Radikal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, Ergenekon davasının ilk başkanı Köksal Şengün’ün T24’e yaptığı açıklamalara değinerek, “Bu ülkede hukuk adına ideolojik tartışmalardan önce fizik olarak nerede olduğumuzu anlamak için sadece şu satırları okumanızı istiyorum. Bakalım sizin de kalbiniz benim gibi sıkışacak mı?” dedi.
Eyüp Can’ın Radikal gazetesinde, “Ergenekon hakiminden ’ibretlik’ açıklama” başlığı ile 6 Şubat 2014 tarihinde yayımlanan yazısı şöyle:
Okuduk ama belirli bir süre, belirli bir yere kadar. Can alıcı noktaları okuma imkânımız olmadı. Okuduk desek yalan söyleriz.
Başbakan Tayyip Erdoğan “Tutukluluk süresi en fazla 5 yıl olacak” deyince başladı bir telaş…
Bu hesaba göre kim kalacak kim çıkacak? Liste hem kabarık hem de karışık. Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Aslan da var, Ergenekon’dan yargılanan Veli Küçük de.
Hrant’ın katili Ogün Samast’ın da adı geçiyor, hiçbir şiddete bulaşmamış gazeteci Tuncay Özkan’ın da. Böyle olunca her kafadan bir ses çıkıyor.
Adalet Bakanlığı’nda bile eğer tutukluluk süresi 5 yılla sınırlanırsa ‘kim çıkar, kim kalır’ listeleri dolanıyor.
‘Tutuklu ve hükmen tutuklu’ ayrımı nasıl yapılacak ince ince tartışılıyor. İyi güzel tartışılsın…
Ne de olsa kişiye göre hukuk olmaz, eğer bir düzenleme yapılacaksa, bundan herkes eşit bir biçimde yararlanır.
Ama bakın burada bile anlaşamıyoruz.
Çünkü bir de kamu vicdanı var.
Herkesin kendi canı yanınca hatırladığı hukuk var!
***
Hükümet bu yüzden kara kara düşünüyor.
Bir yanda zulme dönüşen uzun tutukluluklar diğer yanda ‘katillerin bile serbest kalabileceği’ yeni bir yasal düzenleme…
İyi de katil ya da değil, suçlu ya da masum…Esas soru şu: Bir dava nasıl olur da 5 yılda bile bitmez!
Bu nasıl bir ülke nasıl bir hukuk sistemidir ki 20 yıldır hapiste tutuklu yargılanan insanlar var.
Dün Ali Topuz, Radikal’de, 20 yıldır yargılanan İlhan Çomak’ın mahpushaneden yolladığı ibretlik mektubunu yayımladı.
Bırakın adalet terazisini, yargıyı, hukuku insan olan insanlığından utanır.
Bir insan nasıl 20 yıl yargılanır?
Efendim adalet mekanizması yavaş işliyor, iş yükü ağır, altyapı eksik…E, peki aylardır, yıllardır biz ne konuşuyoruz?
Bu tel tel dökülen rezil hukuk sistemini kim kontrol edecek?
Asker mi, siviller mi, paralel yapı mı, hükümet mi?
Allah aşkına ne fark eder?
Hukuk adalet yerine garabet dağıttıktan sonra…
Meselenin ideolojik boyutunu bir an için unutun. Ve elinizi vicdanınıza koyup şu satırları okuyun…
T24’ten Hazal Özvarış ‘asrın davası’ olarak nitelenen Ergenekon davasının ilk başkanı Köksal Şengün ile görüşmüş.
Davaya dair söylediği kişisel ve sübjektif değerlendirmeleri bir kenara bırakıyorum.
Bir an için bırakalım Ergenekon örgütünü ve darbe planları olup olmadığını…
Bu ülkede hukuk adına ideolojik tartışmalardan önce fizik olarak nerede olduğumuzu anlamak için sadece şu satırları okumanızı istiyorum. Bakalım sizin de kalbiniz benim gibi sıkışacak mı?
***
Ergenekon davası hâkimi Köksal Şengün anlatıyor:
“Bir iddianame mahkemeye tebliğ edildikten sonra 15 gün süreyle incelenir. İddianamenin kabulü veya reddi diye bir müessesemiz var. Bu iddianameyi ve delilleri inceleme süresi bu dosya için mümkün olmayan bir süre. 2500 sayfa iddianame artı 500 klasör belge!”
Hazal Özvarış soruyor:
“Okumadan mı kabul ettiniz iddianameyi?”
“Okuduk ama belirli bir süre, belirli bir yere kadar. Can alıcı noktaları okuma imkânımız olmadı. Okuduk desek yalan söyleriz. Bir insanın okuma kapasitesi var. Günde 500 sayfa okuyabilir misiniz? Okuduktan sonra, dosyalarla karşılaştırma yaparak ‘Şuraları eksik, şuraları yanlış’ diyerek iddianameyi geri çevirebiliyorsunuz. Ancak biz o şansa sahip olmadığımız için kabul etmek durumunda kaldık. Çünkü yeterince incelememiştik. Şimdi olsa gerekli incelemeyi yaptığım için birçok yönden o iddianameyi geri çevirirdim. Ama o zaman kabul etmek zorundaydık çünkü geri çevirmek için tamamını okumak ve sebepleri öne sürmek gerekiyordu…”’
Dikkat edin, bahsi geçen dava ‘asrın davası.’
Konuşan da ‘asrın davasının’ ilk hâkimi!