Gündem

Faili meçhul cinayette kanlı gömleği imha kararı...

Sendikacı İkram Mihyaz'ın katilleri 21 yıldır bulunamadı. Dosya zaman aşımından kapanacak

28 Nisan 2015 13:16

KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen’in kurucusu ve Onursal Başkanı İkram Mihyaz’ı öldürenler hakkında yürütülen soruşturma, 20 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle kapatıldı. Delil olarak saklanan, sendikacının üzerinden çıkan kanlı gömleği de zamanaşımı ve “ekonomik değeri” olmadığı gerekçesiyle imha edilecek.

İzmir’de 5 Temmuz 1994’te Balçova Belediyesi’ndeki işine giderken kaçırılan İkram Mihyaz, Yaka köyünde ormanlık alanda, yakın mesafeden sıkılan 4 kurşunla öldürülmüş halde bulundu. Mihyaz, yaşamının son günlerine dek sendikal mücadelenin içindeydi. Ölmeden bir gün önce İstanbul’daki sendika toplantısına katılmış, gece İzmir’e dönmüştü. Yol yorgunu olduğu için son gününü evde uyuyarak geçirdi.

 

‘Sohbet edemedik’

 

İkram Mihyaz, kaçırıldığı gün, sabah saat 06.50’de evden çıktı. Kapıda eşi Azize Mihyaz’a “Gel seni bir öpeyim, dün bütün gün uyudum sohbet edemedik” dedi. Azize Mihyaz ise tatlı bir tebessümle karşılık verdi, öpüşmediler. İkram Mihyaz, biraz uzaklaştıktan sonra, son kez dönüp baktı, balkondaki eşine... Yürüyerek gözden kayboldu. Kısa süre sonra eve acı haber ulaştı. Mihyaz öldürüldüğünde oğlu Heval iki yaşındaydı. Şimdi 23 yaşında, üniversite öğrencisi bir genç.

Cumhuriyet’ten Hilal Köse’nin haberine göre, savcılığa, en son iki yıl önce dilekçe veren Azize Mihyaz, takipsizlik kararının kaldırılmasını istiyor: “Çok üzgünüm. Duygularım param parça. İsteselerdi failleri bulurlardı. 20 yılda, şeker, tansiyon hastası oldum. Uzun yıllar tehdit edildim. Babasız evlat büyütmek nasıl anlatılır ki? Anlatılmaz, yaşayan bilir ” diyor. “Arkadaşımdı” dediği İkram Mihyaz’ı şöyle anlatıyor: “Çok iyi, çok sevilen insandı, dürüsttü, namusluydu, düşmanı olamazdı.”

Azize Mihyaz, eşini işe uğurladığı son günün de her anını hatırlıyor. “Evden çıkarken ‘seni öpeyim’ dediğinde, güldüm. Büyükler evdeydi çünkü... ‘Paran var mı?’ ‘Oğlumuza bir şeyler alırsın’ dedi. ‘Var’ dedim. Sonra balkona geçtim. Caddeye çıktı, geri dönüp bana baktı ve öylece gitti.”

 

‘Oğlum çok üzülür’

 

Savcılığın imha kararını duyunca üzüntüsü katmerleniyor Azize Mihyaz’ın. O gün eşinin üzerinde kardeşinin gömleğinin olduğunun dile getirerek şunları söylüyor: “O giysileri 20 yıl sonra almamın anlamı var mı? Ne diyebilirim ki... Tabii ki de imha edilmesin, bana verilsin; ama oğlum görürse çok üzülür. Alırsam ona gösteremem. Oğlumu üzüntülerden uzak büyütmek için çok çaba harcadım.”

 

‘Vicdanları yaralar’

 

Mihyaz’ı öldüren faili meçhul kişiler hakkında, “kasten insan öldürme” suçundan yürütülen soruşturma kapatıldı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, zamanaşımının dolduğunu, yapılan araştırmalara karşın suçu işleyenlerin kimliklerinin tespit edilemediğini ifade etti. Adli emanetteki bir adet deforme mermi çekirdeği, bir adet 9 mm çapında boş kovan, Mihyaz’ın üzerinden çıkan kanlı gömleği ve diğer giysilerinin “ekonomik değere sahip olmamaları” ve zamanaşımı dolmuş olması nedeniyle, karar kesinleştikten sonra imha edileceği de belirtildi.

Avukat Metin İriz, takipsizlik kararına itiraz etti. Dosyada yazışmalar dışında hiçbir işlemin yapılmadığını belirtti. İnsanlık suçlarında zamanaşımının işlemeyeceğine dikkat çekti. İriz, “İmha kararı yasal prosedür ancak yine de kullanılan ifadeler vicdanları yaralayacak cinsten. Ekonomik değeri yok ama manevi değeri büyük” diye konuştu.