Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinde yer alan yorumda, Suriye'deki çok cepheli savaşta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önceliğinin Kürtlerle mücadele olduğu görüşü savunuluyor:
"Türk yönetimi uzun süre iyi anlaştığı Suriye lideri Esad'ın yok olmasını istiyor. Türkiye, uzun süre teröristlere göz yumduktan sonra yıkıcı terör saldırılarının ardından şimdi IŞİD'le mücadele ediyor. Aynı zamanda da Kürtlerin ülkenin güney sınırında kendi hâkimiyetlerini sağlamalarına engel olmak için Suriyeli Kürt militanlarına karşı mücadelesini sertleştiriyor. Bu, sayısız aktör ve menfaatin kesiştiği tek sahada çok cepheli bir savaş. Ancak görünen o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan için -saplantıya varacak ölçüde- Kürt cephesine karşı mücadele öncelikli sırada yer alıyor."
Badische Neuste Nachrichten gazetesinde ise Fırat Kalkanı operasyonuna ABD'nin tepkisi ele alınıyor:
"Suriye'nin kuzeyinde Kürtlere danışmanlık yapan Amerikan askerlerinin de Türkiye'nin operasyonlarından yara alması mümkün. Obama yönetimi, Türkiye'nin harekatının alan ve zaman olarak sınırlı kalmasını ümit ediyor. Washington, Suriyeli Kürtlere Türk tanklarının önünden çekilmeleri için büyük baskı yapacak ve aynı zamanda Türkleri de ölçülü olmaya çağıracak. Ancak Kürtlerin ve Türklerin bu çağrılara kulak asıp asmayacağı şüpheli. Süper güç Amerika için bir yoksulluk göstergesi daha."
Die Welt gazetesinin yorum sütunlarında Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Avrupa politikalarına ilişkin bir yorum dikkat çekiyor. Yorumda, geçen hafta Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi küçük Avrupa ülkelerine seyahatler düzenleyen Merkel'in doğru yolda olduğu görüşüne yer veriliyor:
"Büyük üye ülkelerin sabaha karşı 3:30'da Brüksel'deki bir toplantı odasında aldıkları kararlarla Avrupa kurtarılmaz. Bu nedenle, Angela Merkel'in daha küçük çaplı bir diyalog formatı kararı alması doğruydu. Merkel kaçmıyor, aksine Avrupa'yı bir dinleyici olarak ziyaret ediyor ve yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Merkel'in bu turu yapmış olması ilk aşamada iyi bir adım. AB Brüksel'den ibaret değil; birliğe tepkiyle yaklaşanların da dahil olduğu üye ülkelerin bir bütünü. Merkel, bu davranışıyla AB'nin en büyük avantajlarından birini ortaya koyuyor; bir güç birliği olan AB’nin aynı zamanda konuşma ve müzakere birliği olduğunu da gösteriyor."
Hannoverische Allgemeine Zeitung'daki yorumdaise Başbakan Merkel'in mülteci politikaları konusundaki hatalarının seçmen desteğini kaybetmesine yol açtığı ifade ediliyor:
"Şu çok açık: Başbakan Merkel artık yeni sorunlarını çözmeyi başaramıyor. Sorunları küçük parçalara bölüp, tek tek çözmeye çalışma stratejisi ise sınırlarına dayandı. Her şeyden önce destekçilerini büyük bir hızla kaybediyor. Aslında bu kısmen Merkel'in hatası. Euro krizinde olduğu gibi, mülteci politikasının da alternatifsiz olduğu izlenimi verdi. Alman sınırları üzerinde kontrolü olmadığını teslim ettiği anda, muhafazakâr seçmenlerin desteğini kaybetmiş oldu."