Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek tutuklama uygulamasının hukuka uygun olup olmadığını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak yorumladı. Altınparmak, “Tutuklama önleyici bir tedbirdir. Birisinin sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklanması son derece absürd. O kişinin delil karartma imkanı yok, alırsınız ekran görüntüsünü delil elinizde olur” dedi
Bianet’ten Elif Akgül’e konuşan Altınparmak’ın açıklamaları şöyle:
Bir kişi gözaltına alındığında hakkında başka bir soruşturma varsa bu soruşturmadan tutuklanabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Altıparmak, Türkiye’deki uygulamanın böyle olmadığını söyledi.
“Bir kişi gözaltına alındığında o gözaltı sebebiyle işlem yapılmalı. Türkiye’de gözaltına alındığında kişinin sosyal medya hesapları inceleniyor. Eğer bu hesaplarda suç teşkil eden bir hareket varsa o zaman onun için ayrı bir soruşturma başlatılmalı, delil toplanmalı. Ancak bunun yerine hesaplardaki paylaşımlara bakılıp jet hızıyla tutuklama yapılıyor.”
Yrd. Doç. Dr. Altıparmak, sosyal medya paylaşımlarının tutuklamaya gerekçe gösterilmesinin ise sorunlu olduğunu söyledi.
“Tutuklama önleyici bir tedbirdir. Birisinin sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklanması son derece absürd. O kişinin delil karartma imkanı yok, alırsınız ekran görüntüsünü delil elinizde olur.
“Terörle mücadele ifade özgürlüğünü sınırlayıcı istisnalarını biz şu şekilde ifade ediyoruz: İçeriğin doğrudan şiddet içeren eyleme teşvik etmesi gerekiyor. Ancak Türkiye’deki örnekler bu şekilde değil.”
Benzer durumun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret davalarında da gündeme geldiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Altıparmak, “İfadenin sınırlandırılmasında somut tehdit olması gerekli. Eğer şikayet edilen gelip kendi söyleyene kadar tespit edilemediyse bu olmadığına delalettir.”
Yrd. Doç. Dr. Altıparmak, buna rağmen birisi gözaltına alındığında hesaplarına soruşturma açıldığını, hayatın olağan akışına aykırı şekilde soruşturma sürecini tamamlayıp tutuklama kararı verildiğini söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Altıparmak, görevin kötüye kullanımının hem savcılar hem de hakimler için bir suç olduğunu hatırlattı.