T24- Radikal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yüp Can, Genelkurmay Bakanlığı'nın Kürtçe konuşulmasına karşı yaptığı "Endişeliyiz" açıklamasını eleştirdi. "Siyasi tartışmada fikri sorulmuş gibi taraf olduğunu ilan eden Genelkurmaylık"ın ardından siyasetçilerin susup susmayacağını soran Eyüp Can, yazısının ikinci kısmında bir başka "taraflılığa" dikkat çekti. Can, Cumhurbaşkanı sıfatıyla , CHP'nin yolsuzluk iddiaları karşısında Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'ye 'kefil' olduğunu söyleyen Abdullah Gül'ün "hukukun üstünlüğüne" karşı "kişisel dostluğu" koymasını tenkit etti.
Eyüp Can'ın Radikal gazetesindeki köşesinde yayımlanan yazısı (18 Aralık 2010) şöyle:
İki açıklamadan çıkan soru: Hangi taraf
Dün Ankara’da birbiriyle alakasız gibi görünen iki önemli açıklama vardı.
Biri BDP’nin ‘iki dilli yaşam’ kararıyla ilgili Genelkurmay’ın açıklaması…
Diğeri Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ile ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklaması…
Siyasi tartışmada fikri sorulmuş gibi
Aylardır ‘Balyoz’dan ‘donanma baskını’na kendisini ilgilendiren birçok konuda en küçük bir bilgilendirme bile yapmayan Genelkurmay Başkanlığı sanki siyasi bir tartışmada fikri sorulmuş gibi ‘tarafız’ açıklaması yaptı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise sadece bir gün önce “Taraf olmamak için kendimi tutuyorum” diyen kendisi değilmiş gibi ertesi gün “Özhaseki’ye sonuna kadar kefilim” dedi.
* * *
Dedim ya konular birbirinden bağımsız.
Ama her iki açıklamanın özü aynı.
Her ikisi de demokratik açıdan fazlasıyla sorunlu.
Şimdi ne yapacağız?
Meşrebimize uygun bir biçimde birini görüp diğerini görmeyecek miyiz?
Üniter devlet, kişisel dostluk ve hukuk
Söz konusu olan ‘üniter devlet yapısı’ ya da ‘kişisel dostluk’sa hukukun üstünlüğü ve demokrasi ‘teferruattır’ deyip geçecek miyiz?
Demokrasiden yana taraf olmak yerine meseleye ideolojik ve duygusal mı bakacağız?
* * *
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner göreve geldiği günden bu yana aslında iyi bir sınav verdi.
Seleflerinden farklı olarak bırakın siyasi konularda açıklama yapmayı, kurumunu ilgilendiren konularda bile sessiz kalmayı tercih etti.
İyi ki de öyle yaptı…
Ama ne olduysa dün tamamen siyasetin konusu olan, MHP’den BDP’ye siyasetçiler arasında kıran kırana tartışılan ‘iki dilli yaşam’ tartışmasında ‘taraf’ olduğunu açıklama ihtiyacı hissetti.
Siyasetçi susacak mı?
Sanki açıklamasa Genelkurmay’ın neye ‘taraf’ olduğunu bilmeyeceğiz.
Ayrıca bildik de ne oldu?
Asker konuştu diye eskiden olduğu gibi siyasetçi susacak mı? Bir gün önce MHP lideri Devlet Bahçeli Genelkurmay’dan çok daha sert bir dille zaten BDP’yi eleştirmişti.
Demokratik bir ülkede Genelkurmay’ın görevi siyasetçilerden rol çalmak mıdır?
* * *
Gelelim Abdullah Gül’ün ‘kefilim’ açıklamasına..
Aslında söylenecek fazla bir şey yok; çünkü bir gün önce makamına yaraşır çizgiyi zaten kendisi çizdi.
Ama maalesef kendi çizdiği sınırı ertesi gün yine kendisi deldi.
Özhaseki’yi ben de iyi tanırım.
AK Parti’nin her anlamda en parlak belediye başkanlarından…
Yolu Kayseri’den geçen hemen herkes Mehmet Özhaseki’nin hakkını teslim eder…
Ama söz konusu olan, geçmişte yaşanan bir yolsuzluk davası ve ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu birtakım iddialarda bulunuyor.
İddialar ‘ipe sapa gelmiyor’ olabilir, Mehmet Özhaseki’ye ‘haksızlık yapılıyor’ olabilir; Abdullah Bey, Mehmet Özhaseki’nin dürüstlüğünden, güvenilirliğinden kişisel olarak ‘yüzde yüz emin’ de olabilir ama tüm bunlar şu haliyle siyaset ve yargının konusu olan bu konuda Cumhurbaşkanı sıfatıyla tarafsızlığını bozacağını bile bile Gül’ün çıkıp “Sonuna kadar kefilim” demesini haklı kılar mı?
Eğer hukukun üstünlüğü ve demokrasiye inanıyorsak kılmaz.
Bu, asker için de geçerli sivil için de…