana’yı Fazıl Say ihbar etti” diyeniniz bile var. Arkadaşım, sanatını gizli saklı mı yapıyordun? Kimden neyi saklıyorsun? Söylediğin eserin sözlerini mi bilmiyorsun? Sen neden müzik yapıyorsun? Kime nasıl “UMUT” olacaksın? “İYİ”yi nereden yaratacaksın? Carmina’ya yasak gelince bir şey diyorsun da Nâzım Oratoryosu’na gelince neden susuyorsun? O sansür de öteki değil mi?
Ama kıpırda artık.
Ne demişti Tarkovski?
“Dünya mükemmel olmadığı için sanat var...”
Anla artık...
Sanat, sen maaş alasın diye yok. Çekidüzen ver artık kendine.
***
Bak dostum;
Yasaklamanın bin yolu vardır. Bir müziktir: Dışlanır ya da programa alınmaz ya da alındığı programdan çıkartılır, bir eserin sözleri değiştirilmek istenir; bunların hepsi sansürün türleridir. Sen bunun önünde durmadıkça varılacak nokta bu olur.
Bu Kültür Bakanlığı şu an neyi yasaklamak isterse başarıyor, karşısında kurum yönetimleri her şeye “peki efendim - emredersiniz efendim” dedikçe de bu durumda hiçbir şey değişmeyecek.
İstediğini yasaklar;
Bach “Protestan propagandasıdır” der, Mozart “masondur” der, Çaykovski“eşçinseldir”, Bernstein “Yahudidir”, Türk Beşleri “Atatürk devrimleri ürünüdür”dolayısıyla “Eski Türkiye’dir!” der...
Yasaklamak istedikten sonra kılıfını mı bulamayacak, istediğini yapar.
Bu dönemde bu tatsızlığın önüne önce senin mert duruşun set çekmelidir.
Yoksa, birbirinizle öyle “Facebook tartışması” yaparak, “Fazıl Carmina’yı ihbar etti”diye saçmalayarak, hiçbir yere varamayacağınız gibi , -Nâzım’ın hatırlatması ile-“tamamı değilse de suçun çoğu sende kardeşim” imajı oluşuyor...
***
2- Bakanlığa uyarımdır: Batı ile dost musun, düşman mı?
***
Bu “yasaklamacı” tutumu sergileyen bakanlığa da bir çift sözüm var.
Bak dostum, beni bir kere olsun anlamaya çalış; genel bir bakış açısı ile yaklaş...
Doğu kültürü ile Batı kültürü dost mu olsun, düşman mı?
Dost olmak varken neden düşman olsun? Bu soruları sor kendine. Yasakçı olma. Anlamaktan yana ol. Sevmeyebilirsin. Uygun bulmayabilirsin. Ama yasakçı bir yaklaşım ile karşı kültüre en derinden yara açarsın. Telafisi yok. Bunun dünya siyasetinde ne kadar yanlış bir yere varabileceğini düşünmelisin. Doğu ile Batı, birbirini anlayabilir, anlamalıdır, hiç anlamadığı noktalarda da nötr kalabilir, cezalandırıcı olma.
***
Haksızlık yapma hiçbir sanatçıya. Hiçbir esere. Tarih seni bu çirkinliklerle anacak. İyiden yana ol. Yasaklama!
Almanya, Türk kültürünü anlamadığı için ülkesinde yaşayan 4 milyon Türk’ü hapse mi atıyor? Sınır dışı mı ediyor? Sen niye bu kadar tepkilisin onun kültürüne?
Bırak Türkiye’de isteyen istediğini dinlesin. Dost ol Batılı yaklaşımla. Ne kaybedersin?
***
Yaptığın her sansür dünya çapında skandal oluyor. Memleketin prestijini çok altlara çekiyor. Türkler daha da küçümseniyor. Bu gezegen hepimizin. Bu kötülüğü yapma kendi halkına.