Eski MİT Kontrterör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür, teşkilatın Tuncay Güney belgesiyle ilgili açıklamasında isim vermeden kendisini adres göstermesine, "Neden beni işaret ediyorlar anlamadım" yanıtını verdi.
Eymür, MİT’in açıklamasındaki "Kuruluş ve işleyişi tartışmalı olan Kontrterör Merkezi, sorumluları ile birlikte 1997 yılında kuruluş şemasından çıkarılmıştır" cümlesi ve Güney’in bu bölümün elemanı olduğunu gösteren belgenin gerçek olduğu açıklanması ile ilgili soruya şu yanıtı verdi:
'MİT’e bilgi verdim dedi'
"Bakın; Tuncay Güney bir sürü laf ediyor, ’Belge topladım MİT’e verdim’ diyor. MİT bu sözlerle ilgili bir açıklama yapmazken, yaptığı açıklamada da beni neden işaret ediyor anlamadım. Zaten önüne gelen beni işaret ediyor. Bu belgeleri inceleyen birisi Mehmet Eymür’ün bu konularla bir alakasının olmadığını bilir. Tuncay Güney’i tanımıyorum, hiçbir tanışıklığım, görüşmüşlüğüm yok. Tuncay Güney, MİT’e bilgi verdiğini daha önce açıkladı. Kendi açıklamasına göre MİT’e çalıştığı belli.
Güney’i yıllar önce yazdım
MİT’e çalışıp çalışmadığını da bilmiyorum. Yıllar önce Tuncay Güney’i isim vermeden ’çift meslekliler’ diye ben yazdım. Bu kişinin gerçekten MİT’in elemanı olduğunu bilsem yazmam da, söylemem de. Tuncay Güney’in bulunduğu yerler, sıradan bir kişinin bulunacağı yerler değil. Tuncay Güney, ’Bilgileri Mehmet Eymür’ün adamlarına veriyordum’ diyor. Ben 1975 yılından bu yana Ankara’dayım. Benim adımı niçin kullandığını bilmiyorum. MİT denilince aklına benim adım gelmiş olabilir."
Oğuztan: Güney, Eymür’ü yanımda aradıEymür'den Ergenekon'a: Zokayı fena yemişsinizGüney, MİT Kontterör Merkezi'nde çalışmışMiT ne söyledi, neleri kastetti!MİT, Eymür'ü adres gösterdi Tuncay Güney, MİT elemanı çıktı'Babamı Eymür’e sorun' demişti
Yeni Şafak Gazetesi'nde, 26 Ekim Pazar günü manşetten verilen haberde Tuncay Güney, gazeteci Şaban Arslan’a şunları söylemişti:
"Babamı eski MİT’çi Mehmet Eymür’e sorun. Babam Beşiktaş’ta Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nda çalıştı. Kimliğinde ’teknisyen’ yazıyordu. Orası okul gibiydi ama MİT’in yeriydi. Şimdi hálá da öyle. Babam 1986’da öldüğünde, ben 13 yaşındaydım. Babamın cenazesine kravatlı bir çok kimse geldi. Eymür’ün adamlarına her hafta cemaatte yaşananlarla ilgili bilgi veriyordum."