Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Avrupa için önerdiği reformlar ve Venezuela’daki iktidar mücadelesi, Alman basının öne çıkardığı yorum konuları arasında yer alıyor.Frankfurter Allgemeine Zeitung Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Avrupa Birliği reformlarıyla ilgili son çağrısına Alman hükümetinin gösterdiği tepkiyi eleştiriyor:
"Federal Hükümet Macron'un önerilerine bağlayıcılıktan uzak onay verdi. Berlin bu kez içeriği zayıf kalmış basmakalıp sözlerle geçiştirmemeli. Almanya değişiklik olsun diye bir defa da doğru tepki gösterip kendi görüşlerini tartışmaya açarak reform gönüllüsü olduğunu belli etmeli. İç ve dış tehditler nedeniyle yol ayrımına gelen Avrupa'nın en kalabalık nüfusa ve en güçlü ekonomiye sahip ülkesi sadece tepki vermekle kalmayıp aktif şekilde ortak geleceğe götüren yolu göstermeli. Kuşkusuz Macron gibi Berlin'in yapacağı her önerinin beğenilmeyeceği de eşyanın tabiatındandır. Alman hükümetinin Avrupa politikasında harekete geçmesi için zaman gelmiştir."
Die Welt gazetesinin yorumunda ise şu satırlar gözümüze çarptı:
"Macron'un önerilerinden bazıları yararlı, diğerleri ise Schengen bölgesinin korunmasına yönelikti. Rekabetin düzenlenmesi ve devlet güdümündeki endüstri politikası hakkındaki görüşleri ise Macron liberalizmi ile çelişiyor. Macron'un bütün önerilerinin kabul edilmesi tıpkı ülkesinde olduğu gibi Avrupa Birliği'nde de kırtasiyeciliğin artmasına yol açar. Ne kadar özgürlükçü görünse de Macron için hiçbir şey devletin mutlak üstünlüğü kadar önemli değildir. Fransa Cumhurbaşkanı'nın kısmen önem verilmesi gereken çağrılarına rağmen karşısında liberal dengeyi sağlayacak aktörlerin bulunması gerekir. Britanya üstlenemeyeceğinden bu görev Almanya'ya düşüyor. Ancak Berlin'in şimdilik buna niyetli olduğu söylenemez.”
Süddeutsche Zeitung Venezuela'daki iktidar mücadelesini konu aldığı yorumunda sonucu kendini geçici devlet başkanı ilan eden Juan Guaido'nun atacağı adımların tayin edeceğini yazıyor:
"Caracas için verilen mücadelenin sona erdirilmesi açısından Guaido'nun pragmatik davranması önem taşıyor. Guaido geleneksel muhalefet ortamındaki popülaritesine güvenmeyip, her iki devlet başkanına da karşı olan ve Maduro'nun kendilerine ihanet ettiğini düşünen Chavez'ci kitleleri kazanmaya çalışmalı. Guaido bu önemli hareketi yanına almayı başarırsa, önce sağcı darbeye hazırlandığı iddialarını çürütmüş olur. Aynı zamanda Nicolas Maduro da tamamen tecrit edilmiş olur.”
Maduro'nun giderek güç kaybettiği görüşünü paylaşan Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumu ise şöyle devam ediyor:
"Juan Guaido'nun Venezuela'ya dönebilmiş olması, Maduro rejiminin dışardan göründüğünden çok daha fazla zayıfladığını gösterir. Öncelikle ABD'nin baskısı işe yaradı ve Maduro dünya kamuoyunun gözleri önünde muhalefet liderini tutuklatmaya cesaret edemedi. Yardım malzemesinin ülkeye girişini önleme çabalarının da sonuç getireceği sanılmıyor. Yokluk çeken halkın büyük kesimi yardıma kuvvet kullanarak karşı çıkan Maduro'yu desteklemeyecektir. Maduro, iktidarını artık örtülü askeri dikta şeklinde sürdürebilir. İktidar mücadelesinin nasıl sona ereceğinde Maduro'yu destekleyen ülkelerin yaptırımlarla kaybedilenlerin ne kadarını telafi edebilecekleri önemli rol oynayacaktır. Bu gibi durumlarda jeo politik düşünen Putin elinden geleni yapacaktır. Çinliler ise tüccardırlar ve Maduro'yu beslemek değil, onun sayesinde para kazanmak isteyeceklerdir."
DW, dpa, afp/AG, HT
© Deutsche Welle Türkçe
